Konya ve Hollanda arası kültür elçileri

1994 yılında Hollanda’ya göç eden Nadire Tanoğlu, uzun yıllardır bu ülke ile sıkı bir bağ kurdu. Eşi tır şoförü olan Tanoğlu, iki çocuğuyla birlikte büyük bir değişim sürecine girdi. Hollanda’ya adım attığı ilk günlerden itibaren hayatı bir dizi yenilikle şekillendi. Tanoğlu: “Hollanda’ya gitmeden önce burada bir yaşam kurma fikri, bana büyük bir cesaret verdi. Eşimle birlikte daha iyi bir hayat kurma amacıyla yola çıktık ve çocuklarımızla birlikte Hollanda’da yeni bir hayata başladık” dedi. Hollanda’ya geldiği ilk dönemde dil engeli ve yabancı bir ülkede yaşam zorluklarıyla karşılaşan Tanoğlu, “İlk iki ay boyunca oldukça zorlandım.

Ancak iki ay sonra hemen Hollanda dil okuluna gitmeye başladım. Bu süreç benim için çok öğreticiydi, zorluklarla başa çıkmayı öğrenmek zaman aldı, ama sonunda kendi dilimi öğrendim ve bu da iş hayatımda bana büyük kolaylık sağladı,” dedi. Hollanda’ya adım attıktan sonra hayatının pek çok yönü değişti. Bir yandan dil öğrenmeye devam ederken, diğer yandan iş hayatına atıldı. “O dönemde çalışmaya başladım ve adım adım Hollanda’daki iş hayatına entegre oldum. Oğlum şu an psikolog oldu, kızım ise Hollanda Elçiliği’nde sosyal işler alanında çalışıyor. Ailemiz burada başarılı bir şekilde kök saldı” ifadelerini kullandı. Hollanda’da yaşadıkları süre zarfında birçok değişim yaşadıklarını belirten Tanoğlu, “Biz 2014 yılında eşimle birlikte Türkiye’ye döndük, ancak çocuklarım hala Hollanda ile güçlü bir bağ kurmaya devam ediyor. Ben de senede iki kez Hollanda’ya gitmek için fırsat buluyorum. Hollanda’yı unutamadık, orası bizim ikinci ülkemiz oldu” diye ekledi.

UYUM SÜRECİ BİRAZ ZOR OLDU
Hollanda’da geçirdiği yıllar boyunca büyük bir kültürel uyum sağladıklarını söyleyen Tanoğlu, bu sürecin zorluklarla birlikte geldiğini belirterek, “Çocuklarım zaten Hollandaca konuştuğu için fazla bir zorluk yaşamadık. Komşularım, özellikle Hollandalı komşularım, çok samimi ve yardımseverdi. Kültürel farklar başlangıçta biraz zorlasa da, zamanla birbirimize uyum sağladık ve gayet iyi ilişkiler kurduk” dedi. Ancak, daha önceki göçmenlerin yaşadığı deneyimlere de dikkat çeken Tanoğlu: “Bizden önceki nesil, özellikle 60’lı yıllarda Hollanda’ya göç edenler, çok daha fazla kültürel çatışma yaşadılar. Biz şehirde yaşamaya başladığımız için bu tür sorunlar çok fazla karşımıza çıkmadı. Ancak köylerden göç edenler için durum farklıydı. Onlar, Hollanda’da entegrasyon konusunda daha fazla zorluk yaşadılar” ifadelerini kullandı.

GÖÇMENLER İKİ ÜLKE ARASINDA KÖPRÜ KURDU
Tanoğlu, Hollanda’da yaşadıkları süre boyunca iki ülke arasında bir köprü kurduklarını ifade ederek, “Hollanda’daki yaşamımız, Türkiye ile olan bağımızı da güçlendirdi. Hem Hollanda’daki hayatımız hem de Türkiye’deki köklerimiz bizim için çok değerli. Çocuklarımın burada eğitimi, iş yaşamı ve Hollanda ile olan bağlantıları hala güçlü bir şekilde devam ediyor. Ama biz her zaman Türkiye’yi de seviyoruz. Türkiye bizim vatanımız, köklerimiz burada ve her yıl bir iki kez memlekete dönüyoruz” şeklinde konuştu.

Tanoğlu, Hollanda’daki doğayı çok sevdiğini de ifade ederek, “Hollanda’daki doğa, insanı gerçekten etkiliyor. Yüksek binalar, büyük şehirler olsa da doğa ile iç içe yaşamayı çok seviyorum. Çocuklarım da burada çok mutlu. Oraya her gittiğimde doğada vakit geçirmeyi tercih ediyorum” dedi. Hollanda’daki göçmenlik deneyimini de değerlendirirken, Tanoğlu “Ben göçmenlik konusunda çok fazla zorluk yaşamadım. Zaten çocuklarım Hollanda’da doğmuş ve büyümüş oldukları için uyum sağlamak daha kolay oldu. Ancak göçmenler için bazı zorluklar her zaman mevcut. Bu zorlukların üstesinden gelmek için çok çalışmak, uyum sağlamak ve diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmak önemli” dedi.