“VESAYETE DİRENİŞ, MECLİS KONUŞMALARI”: VEHBİ DİNÇERLER
“VESAYETE DİRENİŞ, MECLİS KONUŞMALARI”: VEHBİ DİNÇERLER- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Anavatan Partisi (ANAP) 12 Eylül 1980 askeri darbesinde tüm siyasi partilerin kapatılmasından sonra 20 Mayıs 1983 tarihinde Turgut Özal tarafından kurulan ve girdiği ilk seçimde (6 Kaım 1983) %45’e yakın oy alarak iktidara geldi. ANAP siyaset anlayışını “dört eğilim” (sağ, sol, milliyetçi ve dindar kesimler) üzerine oturtma iddiasında oldu. Bunda toplumsal ayrışmalara karşı olma düşüncesi hakim oldu. İlk yıllarda diğer siyasi partilerin liderlerinin siyasi yasaklı olması büyük bir şanstı parti açısından... Parti, dönemin dünyaya hakim olan liberal anlayışı takip etti. Sekiz yıl tek başına iktidarda kaldı. Partinin lideri Turgut Özal’ın 1989 yılında cumhurbaşkanı seçilmesiyle parti içi tartışmalar hızlandı. Bu arada Turgut Özal, başkanlık sistemi tartışmalarını başlattı. ANAP, 1996-2002 yıllarında koalisyon ortağı oldu. 2009'da Demokrat Parti ile birleşme kararı aldı, kendisini feshetti.
ANAP ve Turgut Özal ile ilgili birçok yayın yapılmıştır. Bunlar içinde üniversitelerde yirmiden fazla yüksek lisans ve doktora tezi vardır. (https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/)
Parti kurucularından ve ilk hükümette Milli Eğitim Bakanlığı ve üç dönem milletvekilliği yapan M. Vehbi Dinçerler Vesayete Direniş Meclis Konuşmaları adıyla bir kitap yayınladı (Ankara, Semih Ofset Matbacılık, Eylül-2020)
Kitabın takdiminde askeri vesayet, daha sonra sivil vesayet ile askeri vesayetin mülki vesayete etki konularında görüşlerine yer verilmektedir. Daha sonra Sayın Dinçerler’in 17, 18 ve 18’nci dönem Meclis konuşmaları yer almaktadır. Siyasetçilerin hem anılarını hem de fikirlerini paylaşmak yeni siyasetçiler için çok önemlidir. Bu sebeple sayın Dinçerler’i tebrik ederiz.
Kitapta dikkat çeken hususları şöyle sıralamak mümkündür:
-ANAP’ın arşivinin imha edilmesi veya kaybolması: Dinçerler ANAP’ın başka bir parti ile birleşmesi sonucunda kurumsal dijital arşiv ve basılı belgelerin ortadan kaybolduğu veya imha edildiğini öne sürmektedir. Bu sebeple kendisinde bulunan arşiv oluşturduğunu belirtmektedir. (www.vehbidincerler.com)
-Vesayet (askeri, bürokrasi ve sermaye oligarşileri): Yazar, askeri yönetimle birlikte demokrasiye geçerken hem partinin hem de devlet bürokrasinin karşılaştığı zorlukları kısa başlıklarla belirtmektedir. Bu çerçevede Kenan Evren’in Anıları’ndan örnekler vermektedir. Dikkat çeken bazı örnekler şöyledir: Kenan Evren’in askeri darbe yapmak için “10 yıl çalıştık. Askerlerin harp oyunları ve periyodik tatbikatları vardır.” “İktidarımızın ilk yarı yılında bir komutan “daha yeni yaptık müdahaleyi, tekrar mı yapalım! diyebilmiştir”. Askeri darbeye zemin oluşturmak için yalan haberler uydurmadan tutun, psikolojik harp unsurlarının da kullanıldığı belirtilmektedir.
Sayın Dinçerler, Milli Eğitim Bakanlığı sırasında doğrudan Kenan Evren’in hedefi olmuştur: okullara yakın yerlerde içki ve bira satışlarına engel olması, resmi bayramlarda kızların kıyafetlerinin toplumsal değerlere uygun olması, Meclise cami yapılması, Arapçanın eğitim sisteminde yabancı diller arasına alınması, din eğitimine ağırlık verilmesi konularında bazı basın organları tarafından eleştirilmiştir. Ancak o dönemde, din dersleri Anayasada zorunlu ders olarak konulduğu da unutulmamalıdır. Kenan Evren’in bu konuda esas çelişkisi, milli kültürü dışlayan anlayışıdır. Hatıratında şöyle diyor: “(Arapça dilinin okutulmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor)… ileride bunun arkasından okullarda eski Türkçe dediğimiz, yani Arap harfleriyle yazılan yazı şeklinin öğretilmesinin geleceğini düşünerek, haftalık görüşmemizde Özal’ı ikaz ettim” (Anılar, C. 5/103).
Milli Güvenlik Kurulu üyeleri, devletin kurumlarını aralarında paylaşarak farklı kaynaklardan derledikleri bilgilerle sıklıkla müdahale etmişlerdir. Hatta bakanları, genel müdürleri çağırıp hesap sorarlardı; sözlü emirler verirler, zaman zaman açık veya kapalı olarak tüm medyayı yönlendirirlerdi. Seçilmiş Başbakan devlet protokolünde ancak 8nci sırada yer alabiliyordu.
-Partilerin liderlere bağlı olması ve ANAP içindeki kavgalar: Dinçerler, sivil vesayet olarak “İstanbul Dükalığı” da denilen kendi tabiriyle “sivil-özel güç odağının” Parti kurucuları arasında olmasa bile, Mesut Yılmaz vasıtasıyla hakim olduğunu öne sürer. 2001 yılında genel başkanlık için adaylığındaki broşürde bunun gerekçelerini anlatır. Partinin imha edilmesini bazı güç odakları tarafından planlandığını belirtir ve bunları “siyasetle uğraşanlara ve halka bir kere daha hatırlatma arzusunu” belirtir.
Bu kitapla yakın geçmişte, bir askeri darbenin arkasından askerlerin gölgesinde ülkeyi birkaç dönem yöneten rahmetli Özal’ın kurduğu bir partinin hazin hikayesi de hatırlanmış oluyor.
-
Mehmet Vehbi Dinçerler2021-07-02 16:38:04Evet.. Hikayemiz çok hazindir..Yalnız bizimki olsa ...!