ABD, İSRAİL VE İRAN YOKSA DANIŞIKLI MI?

ABD’nin Ürdün’deki üsleri İran’a bağlı gruplar tarafından vuruldu. Üç asker öldü en son elli askerinin de yaralı olduğu açıklandı. ABD beş gün vurdum, vuracağım diye kendi kamuoyunu oyaladı. Kamuoyu baskısı ile nihayet İran’ın Suriye ve Irak’taki birimlerini vurdu. Çok sayıda sivil can kaybı var. Ancak ne hikmetse hiç askeri ölü yok. Görgü tanıklarının ifadelerine göre İran askerleri vuruldukları gün üstlerini boşalttıkları için hiçbir can kaybı yaşamamış. Peki vurulacaklarını nereden bildiler? Yoksa ABD ile İran danışıklı mı? ABD bir askeri ölse bile çok şiddetli tepki verirken Ürdün üssünde vurulan üç askerinin ölümü ve elli askerinin yaralanmasına neden zayıf bir tepki verdi? Yoksa ABD üssünü İran’dan bağımsız hareket etmeye çalışan bir grup mu vurdu? Karmaşık sorular… Ama danışıklı olduğuna dair güçlü iddialar ve kanılar var. İran’ın tarihi sürecine bakıldığında bu iddialar ve kanılar giderek güçleniyor. Zira İran İslam tarihi sürecinde hiçbir Haçlı ve Yahudi devlet ve gruplarla savaşmamıştır. Devamlı Müslümanlar özellikle de Sünni Müslümanlarla savaşmıştır. Beş bin yıllık tarihe sahip önemli bir devlet olan İran Hz. Ömer zamanında İslam ordusu tarafından fetih edilip İslam oldu. Ancak Şia İslam inancı kurucusu olan ünlü münafık Yahudi asıllı Abdullah İbni Sebe İran’ı Şia inancına çevirdi. Bu durum İslam’da ikilik çıkarıp fitne oluşturdu. En güçlü İslam devleti olan Osmanlı ile defalarca savaştı. Her seferinde de mağlup oldu. En son 4.Murat zamanında Revan seferi sonunda 1639 yılında yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile bugünkü sınırlar çizilmiştir. Fitne bugün dahi İslam aleminin birlik ve beraberliğini bozmaktadır. Ülkemizle gizli bir rekabet içindedir. Hep Batılı devletler hamisi olmuştur. Humeyni İslam devrimini de Fransa öncülüğünde Batı desteği ile yapmıştır. Bugünde bize karşı Batı İran’ı desteklemektedir. Ancak Dünya gidişatı İran aleyhine gelişmektedir. İran’ın içindeki karışıklık giderek büyümektedir. Ayrıca diğer İslam Devletleri İran’ın, İsrail ve Batılılar ile danışıklığını ve oyunlarını Hamas-İsrail savaşı ile iyice görmüştür. Sanki deniz bitti. Büyük bir savaşta İran’ın menfaatleri Batı ile değil, Batı karşısında olmayı gerektirmektedir.