Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu

Yaklaşık olarak 1 hafta sürecek bir eğitim sürecimi sizlere lisanım yettiği kadarıyla anlatmak isterim. Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu Derneği kapsamında Avrupa Konseyi ile yürütülen proje de yurtiçinde; Hüsnü Özyeğin Vakfı ve Vehbi Koç Vakfı, yurtdışında ise ise; Almanya ve İsveç diplomatik misyonları ve Mercator Vakfı ile güçlü bir iş birliği söz konusu. Boğaziçi adını duyunca peki burada ne oluyor dediğinizi hatta bu ismin birçok ön yargıyı yanında getirdiğini biliyorum… Anlatıcı portföyüne bakmadan katılımcı portföyünü kısaca anlatmak isterim. AK Parti, CHP, İP, HDP, DEVA, GELECEK, HÜDAPAR gibi siyasi hareketlerin çeşitli temsilcileri ve Sivil Toplum Kuruluşları, Yerel Belediyeler gibi çok çeşitli kurumlardan; ideolojik, etnik kimlik, coğrafi bölge gibi çeşitli kriterler gözetilerek gelen çok sesli bir katılımcı portföyü söz konusu. Anlatıcılara gelince; çeşitli ders başlıklarında kendi uzmanlıklarını kanıtlamış, uzmanlaşmış, sahada ve masada bu uzmanlıklarının hakkını veren bir akademik kadro bizlerle karşı karşıya… Asıl benim için önemli olan nokta; bu akademik kadronun ve dernek yöneticilerinin böyle bir projeye varıyla yoğuyla inanması ve mücadele etmesi. Anadolu da ellerine proje teslim ettiğimiz ama vakit bulup okuyamayan akademik kadroları görünce, böyle bir kadroyla karşılaşmak mutluluk ve heyecan verici oluyor…
Asıl önemli olan ne biliyor musunuz? Bu kadar sosyal ve ideolojik çeşitliliğin sağlandığı bir ortamda meclis kavgalarının yaşanmaması… Üstünlük kurmanın değil, fikrin hakkaniyetinin tartışıldığı bir ortama sahip olmak. Ülkenin siyasi iktidarının gidişatı ne olursa olsun bu ülkenin liberal politikalara ihtiyacı olduğunu, bu ülkenin gençliğinin bu ülke için ortak payda da buluşabileceğinin anlaşılması ve anlatılması o kadar önemli ki… Bu ülke; kutuplaştırılmalardan o kadar çok acı ve çile çekti ki, buna dur deme vakti çoktan geldi de geçti. Sağcısı solcusu, Alevisi Kürdü, Lazı Çerkezi, doğusu batısı; tüm bu gurupların tek bir ideali tek bir düşüncesi tek bir derdi var…! Vatanın Bölünmez Bütünlüğüne Sahip Çıkmak ve bu Kutsal Emaneti Her Gün Bir Adım Öteye Taşımak… Şimdi soruyorum sizlere kimin bu idealden şikâyeti olabilir ki? Kim bu idealin gerçekleşmesini istemez ki? Kaosla, kargaşayla, kutuplaşmayla bu ülkeye hizmet değil ihanet edilir. Amacım ve isteğim belirli bir kesimi töhmet altında bırakmak değil, barış ve sükûnetle insanların fikrin niteliğine baktığı bir yapıyı bu ülkede oluşturmak arzusu. İnsan denen şey aslında huzursuz bir canlıdır. Bir gurup huzursuz insan kıymetli okurlar… İster adına kader deyin ister başka bir şey, doğru zamanda doğru yerde bulunan, farklı zayıflıkları farklı yaraları farklı avantajları olan bir gurup huzursuz insan bu düzeni elbet değiştirecektir…
Kalın Sağlıcakla…