Konya
°C
Yeni Meram
18.12.2024 09:48

ABD Tarım Bakanlığı Türkiye’nin perakende gıda pazarıyla ilgili bir rapor yayınladı! İşte o rapora ilişkin ayrıntılar…

Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi’ndeki köşesinde Amerika Tarım Bakanlığının yayınladığı “Türkiye: Perakende Gıdalar” başlıklı raporuna ilişkin çok önemli bir analiz yayınladı. Raporu ayrıntıları ile tahlil eden Ali Ekber Yıldırım, ABD’nin Türkiye’nin perakende sektörüne yönelik uyguladığı stratejilerini de ayrıntılarıyla tahlil etti. Ali Ekber Yıldırım’ın konuya ilişkin yayınladığı yazısı şöyle:

A+
A-
18.12.2024 09:48
18.12.2024 09:48
0
314
ABONE OL

Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA)Türkiye’nin perakende gıda pazarını mercek altına aldı. “Türkiye: Perakende Gıdalar” başlıklı bir rapor yayınlayan Amerika Tarım Bakanlığı, ekonomik zorluklara rağmen, Türkiye'nin perakende gıda sektörünün, 85 milyonluk genç bir nüfus ve yükselen bir orta sınıf tarafından desteklenerek büyümeye devam ettiğine dikkat çekiyor.

Raporda sektörün ağırlıklı olarak yerel indirim zincirlerinden oluştuğunu ve mağaza raflarındaki gıdaların çoğunun yerel olarak üretildiği belirtilerek: “Yıllık yaklaşık 75 milyar dolarlık market satışlarının yalnızca yüzde 4-5'i ithal tüketici odaklı gıda ürünlerinden oluşuyor. Geçtiğimiz yıl tüketici odaklı ürünlerin en büyük yabancı tedarikçisi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) oldu. ABD ürünleri, Gümrük Birliği kapsamında tercihli erişime ve daha düşük navlun maliyetlerine sahip Avrupa Birliği ülkelerinden zorlu bir rekabetle karşı karşıya.” bilgisine yer verildi.

Gıda perakende sektörünün satışları 75 milyar dolar

Raporda, Türkiye’nin dünyanın 18. büyük ekonomisi olduğu ve ülkenin 85 milyonluk genç nüfusu ve büyüyen orta sınıfıyla önümüzdeki yıllarda da perakende sektörünün büyüyeceği ifade edildi. Sektörün çoğunlukla yerel gıda ürünleri taşıyan yerel perakende zincirleri tarafından domine edildiğine dikkat çekilen raporda şu değerlendirmeye yer verildi: “Son ekonomik olumsuzluklara rağmen, perakende gıda sektörü büyümeye devam ediyor ve satışlar 2023'te yaklaşık 75 milyar doları aşıyor. Genç, büyük ölçüde kentsel nüfus ve büyüyen orta sınıf bu büyümeyi yönlendiriyor. Sektöre, özellikle indirim zincirleri olmak üzere, yerel perakendeciler hakim. Geleneksel perakendeciler yavaş yavaş pazardan çekilirken, artık organize/modern perakendeciler market pazar payının çoğunu oluşturuyor. Pandemi sırasında ilk kez ortaya çıkan çevrimiçi market alışverişi artmaya devam ediyor.”

Genç nüfus, hızlı kentleşme tüketimi artırıyor

Amerika Tarım Bakanlığı’nın raporunda Türkiye pazarına ilişkin genel değerlendirmeler ise şöyle: “Avrupa'nın güneydoğusunda ve Orta Doğu'nun kuzeybatısında yer alan, kuzeyde Karadeniz ve güneyde Akdeniz ile sınır komşusu olan Türkiye Cumhuriyeti, 2023 itibarıyla 85,4 milyonluk genç bir nüfusa sahiptir. Ortanca yaş 34'tür ve nüfusun yüzde 66'sı 15 ila 64 yaş arasındadır. Kentleşme oranı, son 25 yılda hızlı bir kentleşme ile yüzde 77'ye ulaşmıştır.

Bu demografik koşullar, son 20 yılda (son birkaç yıl hariç) hane halkı gelirindeki artan eğilimle birleştiğinde, perakende gıda sektöründeki büyümeyi yönlendiren temel faktörler arasındadır.

Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre Türkiye, 2023 itibarıyla dünyanın 18. büyük ekonomisidir. Son 5 yıldır (2019-2023), ortalama yıllık reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyüme oranı yaklaşık yüzde 4,8 idi. Önümüzdeki 5 yılda (2024-2028), IMF büyümenin yüzde 3,3'e düşeceğini öngörüyor.

2021'deki beklenmedik derecede yüksek reel GSYİH büyüme oranı büyük ölçüde kredi genişlemeci politikalara, güçlü ihracat talebine ve pandemi gerilerken iş ve seyahatin kısmen yeniden başlamasına bağlandı.

Ancak, bu yüksek büyüme oranını sürdürmek, siyasi zorluklar, alışılmadık ekonomik politikalar ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2024 belediye seçimleri öncesinde popülist politika kararları dahil olmak üzere farklı nedenlerle sürdürülemezdi.

Genel olarak ekonomi 2023'te 2022'ye kıyasla daha iyi performans gösterse de, önümüzde hala büyük zorluklar var. Piyasa analistleri, daha Ortodoks ekonomik politikalar uygulamak ve daha fazla piyasa öngörülebilirliği ve ekonomik performans getirmek üzere atanan mevcut Hazine ve Maliye Bakanı'na rağmen, Türkiye ekonomisinin ne zaman toparlanacağı konusunda şüpheci olmaya devam ediyor. Hukukun üstünlüğünün bozulması ve belirli iç özgürlüklere getirilen sınırlamalar, ekonominin tamamı için bir zorluk olmaya devam ediyor.”

En önemli sorun enflasyon

Enflasyonun 2018'den beri büyük bir ekonomik sorun olduğu belirtilen raporda: “Yükselen uluslararası emtia fiyatları, COVID-19 salgını, alışılmadık hükümet politikaları ve Türk Lirası'nın başlıca para birimlerine karşı değer kaybetmesi, yükselen enflasyona katkıda bulunan faktörler arasındadır. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) enflasyonu Ekim 2022'de yüzde 86 ile zirveye ulaştı ve 2023'ün sonunda yüzde 64'e düştü. Gıda ve içecek enflasyonu 2023'ün sonunda yüzde 72 oldu ve özellikle düşük gelirli ve düşük-orta gelirli haneler için tüketicilerin yaşam standartlarını aşındırdı. 2024 Eylül ayına kadar gıda ve içecek enflasyonu genel TÜFE endeksiyle paralel olarak yüzde 44'e düştü.” bilgisine yer verildi.

Gıda fiyatları dizginlenemedi

Yükselen fiyatları dizginlemek amacıyla Türkiye Hükümeti’nin, 14 Şubat 2022'de temel gıda ürünlerindeki katma değer vergisini (KDV) yüzde 8'den yüzde 1'e düşürdüğü hatırlatılan raporda şöyle denildi: “Kesinti, un, pirinç, makarna, et, balık, çay, kahve, su, süt ve süt ürünleri, yumurta, yağlar, şeker, meyve, sebze, kuruyemiş ve baklagiller gibi temel gıda ürünlerine uygulandı. KDV indirimine ve diğer hükümet müdahalelerine rağmen, gıda enflasyonu, 2024 İlkbaharında Ortodoks ekonomik politika yeniden yürürlüğe girene kadar artmaya devam etti.

Hükümet, 10 Temmuz 2023'te daha önce belirtilen temel gıda maddeleri hariç birçok maddenin KDV'sini artırdı. Yüzde 18 KDV'li işlenmiş gıda maddelerinin KDV'si yüzde 20'ye, yüzde 8 KDV'li maddelerin KDV'si ise yüzde 10'a çıkarıldı. Analistler, bu KDV artışlarının Türkiye hazinesinin acil nakit akışı ihtiyaçlarından kaynaklandığını belirtti.”

Perakende sektörünün cirosu 145 milyar dolar

Amerika Tarım Bakanlığı, Euromonitor'un bilgilerine dayanarak, 2023'te perakende sektörünün toplam satışlarının (satış vergisi hariç) 145 milyar dolara ulaştığını ve bunun yaklaşık 75 milyar dolarının market satışları olduğuna raporunda yer verdi. Aynı raporda 2023 takvim yılında, indirimli perakende satış noktalarının süpermarketleri geçerek değer satışları açısından en büyük market kanalları olduğu bilgisine yer verildi.

