Zamanı belli olmayan, normal zamanda yapılması durumunda seçime daha yıllar olan bir cumhurbaşkanlığı seçimi için ana muhalefet partisi bir eylem içinde. Tuhaflıklar ve anormallikler birbirini takip ediyor. Gözaltına alınıp sonradan tutuklanan bir aday adayı için tek adaylı bir ön seçim gerçekleştirildi. Daha sonra CHP’ye gönül verenler başka adaysız seçime gidip Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı için destek verdiler, oy kullandılar. Sadece partilerin değil yoldan geçen insanların dahi oy kullanabileceği bir seçim nasılsa!
Rivayet çok, söylentiler haddinden fazla. Bazı akil insanlara göre İmamoğlu amellerini ve başına gelecekleri bildiği için kendini aday gösterip ülkeyi de erken seçime zorlamak adına gerekeni yapıyor. Yargıda görülen bir davada yorum yapmak ne derece doğru bilmiyoruz. Ancak ortada bazı aleni gerçekler var. CHP’ye gönül verenler dahil hiç kimse Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının gerçek olduğunu söyleyemiyor. Daha önce de zikretmiştik. Denkliği yok, bölümler arası değil vesaire.
Bir diğer konu Sayın İmamoğlu gözaltı ve sorgu aşamasında 70’ten fazla soruya cevap dahi vermemiş. Aile şirketine aktarılan paralar, aşırı artan mülk edinme çalışmaları, 5 milyona mülkiyeti satın alınan villaların 6 milyona kiraya verilmesi vb. onlarca, yüzlerce şaibeli uygulamalar. Eğer tüm bu suçlamaların bir doğruluk payı yoksa zaten İmamoğlu aklanıp çıkacaktır.
Burada bir gerçek daha gün yüzüne çıktı. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na son kongresinde ya da kurultayında delegeler satın alınarak bir darbe yapılmış. Darbenin mimarları Kılıçdaroğlu’nu arkadan hançerlerken ileride kendi kılıcını sallayacak kukla bir genel başkan seçtirmiş. Bu genel başkan 2024 yerel seçiminde Sayın İmamoğlu’nun direktifleri doğrultusunda özellikle İstanbul’da ve Türkiye’de aday belirleme noktasında diyetini ödemiş. Şimdi de İmamoğlu’nun hücresinden aldığı talimatlar doğrultusunda
Ülkeyi karıştırmaya yönelik eylemleri organize etmeye çalışıyor.
Son buldukları eylem türü boykot. Gezivari, toplumun her kesiminden özellikle sanatçı ve eylemi seven Gezi severlerden oluşan bir grup boykota çağrıldı. 2 Nisan’da ülke genelinde yerli ve milli markalar dahil liste halinde bir dizi firma ve medya sektörü boykot edilecekti. İçlerinde kimler ve neler yok ki! Yabancı otomobil ve araç markalarından tutun da milli piyango ve iddia dahil gazete ve TV kanalları, kafe, restoran ve onlarca boykot listesi.
Boykot kararıyla İstanbul’daki malum kesim restoran, kafe ve iş yerlerini o gün açmadılar. Ertesi gün mü? Tabii ki erkenden açtılar. Hatırlayın lütfen, devlet bu tür kalkışmalara tecrübeyle yaklaşır. Gezi’de dahi devletin malını yaktınız, yıktınız da sonuçta ne oldu? Fiyasko.
Sayın Özgür Özel penceresinden bakıldığında “Çok önemli sonuçlar alındı. Demokratik hak, boykotlar sürecek.” Dedi. Hatta bir avuç cuntacıya karşı milletin gücünü göstermek için gençlerin çağrısına uyarak 1 günlük tüketim boykotunu gerçekleştirdik.” Dedi.
Bu söyleme karşı Sayın Altun, Yerlikaya ve Bolat açıklamalarda bulundu. Uygulamanın yanlışlığı vurgulandı hatta bir aşama ileri gidilerek “Boykot çağrısı yapanlara karşı ticaretinde maddi kaybı olanların tazminat davası açabileceğini” söylediler. Bu arada kazanılacak davalarda CHP’nin maddi bir kaybı olamaz. Sağ olsun İş Bankası var arkalarında.
Sayın Cumhurbaşkanı da “Bunlar tutmaz, milletimiz o gün daha fazla alışveriş yaptı” dedi.
Düşündükçe taşlar yerine oturuyor inanın. CHP’nin niçin 23 senedir müzmin muhalefette kaldığını anlıyorsunuz. Ancak bir konuda başarıları tescilli. En azından ana muhalefetteki yerleri hiç değişmedi. Birilerinin tabiri ile yavru muhalefet de olabilirlerdi, düşebilirlerdi. CHP’ye gönül veren kardeşlerimiz güya çok okuyanlar, en birikimliler en demokratlar ancak problem çok parti içinde. Kurultaylarda en fazla sandalye uçuşu CHP’de oluyor. Atatürk’ün kurduğu bu partide on yıllardır bir lider yetişmemiş, yetişeceğe de benzemiyor.
Sizler en iyisini, en doğrusunu, bilirsiniz. Ama mevsim toplumla kavga edip toplumu ötekileştirmekle elinize ne geçecek? Vatandaşı durduk yere kutuplara ayırıyorsunuz. Ötekileştirmeye harcadığınız enerjiyi Sayın İmamoğlu davasına harcayın. İmamoğlu aklanmazsa suçu sabit görülürse bu sonuç doğrudan CHP’ye yansır.
CHP’yi bekleyen daha büyük sorunlar var. Daha yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday belirleme nasıl olacak? Önceki seçimde paranın da gücüyle uzun bir süre Kılıçdaroğlu- İmamoğlu çekişmesi yaşadık ve güçsüz aday ipi göğüsledi maalesef.
Hakikaten CHP’nin cumhurbaşkanı adayı kim olacak ki?
Türkiye Ekonomisinin dinamikleri: Döviz Kuru ve enflasyon ilişkisi