BU DA GEÇER “Yâ HÛ”…- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Salgın hastalık kavramını (pandemi) Hasan Basri Çantay, Kur’an mealinde “ölet” kelimesiyle ifade eder. Dilimizde bu kelimenin kullanıldığı başka bir yer görmedim.
Bu yılın başından beri yaşadığımız süreçte covid-19 tartışması, gerçek mi, sanal mı? Diye sürdü. Toplumda az da olsa bazıları bunu hala sürdürüyor. Ama yakınlarımızda veya çevremizde duyduğumuz “salalarla” bunu yaşıyoruz. Bir müddet de yaşayacağız.
Salgın hastalıkların fertlerde ve toplumlarda meydana getirdiği değişiklikleri yaşıyoruz. Bir tarafta umursamaz tipler var. Adeta, hiçbir kural tanımıyorlar… Belki de tanımak istemiyorlar. Diğer tarafta da aşırı tedirgin olanlar… Burada Seyyid Nizamoğlu’nun (v. 1601) şu sözleri akla geliyor:
Bu âlem bir hayâl ancak,
İşi hep mekr ü âl ancak
Bu vermeler bu almaklar
Hemân bir kıyl ü kâl ancak
Sefâsı zevk-i dünyanın
Sevâbı yok vebâl ancak
İnsanın dünyaya gelmesinin bir maksadı var: Allah’a kul olmak… Ama, bu kulluk “Rabbena atina fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten” duasında gizli… Halkımız bunu “bugün ölçekmiş gibi ahiret için, hiç ölmeyecekmiş gibi ahiret için çalış” deyimiyle dile getirmektedir.
…………..
Geleneksel mahalel ve köy hayatından site ve apartmanlaşma ile akrabalık ve komşuluk bağları zaten değişmekte idi. Salgın hastalık sürecinde fertler ve toplum üzerindeki etki yeni şekiller almaktadır. Sosyal medyanın etkinliğin arttığını görüyoruz. Tabii ki bunun iktisadi etkileri var, dijital güvenlik probleminin ne derece önemli olduğu da daha iyi anlaşılıyor.
Bu süreci sosyal disiplinde belirli seviyeye getirebilmiş toplumlar daha kolay çözdüğü anlaşılmaktadır. Bizim toplumumuz gibi yasak çiğnemenin adeta kural veya meziyet sayıldığı toplumlarda sosyal disiplini sağlamak zordur. Aslında sosyal disiplin problemini insanlarda etrafa rastgele çöp atarlarken de görüyoruz.
Virüsün yaşlılarda etkili hatta ölümcül olduğu ön yargısı gençlerde daha rahat davranmaya neden olmaktadır. Halbuki kültürümüzde yaşlıya saygı esastır.
Sağlık politikası sürecin kolaylıkla atlatılmasında çok önemlidir. Bunun için sayın bakının nazik, gerilmelere mahal vermeyen tavrı dikkat çekicidir. Esasında bu konularda siyasi popülizmden kaçınmak iktidar ve muhalefet tüm siyasi grupların tavrı olmalıdır. Yani siyasi açıklamalar, günlük ve rastgele olduğunda tüm halk olumsuz etkilenmektedir.
Bu süreçte il sağlık müdürümüze, başhekimimize, hastanelerde doktorlar, hemşireler ve diğer personel fedakarlıkla çalışıyorlar. Kendilerine teşekkür ederiz, minnettarız.
……………..
Geçen pazartesi günü rahmet-i Rahmana tevdi ettiğimiz babam bir müddet Konya Şehir Hastanesi acil servisinden sonra yoğun bakım ünitesinde arkasından da kardiyoloji ve nefroloji servislerinde yattı. Servislerde yatarken ben de üç gece refakatçi olarak kalma fırsatım oldu. Salgın hastalık ortamında bir hastanede insanın en yakını olan babasına refakatçi olma psikolojisini yaşadım. Doktorların, hemşirelerin ve diğer sağlık ve teknik personelin görev bilinci ve Allah rızası ile nasıl çalıştıklarını yakinen gördüm. Kendilerinden Allah razı olsun. Hatta hasta psikolojisi ile rahmetli babam, önce bunlara kızarken sonra bilinci gelince nasıl dua ettiğini hatırlıyorum. Sonra babamı, doğduğu köye Çayırbağı mezarlığına defnettik, namazını kıldırmak da oğlu olarak bana nasip oldu.
Yeri gelmişken gasil hizmeti veren büyükşehir belediye hizmetlerini de belirtelim. Tüm hizmet edenlerden Allah razı olsun.
Her şeyi özetleyen iki hadis verelim: İnsan ölünce mezara kadar onu üç şey takip eder: Yakınları, malı, ameli. Bunlardan yakınları ve malı geri döner, ameli ise insanın yanında kalır, buyurur Peygamberimiz.
İnsan ölünce amel defteri kapanır, ancak üç şey amel defterini açık tutar: sadaka-ı cariye, salih evlat ve herkesin faydalandığı bir eser.
Bu vesile ile cenaze namazına katılan, taziyede bulunan tüm dostlara teşekkür ederim.
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