Pandemi, büyük kentlerde çevrimiçi market satışlarını artırdı

Pandeminin, özellikle İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara gibi büyük şehirlerde ve hatta bazı küçük şehirlerde çevrimiçi market satışlarındaki büyümeyi hızlandırdığı belirtilen Raporda: “Çevrimiçi market alışverişi, 2019'daki tüm market satışlarının yüzde 0,3'ünden 2023'te yüzde 2,1'e çıktı. Geleneksel olarak mağazalarda alışveriş yapmayı tercih eden tüketicilerin çevrimiçi sipariş verme konusunda daha rahat hale gelmesiyle bu oranın artması bekleniyor.

Fiziksel marketlerde alışveriş söz konusu olduğunda, indirim zincirleri BİM, A101 ve birçok Türk tüketicisinin yakın alışveriş ve daha düşük fiyatlar tercihini karşılama konusunda benzersiz yeteneklerini gösterdi. Uluslararası market zincirlerinin varlığı sınırlıdır ve yerel süpermarket zincirlerinden gelen güçlü rekabet göz önüne alındığında, şimdilik büyüme potansiyeline ulaşmış gibi görünüyor.

Tarım Kredi marketleri “ucuz değil” iddiası

2020'de gıda ve içecek enflasyonunu kontrol altına almak için bir önlem olarak başlatılan yarı devlet tarafından yönetilen Türk Tarım Kredi Kooperatifleri marketleri, özellikle düşük gelirli mahallelerde olmak üzere Türkiye'nin tüm şehirlerinde hızla büyüdü. Bu mağazalar, genellikle rakiplerinden yüzde 10-15 daha düşük fiyatlarla ve hükümet tarafından sübvanse edilen indirimli tarım ürünleri ve temel gıda maddeleri sattığını iddia ediyordu, ancak gerçekler birçok ürünün indirimcilere kıyasla daha düşük fiyatlı olmadığını gösteriyor. Analistler bunun kuruluştaki kötü yönetimden kaynaklandığını iddia ediyor. Birçok pazar kaynağı ve rakip marketler, Tarım Kredi market zincirini serbest piyasa ekonomisine istenmeyen bir hükümet müdahalesi olarak görüyor.” değerlendirmesine yer verildi.

İthal ürünler daha çok hipermarketlerde satılıyor

Yüksek değerli ithal gıda maddelerinin çoğunlukla daha zengin kentsel alanlarda bulunan hipermarketlerde satıldığı ifade edilen Amerika Tarım Bakanlığı Raporu’nda bu konuda ise şu bilgiler yer aldı: “Bu mağazalar arasında Migros, CarrefourSA, Metro Grossmarkets ve Macrocenter gibi premium market zincirleri ile Gourmet Garage gibi daha bölgesel gurme zincirleri yer alır. İstanbul, İzmir, Ankara, Bodrum, Antalya, Bursa ve Çeşme gibi büyük şehir merkezlerinde bulunan bağımsız gurme/premium gıda mağazaları da ithal ürünler satar. İthal özel veya yüksek değerli gıda maddeleri genellikle indirimli market zincirlerinde veya bölgesel market zincirlerinde satılmaz, ancak pirinç, ceviz, badem ve muz ve avokado gibi birkaç ithal taze meyve gibi ithal ürünler orada bulunabilir.”

Özetle, Amerika Tarım Bakanlığı’na göre, Türkiye, yaşadığı ekonomik sorunlara rağmen genç nüfusu, artan kentleşme ile gıdada önemli bir pazar. Amerika Tarım Bakanlığı’nın raporunun Amerikalı gıda üreticilerine yönelik pazara giriş stratejisi, rekabet şartları ve benzer konuları da bir sonraki yazımda yer vereceğim.

Türk gıda pazarının avantaj ve zorlukları

Amerika Tarım Bakanlığı, Türkiye gıda pazarını ele aldığı raporunda pazarın avantaj ve zorlukları ise şöyle sırlanıyor:

AVANTAJLAR

1- Uzun vadeli GSYİHve harcanabilir gelir için gelecekteki büyüme beklentileri.

2- Büyük nüfus tabanı: genç ve büyüyen, orta ve üst orta sınıf.

3- Yüksek ve artan kentleşme oranı.

