ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU İSTATİSKTİKLERİ ÜZERİNE
ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU İSTATİSKTİKLERİ ÜZERİNE- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
“Adalet mülkün temelidir” temel ilkesi, kamusal hayatta adalet ve hakkaniyetin ne derece önemli olduğunu gösterir. Zira bu sözdeki “mülk” ifadesi esas olarak kamu yönetimini ifade eder. Bu sebeple mülkiye denildiğinde devlet idaresi kastedilir.
Devletin fonksiyonlarının fazla gelişmediği ve kamu hizmetlerinin günümüzdeki kadar olmadığı dönemlerde ve toplumlarda genellikle bir kral, padişah, bey vs. maiyetinde olanlarla birlikte siyasi iktidar ile bürokrasi iç içe idi. Oysa günümüzde siyasi iktidar ile bürokrasi ayrılmıştır. Sadece bununla kalınmayıp, özelikle piyasada özel sektörün ürettiği pek çok mal ve hizmetin denetimi ve düzenlemesi de gerekli hale gelmiştir. Aksi halde kişiler ve toplum dolayısıyla devlet ciddi zararlara maruz kalır. Bu sebeple hem devlette görev alan siyasi iktidarın (karar alıcıların) ve kamu hizmetini görenlerin hem de özel sektörün faaliyetlerinin iç, dış; idari, yargı; ve etik denetimleri gibi farklı yollarla denetlenmesi ve gereğinde ceza uygulamaları söz konusudur. Bunları hukuk sistemi düzenler. Düzenlenmez veya iyi işlemezse fertlerin birbirlerine ve devlete olan güvenleri sarsılır. Bundan da herkes zararlı çıkar. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe, derken aslında bu sonuca işaret edilir.
Anayasa mahkemesi Başkanlığı 23.09.2012 tarihi ile 31.03.2002/1 tarihleri arasındaki bireysel başvuru istatistiklerini yayınladı.
Bu istatistikte on yıla yaklaşan bir sürede Mahkemeye yapılan bireysel başvuru ve sonuçlandırma rakamları yıllar itibariyle yer almaktadır.
Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla başvurabileceği bir hak arama yoludur. Bu başvuru yasada belirtilen usule göre yapılır.
Bireysel başvuru ilk yıl (2012) 1.342 iken, zamanla artmış, 2016 yılında en yüksek rakama ulaşmıştır (80.756). OHAL kapsamında yapılan başvurular hariç 2016 yılında yapılan başvuruları karşılama oran % 85 olarak belirmektedir. OHAL komisyonu kurulması başvuru yollarının tüketilmemiş olduğu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararıyla sonuçlandırılan 72.134 dosya hariç 2017 yılında yapılan başvuruları karılama oranı % 90’dır.
İstatistik süresi içinde toplam başvuru 392.758 iken bunun % 79,2’si yani 311.097’si karşılanmıştır.
Kabul edilemezlik oranı % 86,0, idari ret % 4,1, üzerinden ihlal kararı verilme oranı % 9,1, ihlal kararı olmadığı kararı verilme oranı %0,3 görünmektedir.
Makul sürede yargılama hakkı belirtildiğine göre, bu konuda düzenlemeye ihtiyaç vardır. Zira esastan incelenen dosyalarda makul sürede yargılanma hakkı dahil ve hariç durumları gözetildiğinde dosya sayısında önemli farklar görünmektedir.
Yüksek Mahkeme istatistiğinde en az bir hakkın ihlal edildiğine karar verilen bireysel başvuru sayıları oransal olarak en fazla % 41,7 ile 2021 yılı sonra sırayla % 19,9 ile 2020 yılı, % 9,0 ile 2022/1 yılı, % 7,6 ile 2018 yılı sıralanmaktadır.
İhlal kararlarının hak ve özgürlüklere göre dağılımına bakıldığında oranlar da şöyledir: adil yargılanma hakkı % 70,8; mülkiyet hakkı % 10,6; ifade özgürlüğü % 8,8; özel hayatın ve aile hayatının korunması % 2,6; kötü muamele yasağı % 1,8; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı % 1,5, etkili başvuru hakkı % 1,1; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı % 0.9; yaşama hakkı % 0,7; ayrımcılık yasağı %0,5; maddi ve manevi varlığın korunması hakkı % 0,3; örgütlenme özgürlüğü %0,3; suç ve cezaların kanuniliği %01,; masumiyet karinesi % 0,1; seçme ve seçilme hakkı 12 adet % 0; din ve vicdan hakkı %0 (8 adet); eğitim hakkı %0 (6 adet); bireysel başvuru hakkı % 0 (2) adet.
Her toplumda ve her dönemde insanların kendi aralarında ve kamu yönetimi ile vatandaşlar arasında sorunlar olmuştur ve olacaktır. Ama önemli olan hakkaniyetin ve adaletin gerçekleşmesi için çalışmak, bunu sağlayan mekanizmaları kurmaktır. Ülkemiz bu yolda önemli mesafeler almıştır, alınan bu mesafeyi görmek gerekir yoksa sadece eksiklikleri görmek vicdanları rahatsız eder.
“Adalet bir taraftan fertler ve özel şahıslar arasında, bir taraftan da devletle fertler ve özel şahıslar arasındaki ilişkilerde gözetilmesi gereken dürüst bir muadelet (eşitlik) ve muvazenet (denklik) fikrine dayanmaktadır. Devlet koyduğu kanunda her şeyden evvel adalet duygusunu tatmin etmeye borçludur” (Ali Fuat Başgil. Esas Teşkilat Hukuku)
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.