ÇEVREYE DUYARLILIK YERE ÇÖP ATMAMAKTAN BAŞLAR
ÇEVREYE DUYARLILIK YERE ÇÖP ATMAMAKTAN BAŞLAR- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Çevreye duyarlılık artık iklim değişikliği adıyla anılmakta, konunun öneminden dolayı bakanlığın adı bile Çevre, Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı oldu.
Yakın geçmişte bazı önemli olaylar hepimizi ciddi olarak etkiledi. Bunlardan birisi olan Çernobil Nükleer Santrali (şimdiki Ukrayna’da, o dönemde Sovyetler Birliğinde) faciasıyla pek çok olumsuz sonuç ortaya çıktı. Bunların bir kısmı, mesela Türk çayı ile ilgili yabancı çay şirketlerinin olumsuz propagandaları oldu. Ama insanoğlunun enerjiye ihtiyacı bitmedi, Avrupa ve Amerika nükleer santrallerini kapatmadı.
Ukrayna savaşı ile enerji ve gıda güvenliği ciddi olarak tehdit olmaya başladı ve salgın hastalık sonrası etkiyle belki de dünyaya yeni şekil vermek isteyenlerin de ivmesiyle kötü senaryolar gündeme getiriliyor. Ülkemizin bu kargaşadaki faaliyetleri hem ülkemiz hem de bölge açısından çok önemli.
Dünyada çevreyi en fazla kirleten tabii ki sanayileşmede önde giden ülkelerdir. Bu ülkeler bir süre sonra yeşille ilgili kendilerine göre çözüm getiriyorlar, ama sıkıştıklarında da ilk terk eden kendileri oluyor. Mesela bugünlerde Almanya kömür santrallerini yeniden kullanma üzerinde duruyor. Oysa bizim gibi ülkeler olduğu zaman ihtiyaç faktörü hiç gözetilmeden olumsuz yayınlar, gösteriler hemen yapılmaya başlardı.
Çevrenin kirlenmesi bir gerçektir, bunu artık şehirde de kırsalda da görmemek mümkün değildir.
On yedi maddelik sürdürülebilir kalkınma amaçlarında, gelecek nesillere yaşanabilecek bir dünya bırakma yolunda evrensel eylem çağrısı yapılmaktadır. Bu kapsamda ‘yeşil yeni düzen’ ile özellikle
1.5 °C hedefi merkezinde tutan bir anlayış üzerinde durulmaktadır. Genel çerçevesiyle bu kavram
şöyledir: -Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım, -Salımların azaltılması ve kirlenmeyi önlemeye yönelik ulaşım, enerji ve altyapı yatırımlarına öncelik verilmesi, -Mevcut tarım arazilerinin korunması, -Ağaçlandırma ve ekosistemi korumaya yönelik faaliyetler, -Bu sürecin hem piyasa yani şirketler hem de halk için adil olabilmesine yönelik önlemlerin alınması, - Karbon sıfır hedefi.
Yeşil Yeni Düzen kapsamında yeşil ekonomiye geçiş, üç temel politikayı
içeriyor: yeşil sektörlere yönelik mali teşvikler, ulusal politikalarda yeşil girişimler ve
uluslararası yeşil politikalar.
Çevreyi korumada uzun vadeli çalışmalar etkilidir, ama bunun halk nazarında çevre okuryazarlığı sağlamak için pratik konulardan başlamakta yarar var. Buradan hareket ederek çevreyi oluşturan toprak, su, hava gibi unsurlara zarar vermemek, korumak mümkün olabilir. Burada merkezi idare kadar yerel yönetimlere, işletmelere ve halka görev düşüyor.
Trafikte uzun süreler geçiyor; hem yakıt hem zaman kayıpları artıyor. Pekala bu kayıpların azaltılması için neler yapıldı, neler yapılacak?
Şehirlerde millet bahçeleri artırılıyor, bunun yanında yeşil çatıların oluşturulması, yağmur sularının değerlendirilmesi ve dere yataklarının korunmasına ne kadar önem veriliyor?
Sıfır atıkta sofralarda, toplu yemek yenen yerlerde, otellerde durum nedir?
Atık suların ne kadarını yerli teknoloji ile gri suyu park sulamada kullanabiliyoruz?
Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar nelerdir? Başta Konya ovası olmak üzere obruklar artıyor, bununla ilgili ne gibi önlemler alınıyor? Müsilaja köklü çözüm için hangi ileri arıtma suyu tesisleri hizmete açıldı? Gibi sorulara cevaplar geliştirerek somut sonuçlara ulaşmak daha kolay olacaktır. Zira insan hafızası unutkandır, hele kitleler daha fazla unutur. Bir de herkesin işi hiçbir kimsenin işi değildir. Bu sebeple konusunu insanın özeli içine almak gerekiyor. Yani halkın çevresini kirletmemesini, yola çöp atmama gibi basit konuları çözmedikçe büyük hedeflere ulaşmak zor olur.
Zarar vermemek esas olduğuna göre fertler her türlü zararı yapmamak ve zararları önlemek için motive olmalı, edilmelidir.
Şehirler için en büyük tehlike imardaki rant kollama faaliyetleridir, yani alabildiğine yapılaşmadır. Mesela imar düzenlemelerinde hangi belediye beldedeki rüzgarları, ısıyı, ışığı vs. dikkate almaktadır?
Bir yandan insanın tabiata, yaşadığı çevreye zarar vermemesi için alışkanlıklarını ve fikriyatını geliştirirken, diğer yandan unutulmasın ki çevreye saygı ileri çevre teknolojileri üretmekten geçiyor. Tabiat insanın üretimi, kendisinden faydalanması için vardır, ancak bunu tahribat hakkı yoktur. Bu yola bir sigara izmariti atmak da dahildir.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.