AFET ZARARLARINI BOYUTU KAMU YÖNETİMİNİ YENİDEN ELE ALMAYI GEREKTİRİYOR-1
AFET ZARARLARINI BOYUTU KAMU YÖNETİMİNİ YENİDEN ELE ALMAYI GEREKTİRİYOR-1- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Asrın afeti olan Maraş depreminin etkileri hakkında geçtiğimiz hafta sunduğumuz bir konferanstan sonra afetlerin sanayiye muhtemel etkileri ele alındığı bir çalıştaya katıldık. Aşağıda konunun uzmanlarının görüşlerine yer verilecektir.
Başta deprem ve seller olmak üzere doğal olarak ve terör saldırıları, savaşlar gibi insan eliyle meydana gelen meydana afetler pek çok kişinin genel hayatını ve toplum düzenini etkilemektedir. Bunlar konusunda artık günümüzde bilimsel disiplinler oluşmakla birlikte bu alan çok disiplinli niteliğe sahiptir. Muhtemel afetlerin zararlarını azaltmaya yönelik planlar yapmak, senaryolar hazırlamak ve tecrübeleri raporlayarak ilgilileri bilgilendirmek aynı zamanda kamu yönetiminin konusudur.
Ülkemizde planlamaya maalesef fazla zaman ayrılmamaktadır. Burada toplumsal kültürün önemli bir payı vardır. Hemen sonuca gidelim, hemen yapalım en çok duyulan sözlerdir. Halbuki yapılacak projelerin önemi ne olursa olsun, üzerinde en azından biraz düşünmek gerekir. Belki başlanılan işi bitirmemek, karar verememek daha kötüdür. Bunun için orta, karar seviyeyi tutturmakta zorluk çekiyoruz. Mesela Japonya’da Tokyo belediyesinin proje ofislerinde çalışanların sayısı gayet azdır; çünkü projeleri yetkin şirketlerde hazırlanmaktadır ve bu ofisler çok nitelikli uzmanlar istihdam etmektedir. Yine ülkemizde maalesef danışmanlık şirketleri yok denecek kadar azdır. Bunun için güçlü uzmanların bulunduğu şirketler kurulmalıdır.
1999 depremi sonrasında alınan tedbirlerin etkileri yeterince ders alındı mı? İnşaat sektöründe bu deprem, bir milat oldu. Ama yeterli olamadı. Yaşanılan sorunlar ve çözümde karşılaşılan zorluklar bunu göstermektedir. Kentsel dönüşüme ağırlık verilmeli, burada belki kooperatifçilik modeli yeniden ele alınarak teşvik edilebilir. Son çalışmalarda hem sayın Cumhurbaşkanı hem de Çevre bakanı hızlı aksiyon almıştır. TOKİ ihalelerinin önceliğini bu yöre almıştır. Ayrıca tüm altyapı tesislerinin de kontrol edilmesi ve yeniden ele alınması gerekir. Nitekim bu bölgedeki su ve kanalizasyon idarelerinde su kayıp kaçak oranı maalesef yüzde 50-60 idi. Bu da buralardaki altyapının ve işletmeciliğin zayıflığını göstermektedir.
Afet zararları finanse edilir, ancak burada ödenecek bedeller önemlidir. Bu konuda yeni bir fon kuruldu, bu fon ciddi bir yük alacaktır. Bizde kamu fonlarıyla çözüm hakimdir. Bu bakımdan daha ziyade kamu bankalarının görev zararı oluşmakta ve maliyete hazine katlanmaktadır. Bir anlamda bu, sosyal devlet olmanın gereğidir. Ancak burada dikkate alınması gereken bir husus, sigortacılık sektörünün yeniden düzenlenmesidir. Çünkü sigorta sektörü bu konuda daha etkin hale getirilerek, hem vatandaşların mülklerini korumalarında hassasiyet artırılmalı (ahlaki risk sorunu), hem de zarara uğrayanların hakları korunmalıdır. Ancak sigorta, maliyet unsuru olarak görülünce zorunlu olmadıkça başvurulmamaktadır. Bunda bazı dini hassasiyetlerin de arkasına sığınılmaktadır. Ama karşılaşılan risklerin ve tehlikelerin boyutlarının artması bu konuda ciddi bir ihtiyacı ve zarureti ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye’ye 2001 yılındaki bankacılık krizinin maliyeti bugünkü depremin herhalde bugünkü değeriyle birkaç katıdır. Ama bu sorun, atlatıldı, tedbirler alındığından dolayı… Depremler ve afetler ticaretin ve üretimin mekanlarını ve yönlerini değiştirmektedir. Son afetten sonra deprem bölgesinden nitelikli elemanlara diğer sanayiciler ve iş çevreleri iş desteği verdiler. Aslında buna bölge işadamları karşı çıktı. Yine bölgedeki esnaf dururken, dışarıdan mal ve hizmet alınması eleştirilecek bir durumdur. Zira oradaki insanların faal hale getirilmesi esas alınmalıdır.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.