4- Güçlü ve istikrarlı perakende pazarı büyümesi bekleniyor.

5- Doymamış pazar, yeni ürünlere açık.

6- Yurt dışından daha fazla yeni tada açık uluslararası seyahat eden yeni nesil.

7- Çalışan kadınların payı arttıkça yüksek değerli paketlenmiş gıdalara; hazır yemek/pişirilebilir yemeklere olan talebin artması.

8- Hızla büyüyen modern organize market zincirleri.

9- ABD'nden yüksek değerli işlenmiş ürünlere yönelik olumlu algı.

10- Güçlü gıda kültürü ve büyük gruplar halinde yemek yeme geleneği, böylece mevcut gıda kültürüne ve yeme alışkanlıklarına uyan yeni ürünler kolayca benimseniyor.

11- Birçok düzenleme Avrupa Birliği'ndeki düzenlemelere benzerdir ve bu da halihazırda AB'ye ihracat yapan bazı şirketlerin işlerini Türkiye'ye genişletmesini kolaylaştırır.

ZORLUKLAR

1- Yurt içi ve yurt dışı politik ve güvenlik zorlukları.

2- İşlenmiş/paketlenmiş gıda ve tarım ürünlerine uygulanan yüksek ithalat vergileri.

3- Kural ve düzenlemelerde şeffaflık eksikliği.

4- Döviz kuru dalgalanmaları ve devam eden para birimi değer kaybı gibi ekonomik istikrarsızlıklar.

5- Karmaşık ve zaman alıcı ithalat prosedürleri.

6- Tüketim alışkanlıklarını etkileyen güçlü geleneksel gıda ve mutfak.

7- Paketlenmiş şekerleme ürünleri ve hazır yemekler gibi benzer ürünlerin yurt içinde geliştirilme riski.

8- Kayıt dışı ekonomi bazı haksız rekabetlere yol açabilir.

9- Türkiye'de genetiği değiştirilmiş ürünlere veya gıda kullanımında kullanılan bileşenlere karşı sıfır tolerans vardır.

10- Bazı ürünlerin pazarlanması zor olabilir: Etiketleme yasaları sağlıkla ilgili iddiaları sınırlar ve düzenlemeler alkol reklamlarını sınırlar, tuz/yağ/şeker içeriği konusunda yeni etiketleme ve reklam kısıtlamaları geliştirilmektedir.

11- Serbest ticaret anlaşmaları kapsamında ithal edilen veya gümrük vergileri daha düşük veya sıfır olan Avrupa ülkelerinden gelen birçok ürünle rekabet.

Amerika Tarım Bakanlığı, Türkiye’nin perakende gıda sektörünün, 85 milyonluk genç bir nüfus ve yükselen bir orta sınıf tarafından desteklenerek büyümeye devam ettiğine vurgu yaparak Amerikan şirketlerinin, gıda üreticilerinin Türkiye pazarına nasıl girebileceğini ve hangi ürünlerde yoğunlaşmaları gerektiğini bir strateji olarak ele alıyor.

Türkiye pazarına giriş stratejisi ve yol haritası

Raporda Amerikan firmalarının pazara giriş stratejisi ile ilgili şu değerlendirmeye yer veriliyor: “Normalde, Türkiye’ye perakende gıda satmaya başlamanın iyi bir yolu ülkede yerel bir acente kullanmaktır. Bu acente bazen bir ithalatçı, dağıtıcı, toptancı, komisyon tabanlı bir tüccar veya bunların bir kombinasyonudur. Yerel temsilciler, organize market perakendecileri gibi potansiyel alıcıların pazar geliştirme ve iletişim bilgileri konusunda deneyime sahip olacaktır. İyi bir temsilci, ithalat kuralları ve yönetmelikleri, hangi limanların kullanılacağı, yerel iş uygulamaları, resmi veya gayri resmi olarak pazar istihbaratı yürütme, satış görüşmeleri başlatma vb. konularda sizi pazarda yönlendirebilir. Türkiye, Güney Avrupa ve Orta Doğu kültürlerini kapsar ve ilişkiler iş için çok önemlidir. Bu, ülkede halihazırda var olan ilişkileri ve bağlantıları özellikle önemli hale getirir.

