Nisan sonuna yaklaştığımız şu günlerde nisan yağmurları geç de olsa yavaş yavaş kendisini gösterdi. Yağmurların bu kadar gecikmesinde şüphesiz doğanın dengesinin bozulması geliyor. Bugün konuya Bir coğrafya öğretmeni ve jeomorfolog olarak değil gazeteci kimliğimle yüzeysel yaklaşmak istiyorum. Neden mi yüzeysel çünkü bu tip konular bir iki köşe yazısına sığdırılacak kadar kolay değil. Gelgelelim konumuza küresel ısınma 7’den 70’e herkesin dilinde peki nedir küresel ısınma? İklim krizi ile ilişkisi ne? İklim krizi, dünyanın genelinde gözlemlenen küresel ısınma ve buna bağlı olarak meydana gelen iklim değişikliklerini tanımlayan bir terim. Küresel ısınmanın temel nedeni insan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan sera gazlarının (özellikle karbondioksit – CO₂, metan – CH₄, ve azot oksit – N₂O) birikmesidir. Bu gazlar, Güneş’ten gelen ısının atmosferde tutulmasına yol açarak, dünyanın ortalama sıcaklığının artması. Peki bu durumu kriz yapan nedir? Tek kelime ile ekstrem durumlar. Hal böyle olunca ekstrem durumlar karşısında ne yapacağını bilemeyen insan ve bilim dünyası küresel iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini engellemek için konferans üzerine konferasn yapıypr konu ile ilgili sayısız bildiri makale kitap tez kaleme alınıyor. Peki sonuç? Oysaki bilimsel çalışmalarda net olarak ortaya konulduğu üzere birçok örnekle konuyu ele almak mümkün hemen örnek ver diyeceksin Mesela Amerika’da 22 yıllık bir data ile yapılan çalışmada 4780 kişinin aşırı sıcaklıkla ortaya çıkan rahatsızlıklar nedeniyle, 1203 kişinin ise hipotermiye bağlı olarak yaşamını yitirdiği kaydedildi. Peki bize Türkiye’ye ne gibi etkileri var iklim değişikliğinin hemen kısaca anlatalım İlk akla gelen tabi ki sıcalık artışları Bilim insanlarının ortaya koyduğu verilere göre sıcaklıklar önümüzdeki beş yıl içerisinde ölçülebilir bir şekilde bir artış trendine girecek. Bu anlamda Türkiye’ninde içinde olduğu . Akdeniz havzası ise iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden birisi olacak. Akdeniz ülkeleri aşırı sıcaklığa bağlı kuraklık yaşayacak. Araştırmalarda, 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 2 derece artacağı öngörülüyor., 2 derece küçük bir rakam gibi gözükse de tüm bölge ve özellikle de Türkiye için ciddi etkileri olacak. Hal böyle olunca Konya’daki su sorununu aklına getirmekten kendini alamıyor insan. Tüm yetkililer bu yaz için alarmın seviyesinin kırmızı olduğunu ifade ederken maalesef geçen hafta Konya Basını’nın düzenlediği gezi de bizzat şahit olduğum ve haberlerleştirdiğim gibi Beyşehir Gölü metrelerce geriye çekilirken göl zemini adeta sodik bir toprak özelliği gösteriyordu. Bu tespitten sonra göl ekosisteminden söz etmeme gerek yok herhalde. Sadece o bölge mi Konya’nın içme suyunu sağlayan Apa Barajı’da içler acısı halde idi. Peki bu durum tespitini ortaya koyduktan sonra ne gibi çözüm önerileri alınabilir diye soruyor insan tabi herkesin aklına ilk gelen tasarruf. Ama artık biz tasarruf sahasını da geçmişiz gibi görünüyor. Bu konuyu ciddiye alarak Konya Ovasını yeniden su ile buluşturacak acil çözümler üretilmeli. Yoksa durum ciddi.
ÇİFTCİLERİMİZ ZİRAİ DONDAN ETKİLENDİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.