■ Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama, başım düşmez. (Kızılderili Atasözü)
***
■ İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin!
Gördüğünü herkes sever,ama sen “göremediklerini seveceksin.”
Sözde “değil” “özde” istiyorsan şayet, “Ten’e” değil “Can’a ” değeceksin..
(Hz.Mevlana)
■ Ey Sevgili…
Güneşte benden uzakta, ay'da...
Ama hiçbir sabahım güneşsiz, hiçbir gecem ay'sız geçmiyor...
Tıpkı yüreğimin Senden vazgeçemediği gibi...
Tesbih gibi çektim, Seni...
Gelir, gelir, gelir diye...
(Hz.Mevlana)
---
Şems-i Tebrizi ve Aşk
■ Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca.
Dağı bile taşır insan âşık olup inanınca.
(Şems-i Tebrizi)
■ Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
(Şems-i Tebrizi)
...
Âşıkların dizelerin de aşk;
■ Maharet güzeli görmektir,
Sevmenin sırrına erebilmektir.
Cihan, âlem herkes bilsin ki,
En büyük ibadet sevebilmektir.
(Yunus Emre
■ Benim sana verebileceğim
çok bir şey yok aslında…
Çay var içersen,
Ben var seversen,
Yol var gidersen…
(Aşık Veysel)
■ Sevgi dünyasına yalan giremez
Gönülden sevmeyen hakka eremez
Bakar ama perdelidir görmez
Perdeyi yok eden sevgidir sevgi.
(Neşet Ertaş)
■ Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun, ne teli incit,
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun, ne gülü incit...
(Aşık Hüdai)
---
Kim kimi sever?
■ Beyaz karayı, sinek yarayı
Zengin parayı sever.
Yemek tuzu, rakı buzu,
Maymun muzu sever
---
■ Ördek kazı, güzel nazı
Aşık sazı sever
Kuş darıyı, çiçek arıyı
Erkek karıyı sever
---
■ Ana çocuğu, çoban gocuğu
Yumurta sucuğu sever
Ocak közü, kirpik gözü
Ozan sözü sever.
---
■ Garip sılayı,yiğit halayı,
Tencere kalayı sever
Davul zurnayı, avcı turnayı
Deve hurmayı sever.
---
■ Alın kelini, cömert elini
Cimri dilini sever.
Çöl yağmuru, çizme çamuru,
Oklava hamuru sever.
---
■ Tembel yatmayı, geveze atmayı,
Pazarcı sakmayı sever
Şişe tıpayı, şarap kupayı,
Eşek sopayı sever.
---
■ Ebe bebeği, kahve dibeği,
Çengi göbeği sever.
Memur masayı, ermiş asayı,
Hakim yasayı sever.
---
■ Haylaz döveni, dalkavuk öveni,
Hergele seveni sever.
Sarhoş dostunu, ayı postunu,
Yaşlı bastonu sever.
■ Hatip lafı, suçlu affı,
Açıkgöz safı sever
Mektup pulu, zampara dulu
Tanrı kulu sever.
---
Dize dize aşk;
■ Sevmek devam eden en güzel huyum.
Cahit Sıtkı Tarancı
■ Sevmek nokta almaz çocuklar,
Sevmeye nokta koyan sınıfta kalır.
Onun virgülleri vardır çocuklar,
Sevmek noktalanmaz; o noktadır...
(Özdemir Asaf)
■ Sen yeter ki içinden de olsa bir 'Seni seviyorum' de;
benim kulaklarım çınlasın kâfi."
(Cemal Süreya)
■ Ben aşk nedir bilmem eski kafalıyım. Bir seni bilirim, bir de adın geçince sıkışan kalbimi. (Attila İlhan)
■ Çiçek Sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve her şeyi
Öğrendiğin kadar bilirsin,
Bunu da öğren.
Sevdiğin kadar sevilirsin.
---
Biliyorum suçluyum ve razıyım cezama.
Çalmadım, öldürmedim..
Ama daha kötüsünü yaptım.
Ne yaptım biliyor musunuz?
Tuttum insanları sevdim.
(Can Yücel)
■ Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev”
(Turgut Uyar)
---
Sevmek ve sevilmek
Sacha Guitry'e sordular:
"Dünyada en güzel şey nedir?"
"Sevmek..."
"Ondan sonra?"
"Sevilmek..."
"Neden sevmek, sevilmekten güzel?"
"İnsan sevdiğine, sevildiğinden ziyade emindir de ondan."
---
■ Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum, tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.. (Franz Kafka)
...