Çok nadir durumlarda, bazı organize perakendeciler, yüksek ciroya sahip ürünler gibi gıda maddelerini doğrudan ithal edebilir. Ancak genel olarak, perakendeciler ürünü ithal eden bir Türk şirketinden doğrudan satın alırlar.”

Gıda pazarının yapısı

Türkiye’de beşten fazla mağazası olan 200’den fazla market zinciri bulunduğu belirtilen Raporda: “Türkiye’de market perakendecileri iki ana gruba ayrılır: organize/modern market perakendecileri ve geleneksel market perakendecileri.

Organize market perakendecileri, çok formatlı perakende zincirleri, indirimli market zincirleri, bölgesel market zincirleri ve benzin istasyonu marketlerinden oluşur.

Geleneksel yerel market perakendecilerinin en büyük kısmı, Türkçede “bakkal” olarak adlandırılan, 500 fit kareye 46.4 metrekare)kadar büyüklükte olan ve yüksek cirolu market ürünleri satan bağımsız marketlerdir. Ayrıca her kasaba veya mahallede taze ürünler, et, kuruyemiş/kuru gıda ürünleri ve ekmek/fırınlanmış ürünler konusunda uzmanlaşmış ayrı mağazalar vardır.

Geleneksel pazar yapısındaki diğer önemli kanal, üreticiler ve tüccarlar tarafından taze ürünlerin, kuruyemişlerin, balıkların ve hatta bazı tekstil ürünlerinin satıldığı açık hava çarşıları/pazarlarıdır. Bunlar haftalık çiftçi pazarlarıdır ve farklı mahallelerdeki sokaklarda düzenlenir.” bilgisine yer veriliyor.

İthal ürün yerel ürün rekabeti

Tüm market satışlarının yaklaşık yüzde 4-5’i ithal tüketici odaklı tarım ürünlerinden oluştuğu vurgulanan raporda rekabet ile ilgili şu değerlendirmeye yer veriliyor: “Perakende satış için ithal edilen işlenmiş gıda ürünleri güçlü bir yerel rekabetle karşı karşıyadır. Türkiye, hem iç hem de dış pazarlar için kaliteli gıda ürünleri üreten iyi gelişmiş bir gıda işleme sektörüne sahiptir. Yerel üretime ek olarak, Avrupa ülkelerinden gelen ürünler de önemlidir. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile bir gümrük birliği vardır, bu nedenle Avrupa’daki işlenmiş gıda ürünleri düşük veya sıfır gümrük tarifesi ile karşı karşıyadır. Ayrıca, yakınlık, daha düşük navlun maliyetleri ve Avrupa’dan daha kısa teslimat süreleri ile önemli bir avantajdır. Avrupa ile Türkiye arasındaki taşımacılıkta genellikle kamyonlar (tır) kullanılır. Türkiye’nin ayrıca Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleriyle (İsviçre, Norveç, İzlanda ve Lihtenştayn) bir Serbest Ticaret Anlaşması var ve bu da onlara tercihli gümrük avantajları da sağlar. Ayrıca, Türkiye’nin gıda ve tarım ürünleri için tercihli tarife oranları içeren 22 başka ülke ile Serbest Ticaret Anlaşması vardır.”

En büyük tedarikçi Amerika

Amerika Tarım Bakanlığı Raporu’nda son yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye tüketici odaklı tarım ürünlerinin en büyük tedarikçilerinden biri olduğu hatırlatılarak: “ Bu kategorideki önde gelen ABD ürünleri ceviz, badem ve fıstık gibi ağaç yemişleri, gıda preparatları ve viskilerdir.” deniliyor.

Türkiye pazarına uzun vadeli bakılmalı

Raporda Türkiye’nin birçok ürün için oldukça rekabetçi ve çok fiyat duyarlı bir pazar olduğu belirtilerek: “Potansiyel ihracatçılar Türkiye’ye uzun vadeli bir pazar fırsatı olarak bakmalı ve ısrarcı olmalıdır. Tanınmış bir markanın pazarda bir avantajı vardır, Oreo kurabiyeleri buna bir örnektir. Pazarda kaliteli, daha ucuz, yerel olarak üretilen ikameler mevcut olsa da, Oreo mağaza raflarındaki varlığını sürdürmüştür. İhracatçılar marka konumlandırmasında hassas olmalı ve yeterli pazarlama faaliyetlerine ve reklama hazır olmalıdır.”bilgisi yer aldı.

