AŞIYA KARŞI ÖNERİNİZ NE?
AŞIYA KARŞI ÖNERİNİZ NE?- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Tam "Bitti rahat nefes alacağız" derken tekrar artışın yaşandığı Covid’de bu kez varyant etkili artışlar yaşanıyor.
Dahası, salgında sonbahara yaklaşırken vaka sayıları alarm veriyor.
Dolayısıyla yoğun bakımlardaki hasta sayısı artmaya başladı.
Yaklaşık 2 aydan bugüne çevremizde duymadığımız Covid kaynaklı vefatları tekrar duymaya başladık.
Kısıtlamaların esnetilip kaldırılmasının ardından belirli süre gösterdiğimiz dikkat ve ehemmiyet, hayatımızdan tamamen çıktı. Bir dönem raflarda bulmakta zorlandığımız temizlik ürünleri ve kolonyalar bugün reyonlarda çakılı durumda bekliyor. Hatta araya tanıdık koyarak rica edilen maskeler bugün aksesuar olarak yüzümüzde, çene altında yerini aldı.
Bunları görünce insan olarak bizlerin çok hızlı unutma özelliği olduğu da bir kez daha ortaya çıktı.
Hatırlayın Covid’in en etkili olduğu zamanda hepimizin ortak isteği bir an önce bu vebanın ilacının veya aşısının ortaya çıkmasıydı.
Nitekim yapılan çalışmalar sonucu aşı hayatımıza girdi. Ancak aşıyı bir an önce yaptırma azmini gösterenlerin aksine ısrarla yaptırmak istemeyen karşıt görüşler de azımsanamayacak kadar fazla.. Tabi aşı hayatımıza girdikten sonra hepimiz bir doktor edasıyla aşıyı sorgulamaya hatta kesin kanaatle birçok teori üreterek "ölüm aşısı" gibi değerlendirmeye başladık.
Sonuçta gönüllülük esası ile hareket ediliyor ve kimseye illaki aşı yaptıracaksın denmiyor ama aşı yaptıranların haklı sesi yaptırmayanların da bir an önce yaptırması yönünde oluyor.
Bugün aşı yaptırmamak için birçok neden, birçok gerekçe ortaya sunuluyor. Ancak aksi söylendiğinde kesin bir dille karşı çıkılıyor. Madem amaç araştırma, inceleme ise yan etkisi kadar koruma boyutunu da önemsemek gerekmez mi ?..
Sosyal medyaya baktığımız zaman “Aman Allah’ım” dedirtecek senaryolar, teoriler görüyorum. Dayanak olarak ise uzmanlar tarafından yalanlanan, aslı astarı olmayan söylemler olarak ortaya sunuluyor.
Allah kimseye bu vebadan yakınını sevdiklerini kaybetmenin acısını yaşatmasın ama rahmetli annemin entübe sürecinde o kadar çaresiz konumdaydık ki, bunu kelimelerle ifade edebilmek mümkün değil. Öyle ki plazma tedavisi çözümü için umutlanmış ancak bir sonuç alamamıştık. Hatta Çin’e kadar araştırma yapıp kök hücre tedavisini dahi uygulama yönünde adımlar atmıştık. Bunu sadece biz değil, sevdiğini o yoğun bakım önünde bekleyen herkes yaşadı şüphesiz.
Sonuçta doktorlarımızın o süreçteki en net ifadesi “Bilinmez bir düşmanla savaşıyoruz. Hangi ilacın hangi hastada etkili olduğunu tespit edemeden tedavi uygulamaya çalışıyoruz” oluyordu. Düşünün hastanız entübe veya yoğun bakımda ve tıbbın dahi elinden çok fazla bir şey gelmiyor. Yani demem o ki, çaresizlik karşısında insan o kadar çok beklenti içine giriyor ki ne söylense hemen uygulayıp bir an önce sevdiğine derman olmasını arzu ediyor. Allah kimseye bu acıları yaşatmasın, kimseyi dermansız vebalara bulaştırmasın. Amin.
O dönem bu aşı bulunmuş olsaydı eminim ki kimse sorgusunu sualini yapmadan hemen uygulatmak isterdi. Tıpkı o süreçte verilen ilaçların veya yapılan tedavinin boyutunu sorgulamadığı gibi.
Ben kimseye "Koşun, aşı olun" demiyorum, diyemem de çünkü herkesin kendi hür iradesi var. Ancak aşının etkisini, tepkisini düşünüp kulak verirken o unuttuğumuz günleri de tekrar hatırlayın diyorum.
Bunca zaman kullandığımız hangi ilacın analizini bu derece yaptık, keşke tüm ilaçlarda veya kimyasallarda şu aşıya gösterilen bilgiçliği gösterebilsek.
Ama elde bir malzeme varken onun üzerinden hareket etmek belki de daha kolay geliyor.
Bugün bahane olarak aşı öncesi imzalanan onam formunu gösterenlere sormak istiyorum. Bugün o onam formunda üretici tüm sorumluluğu kabul etmiş olsa, yaptıracak mısınız aşıyı?
Ya da nasıl bir aşı beklentiniz var, merak ediyorum. Hani konunun uzmanı değiliz ama aşıya karşı direnç gösteriyoruz ya alternatif bir aşı öneriniz var mı ?
Gerçekten bu soruların cevabını merak ediyorum.
Şimdi mevsimsel ilerleyiş gereğince günlük vaka sayısının artışı bir problem ama bunu önlemenin yolunun olduğunu bilip de yapmamak da enteresan tabii ki. Yoğun bakımlardaki doluluk oranının şu anda yüzde 60-70’ler civarında olduğu ifade ediliyor. Yani tehlikeli boyut kapıda gibi, o boyuta ulaşmamayı diliyorum.
Kalın sağlıcakla…
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.