Konya
°C
Yeni Meram
14.01.2025 10:15

Arz-ı Mev'ud'un Sınırları Anadolu ve Kıbrıs’ı da Kapsıyor

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Karauğuz, Arz-ı mev’ud’un sınırlarını ve tarihi süreçlerini anlattı.

A+
A-
14.01.2025 10:15
14.01.2025 10:33
0
305
ABONE OL

NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Karauğuz, Arz-ı Mev’ud’un sınırlarını ve tarihi süreçlerini anlattı.

Arz-ı Mev’ud’un sanıldığı gibi sadece Fırat ile Dicle arasını kapsamadığının altını çizen Prof. Dr. Karauğuz, tahrif edilmiş Tevrat’a göre, Arz-ı Mev’ud’un bütün Anadolu ve Kıbrıs’ı içine aldığını ifade etti.

““ARZ-I MEV’ÛD YANİ VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR” MEVZU, SADECE TEVRAT’IN KAVRAMIDIR”

Arz-ı Me’ud’un tahrif edilmiş Tevrat’ta var olduğunu, Allah’ın Yahudilere böyle bir vaatte bulunmadığını, tahrif olmamış Kur’an’da böyle bir kavramın olmadığını da ifade eden Prof. Dr. Güngör Karauğuz, “Arz-ı mev’ud Tevrat’ta Hz. İbrahim’le başlatılır. “Arz-ı Mev’ûd yani vadedilmiş topraklar” mevzu, sadece Tevrat’ın kavramıdır ve Kur’an’ın Hz. İbrahim’in hiçbir şekilde İbrani=Yahudi olmadığı söylemi ışığında Tevrat, Hz. İbrahim’in şahsında bu konuyu işlemeye başlar. Oysaki Tevrat’a göre bile Hz. Yakup, “göçebe bir Aramidir” Böylece Rab, Hz. İbrahim’e Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan topraklardaki Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus uluslarının arazileri ile birlikte ona ve soyuna bırakacağını vadetmesiyle o ve soyu, bu antlaşmaya sonsuza kadar uymanın bir nişanesi olarak 99 yaşında olan Hz. İbrahim ile Tevrat’ın gündemine oturduğu açıktır.

Hz. Musa döneminde konu bir kez daha gündeme getirilmiştir ama bu kez “sözler tutulursa düşmana düşman, hasıma hasım olunarak önlerinde giden meleğin refakatiyle, Hz. İshak ve Hz. Yakup ile Hz. Musa’nın soyuna verileceği konusunda Rab’in ant içtiği geniş ve verimli topraklara, süt ve bal akan ülkeler” ifadesi ile Hiv ve Yevus uluslarının da toprakları bu listeye eklenmiştir. Yeşu döneminde antlaşma yenilenip tashih edilip vadedilen sınırlar şöylece çizilir: “Çölden Lübnan’a büyük Fırat Irmağı’ndan -bütün Hitit ülkesi dâhil- batıdaki Akdeniz’e kadar uzanacaktır.” Yeşu daha sonra vaad edilen bu topraklara Hiv ulusunu da dâhil edecektir. Kıyıların kumu kadar kalabalık olan bu kavimlerden oluşan birlikleri Yeşu’nun idaresindeki ordu yenilgiye uğratır. Dâvûd ve Süleyman dönemlerinde artık arz-ı mev’ûd söz konusu edilmez. Bu Tevrat metni içinde ilginç olan kısım ise Hz İbrahim döneminde vaad edilen arz-ı mev’ûd Hititlerin Orta Anadolu’dan Güneydoğu Bölgesi’ne kadar uzanmış Hitit toprakları iken bu vaadin sınırlarının Yeşu döneminde “bütün Hitit ülkesi dâhil, batıda Akdeniz’e kadar uzandığı” anlaşılıyor. Bu durumda sınırların içine tüm Anadolu ile Kıbrıs da dâhil edilmiş oluyor” şeklinde konuştu.

“HİTİT KELİMESİNİN TEVRAT’TAN TÜRETİLDİĞİNİ”

Mezopotamya çivi yazılı kaynaklar yanında Hitit çivi yazılı tabletlerde geçen tufan, günah keçisi gibi pek çok kavramın ve tarihsel olayların Tevrat metinleri ile çok yakın benzerlikler gösterdiğini ama bunlar karşısında Kur’an’ın çok farklı şeyler anlattığının da altını çizen Prof. Dr. Güngör Karauğuz, Hitit kelimesinin Tevrat’tan türetildiğini söyledi. Cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk döneminde Tevrat’a öykünmemek için bu eski Anadolu ulusu için özel bir çalışma noktasında “Eti” kelimesinin türetildiğini ama daha sonraki kuşakların bu kelimeye sahip çıkmadıklarını belirtip Kutsal Kitap ve Batı menşeli bir kelime olan Hitit ifadesinin kullanmaya devam edildiğini söyledi.

“ÜNİVERSİTELERE KURAN ARKEOLOJİSİ BÖLÜMÜ AÇILMALI”

Arkeoloji, antropoloji, mitoloji ve antik filoloji belgeleri ile verilerinin Kur’an araştırılmalarına dâhil edilmesinin çok önemli olduğunu anlatan Karauğuz, “Kuran Arkeolojisi Bölümü’nün” üniversitelerde ilk elden lisans seviyesinde kurulmasının çok elzem olduğunu ifade etti. Böylece Kur’an’ın ve hadislerin önderliğinde yerli ve milli bir peygamberler tarihinin yazılabileceğini yanında halkımızın peygamberlerimizin hangi arkeolojik devirlerde yaşadıklarını çok net öğrenebileceklerini söyledi.

HABER KAYNAĞI : yenimeram.com.tr - HAMDİ BAĞCI
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.