Hz. Mevlana şems-i Tebrizi’ye söylemiş;
■ Ya al götür geriye kalanımı ya da gel tamamla eksik yanımı
■ Ah be Dünya sen dönüyorsun onu anladık da, bu insanlar senden daha hızlı dönüyor hem de ortada hiçbir yörünge yokken.
(Can Yücel)
■ Eşeğe semer seçilirken fikri değil ölçüsü alınır. Eşek olursan ölçünü, insan olursan fikrini alırlar. (Anonim)
...
Haftanın Bercestesi;
İki Berceste: Laf Salatası
* Çıktııık açık alınla. Bu ayın sonunu da getirdik hanım!
* Evreşe'nin yolları daaaar. Adam gibi yürüsene. Ne çarpıyorsun sağa sola hıyaar!
* Sabreden derviş... İstanbul trafiğinde delirmiş!
* Taş gibi hatun diye peşinde koşturdun. Tek taş yüzüğe gelince neden mızmızlanıyorsun?
* Zenginin malı, züğürdün çenesini
yorsun ki. Vergi memurlarının kulağına gitsin hacıııı! (İbrahim Ormancı)
....
Temel ile dursun Amerika’da;
Temel ile Dursun Amerika’ya gitmişler, hemşerilerinin bir kasabada belediye Başkanı olduğunu öğrenmişler. Belediye Başkanı onları uyarmış:
- Kaç kat olursa dikin, kimse karışmaz, burası serbesttir, isteyen istediği kadar kat çıkabilir!
- Yani bir üst kat da çıkabilir miyiz?
Çok sevinmişler, sarmaş dolaş dışarı çıkarlarken Dursun Temel’e sormuş:
“ - Ya kaçak katı sormadık, bir kaçak kat çıkabilir miyiz?”
Dönmüşler sormuşlar, Başkan yanıtlamış,
-Evet çıkabilirsiniz.
...
Neyzen Tevfik’ten
Neyzen Tevfik’in Doktorların yakındığı ve "Bir hazakat-zedeyim, midemi tıp tepti benim..." dizesini yazdığı sıralar. Bir doktor tanıdığı, karşılaştıklarında konuştu;
"Hala iyileşmedin mi? Muayenehaneye uğra da, bir reçete yazıyım!"
Neyzen'den doktora yanıt verdi;
"Beni azad et! Reçetesiz de ölürüm."
---
Bütün ömrünü neyle barışık geçiren Neyzen Tevfik'e sordular:
"Üstad, çalarken mi neşelenirsiniz, yoksa neşeli olduğunuz zaman mı çalarsınız?"
Üstat Neyzence yanıt verdi;
"Ben hırsız mıyım ki, çaldığım zaman neşeleneyim?"
---
Eşreften taşlamalar;
Şair Eşref’e sorarlar:
- Hicivlerinde niçin isim vermiyorsun,
Kime yazdığın bilinmiyor.
Yanıt çok öz,
- Numarasız gözlük gibi bütün alçaklara tatbik edilsin diye.
......
■ Bazen ağlamak gerekir, açılmak için, bazen anmak gerekir, anılmak için, bazen susmak gerekir, duymak için.
(Şems-i Tebrizi)
...
Ünlü gülmece ustası ve düşünür Nasrettin Hoca, Konya- Akşehir’de kadılık görevini de yürütürken bir hemşehrisi davası sıfatıyla gelir ve şikayetini anlatır.
Hoca konuyu en ince ayrıntısına varınca dek irdeleyip karara varır;
“Sen haklısın!”
Davacı huzurdan sevinerek ayrılır. Arkasından davalı gelir. Savunmasını dilinin döndüğünce yapar. Hoca kararını verir;
“Sen de haklısın!”
Hocanın katibi şaşırır;
“ Hem davasını hem de davalıyı haklı çıkardın, bunun hikmeti var mı? Hem davalı, hem de davacının birlikte, haklı oldukları acaba nerede görülmüştür?
Hoca gülümseyerek katibine döner ve der ki;
“Ne desem bilmem, sen de haklısın galiba! ”
Ol hesap! İktidarla muhalefet arasında söz düelloları seçime çeyrek kala ivme kazandı. İki taraf da birbirlerini acımazsızca suçlarken, kim davacı- kim suçlu? İki kavram birbiri birinin içine girdi. Sorunu çözmek yine Nasrettin Hoca’ya düştü ki tarihin penceresinden seslendi;
“İki taraf da haklı galiba!”