Pazarda iyi potansiyele sahip ürünler

Amerika Tarım Bakanlığı’na göre Türkiye pazarında potansiyeli olan ürünler ise şöyle sıralanıyor:

1- Ceviz ve badem: Türkiye geleneksel olarak kuruyemiş, kuru meyve ve kuru sebze tüketen bir kültürdür. Yerel üretim mevcuttur, ancak büyük ve büyüyen talebi karşılamak için ithalat gereklidir. Kaliforniya’dan gelen ceviz ve bademler, Türkiye pazarında baskındır. Yerel ithalatçılar tarafından paketlenmiş veya paketlenmemiş olarak satılan ve tüketiciler tarafından beğenilen ürünlerdir.

2- Hurma: Hurma, Türkiye’de kültürel açıdan önemlidir ve genellikle Ramazan ayında dini ritüellerin bir parçası olarak yenir. Sektördeki kişilere göre Türkiye’de hurma yetiştirilmiyor ancak çoğunlukla İsrail, Suudi Arabistan ve Tunus’tan ithalat yapılıyor. Geçmişte Amerika Birleşik Devletleri’nden hurma ithalatı oldu, ancak çok yakın zamanda değil. Kaliforniya hurmaları potansiyel ithalatçıların ilgisini çekti. Pazara girmek için doğru zamanı bulmak ve soğutulmuş nakliye maliyetlerini düşürmek için stratejiler bulmak önemlidir.

3- Kızılcık ve Kuru Meyveler: Kızılcık gibi Türkiye’de üretilmeyen diğer kurutulmuş meyveler için de bir miktar potansiyel bulunmaktadır. Kurutulmuş kızılcıklar son yıllarda pazara girdi ve tüketiciler arasında atıştırmalık yiyecek olarak popüler hale geldi ve kullanımlarını genişletmek için büyüme potansiyeli var.

4- Baharatlar: Türkiye geleneksel olarak baharat tüketen bir ülkedir ve birçok çeşit baharat ve ot üretir ancak bazı ithalatlara da güvenir. Son yıllarda, yüksek kaliteli ABD markalı baharatlar Türkiye’de çok seyahat eden yüksek gelirli tüketicilerin dikkatini çekti. Örneğin, kırmızı biber, ezilmiş kırmızı acı biber, karabiber ve diğer bazı niş baharatlar Türkiye’de premium mağazalarda ve özel/gurme mağazalarda üst düzey müşterilerle potansiyele sahiptir.

5- Fonksiyonel gıdalar: Fonksiyonel gıda tüketimi artıyor. Üst düzey ve hatta orta sınıf tüketiciler arasında sağlıklı beslenme eğilimi var. Glutensiz ve diyabetiklere duyarlı ürünler mevcuttur, ancak pazardaki boşluğu doldurmak için çok daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç vardır. Diyet ürünleri de sağlık bilincine sahip tüketiciler arasında artmaktadır. Bebek mamaları ve çocuk odaklı ‘zenginleştirilmiş’ gıdalar pazarda sınırlı çeşitlerdedir ve büyüme potansiyeline sahiptir.

6- Gurme/Etnik Gıda İçerikleri: Harcanabilir gelirin artmasıyla birlikte, üst-orta ve üst gelirli hanelerdeki yeni nesil Türk tüketicileri, daha fazla uluslararası eğlence ve iş seyahatine katıldıkça uluslararası gıdalara daha açık olma eğilimindedir. Tex-Mex, Çin, Japon, Hint, Tayland, İtalyan, Lübnan ve Suriye restoranları pazardadır. Gurme ve etnik gıda içerikleri, oteller ve restoranlar kadar evde tüketim için de potansiyele sahiptir.

7- Şarap: Piyasada çeşitli yerel ve ithal şaraplar bulunsa da, farklı şarapları tatmak isteyen şarap tutkunları için Amerika Birleşik Devletleri’nden şarap ithalatı potansiyeli bulunmaktadır. Fiyatlara daha az duyarlı olan üst düzey tüketiciler için pazar potansiyeli bulunmaktadır. Bira için de fırsatlar bulunmaktadır ancak fiyatlara daha duyarlıdır. Dikkat çekici bir şekilde, Türkiye’de alkollü içecekler için yüksek tüketim vergileri ve ithalat tarifeleri vardır ve ayrıca farkında olunması gereken pazarlama kısıtlamaları da vardır.

