Acil Tedbir Alınmalı

Değerli okurlar, ne üzücüdür ki, paramızın dolar karşısında günden güne eriyişine tanık oluyoruz. Ve en önemlisi buna “dur“ diyecek bir hamle çıkmadı ve çıkacak gibi de görünmüyor. Faizle mücadele edeceğiz derken, ne acıdır ki yoksullaşıyoruz, tüm kazanımlarımız eriyip gidiyor, alım gücümüz gitgide azalıyor ve cennet vatanımız uçurumun kenarına sürüklenmeye devam ediyor. Yaklaşık 1,5 yıl önce bir televizyon kanalına katılan Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın alaycı bir dille “Dolarla mı maaş alıyorsunuz, dolar borcunuz mu var, dolarla bir işiniz var mı” cümlelerini dün gibi hepimiz hatırlıyoruz. Tabi o gün dolar kuru 7,30 civarlarında seyrediyordu bugün ise neredeyse 2 katına yaklaşmış durumda. Ve yine bugüne geldiğimizde aslında o cümlelerin karşılığını öğrenmiş olduğunu düşünüyorum. Hoş, zaten öğrense de bir şey fark etmez nasıl olsa bayrağı teslim etti, sorumluluk artık ona ait değil.
Her neyse konumuza geri dönelim; hayat pahalılığı, enflasyon zamlar filan derken vatandaşın umutsuz ve teslim olmuş bekleyişi devam etmekte. Piyasa hakkında az çok bilgim olduğu için söylüyorum; acilen önlem alınmazsa önümüzdeki bahar aylarını göremeyecek binlerce esnafımız var. Vade olayı artık ay, gün filan değil saatlik bile verilmiyor. Hemen hemen her sektör de endişeli bir bekleyiş var, kimisi telefonundan kimisi televizyondan sürekli piyasaları takip ediyor ve çalışma iştahı denen olay yok olmak üzere. Çünkü öyle bir develüasyon var ki “gelecek kaygısı“ maalesef her şeyin önüne geçmiş durumda. Üretici ham madde de yaşanan artıştan, nakliyeci akaryakıta sürekli gelen zamdan, galerici sattığı arabanın yerine aynı marka modelde başka bir araba bulamamaktan, inşaatçı girdi maliyetlerinin sürekli artmasından şikayetçi. E tabi hal böyle olunca ne mi oldu? Hadi gelin ne olduğuna birlikte bakalım.
Bir kesim dolara, euroya veya altına yatırım yaptı. Bir kesim ise bankaların vadeli mevduatlarını tercih etti. Bugün için ortalama bir bankanın faiz oranı %15 civarında. Yani faiz getirisi hükümetin tüm çabalarına rağmen halen oldukça uygun, sıcak parayı piyasada kaybetme riskini göze alamayanlar için mükemmel bir seçim! Bir de bunları tercih etmeyip parasını eve, arabaya, arsaya tarlaya yatıranlar oldu. Nasıl olsa her şeyin fiyatı artıyor hani? Tabi kimse aklınca zarar etmeme derdinde. Yani aslında herkes haklı, öyle bir develüasyon var ki parayı TL bazında tutmak demek o paranın erimesine göz yummak demek. Buraya kadar her şey normal. Şimdi olaya bir de “acı gerçekler“ tarafından bakmaya çalışalım.
Örneğin paramız vardı şöyle temizinden bir araba aldık nasıl olsa değerleniyor sürekli. Arabayı aldığımızda söz gelimi 150.000,00 lira idi, şu an ki piyasası 180.000,00 lira. Bir ay sonra 200.000,00 lira olacak vs. vs. Peki bu piyasada kim alacak bu arabayı bunu düşünüyor muyuz? Ya da hadi müşteriyi bulduk sattık, yerine aynı paraya yenisini koyabiliyor muyuz? Tabi ki hayır. Yaptığımız şey sadece günü kurtarmak hepsi bu. Bir başka örnekle dolarımız var, dolar artıyor bizde seviniyoruz paramız katlanıyor diye. Peki ya bu artıştan dolayı hayatın her alanında gelecek zamları düşünüyor muyuz? Kazanmış gibi göründüğümüz o para kat ve kat fazlasıyla çıkacak cebimizden bunun gerçekten ne kadar farkındayız? Kendimizi biraz sorgulasak zaten bu sorulara rahatlıkla cevap bulacağımızdan şüphem yok.
Peki Çözüm Nedir?
İlk adım olarak hükümetin bir an evvel faiz inatlaşmasından vazgeçmesi şart. Ek olarak yatırım için kolay ve yatırımcının anlayacağı dilden teşviklerle piyasaya duyulan özgüvenin sağlanması, ve bununla birlikte şu an pasif şekilde bekleyen paraların tekrar piyasada döngüsünün sağlanması gerekiyor. Kontrol ve denetim mekanizmasının ivedilikle arttırılması, bu süreçte karaborsa olayına kesinlikle müsamaha gösterilmemesi de önemli bir etken. Atılan her bir adımı değil, üç adım sonrasını düşünmek ve radikal kararlar alınması kesinlikle ihtiyacımız olan en önemli şey. Süreç zorlu olacak, Allah herkesin yar ve yardımcısı olsun.
Saygılarımla…