ABD menşeli şaraplarda yüzde 218 vergi (gümrük tarifeleri, özel tüketim vergisi ve KDV dahil) ve AB ve Şili menşeli şaraplarda yüzde 192 vergi bulunmaktadır.

8- Alkolsüz içecekler: Çaylar veya meyve suları gibi sağlıklı içecekler için büyüyen bir pazar vardır ve doğal, bitki bazlı, organik içeceklere odaklanılmaktadır. Bu içecekler genellikle süpermarketlere ek olarak kafelerde ve restoranlarda satılmaktadır.

Miktarı düşük, potansiyeli yüksek ürünler

Amerika Tarım Bakanlığı Raporu’na göre Türkiye gıda pazarında miktar olarak az ancak potansiyeli yüksek ürünler ise şöyle:

– Besleyici barlar: Sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik eden besleyici barlar Türkiye’de trend. Yerel olarak üretilen bazı markalar var, ancak ürün hatları sınırlı. Vitamin, protein vb. gibi belirli özelliklere sahip ithal ürünlerin pazarı var. Bu ürünler üst düzey tüketicilere yöneliktir ve bu şekilde tanıtılmalıdır, satılacak mağazaların seçimi de buna dahildir.

– Pikan cevizi: Ceviz son birkaç yılda Türkiye’de bir miktar ilerleme kaydetti, ancak cevizlerin yerine geçtiği ve daha yüksek bir tarifeye sahip olduğu için yüksek fiyat tüketimi sınırlandırıyor. Üst düzey tüketici şekerlemeleri ve özel fırınlanmış ürünler dahil olmak üzere hedeflenen büyüme fırsatları var.

– Hazır yemekler: Türkiye’de hanelerin yapısı evrildikçe hazır yemeklerin ve pişirmeye hazır yemeklerin satış potansiyeli artıyor. Çift gelirli haneler ve kentsel bekar haneler artıyor.

– İşlenmiş organik gıda: Türkiye’de hane gelirleri arttıkça ve sağlık bilinci yükseldikçe organik gıdaya olan talep artıyor. Organik süt ürünleri, bebek maması ve atıştırmalık ürünler Türkiye’de en çok tüketilen organik perakende ürünleridir.

GDO’lu gıdalar yasak

Raporda; genetiği değiştirilmiş veya eser miktarda genetiği değiştirilmiş içerik içeren herhangi bir gıda ürününün insan tüketimi için Türkiye’ye ithal edilmesine şu anda izin verilmediği belirtilerek: “Türkiye’de gıda kullanımı için hiçbir genetiği değiştirilmiş/GDO’lu ürün onaylanmadı. Bu engel tüm gıda kategorilerini ve ithalat süreçlerini etkiliyor ve testler titiz ve karmaşık.” bilgisine yer veriliyor.

Ayrıca, özellikle popülerliği artan yeni biftek restoranları da dahil olmak üzere lüks pazar için yüksek kaliteli sığır eti ürünlerine potansiyel talep olduğu belirtilen raporda: “Ancak, Türk veterinerlerin kesim sırasında üretim tesisini ziyaret etmesini içeren karmaşık ithalat gereklilikleri, esasen ABD et ihracatını pazardan dışlıyor. Yine, sektördeki temaslar, organik şekere talep olduğunu ancak Türkiye’ye ithal edilmesinde düzenleyici engeller olduğunu gösteriyor.” değerlendirmesi yapıldı.

Dün ve bugünkü bu yazıda ayrıntılı olarak paylaştığım Amerika Tarım Bakanlığı’nın Türkiye gıda pazarına ilişkin raporundan alınacak pek çok ders var. Türkiye gıda sektörü ile ilgili yurt içinde hazırlanmış pek çok rapor çalışma var. Dışarıdan bir gözle ülkemizin gıda pazarındaki durumu, potansiyeli ve geleceğe ilişkin trendleri görmek önemlidir. Yapılan bu analiz çerçevesinde Türkiye kendi ihtiyacı olan gıdaların üretimi, pazarlanması ve ihracatı konusunda çalışmalar yapabilir. İthalat yerine üretimi destekleyerek artırabilir.

HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.