Çocuk varsa oyun var- Mencenur MUTLU- Yeni Meram Gazetesi
İnsanlık tarihi ile yaşıt o muhteşem, evrensel dil ve modası hiç geçmeyecek sanat ‘OYUN’.
Evet, konumuz gelişen ve büyüyen dünyada, oyunun önemi. Son dönemlerde çocuklarda görülen psikolojik ve somatik rahatsızlıklarda kar topu gibi gün geçtikçe bir artış gözlenmekte; anne babalar bu duruma anlam verememekle birlikte korku ve endişeye kapılarak biz uzmanların kapılarını çalmaktadır. Peki, nedir acaba çocukları bu bunalımlı sürece sürükleyen neden? Şimdi sizlerle bir zaman yolculuğu yapalım; hayır hayır çok uzağa değil bundan 20 yıl öncesine gideceğiz. Ekranların çok daha az olduğu; çocukların toprakla yıkandığı, saklambaçların, körebelerin, beştaşların, misketlerin, yakartopların, evciliklerin oynandığı yıllara. Bir düşünelim o zamanlarda bu kadar yaygın mıydı bu sorunlar? çocuk depresyonu, uyku problemi, okul fobisi, dikkat eksikliği, tırnak yeme, kaygı problemleri ve sayabileceğim daha bir çok rahatsızlığın şimdilerde bu denli baş göstermesinin sebebi bir tesadüften ibaret değildir elbette. Tabiki sebebi ‘oyunsuzluk sendromu’. Evet, oyunsuzluk sendromu diyorum çünkü bu problemleri yaşamalarının en önemli sebebi oyun oynamaktan alıkonulmaları. Biz yetişkinler bazen unutkan olabiliyoruz ve oyunun bir zamanlar bizim için de ne kadar önemli olduğunu unutup çocuklarımıza misyonlar yüklüyoruz. Okul başarısı, sanat başarısı, spor başarısı; bir çok başarı yüklüyoruz omuzlarına. Fakat çocuğun dilinin oyun olduğunu unutuyoruz. Çocuklar, dillerini yetişkinler kadar profesyonel kullanamazlar ve ifade edilemeyen her duygu ve düşünce çocukların ruhunda birikmeye başlar. Bu birikmişlikler zamanla onları hastalandırır ve çeşitli şekillerde sinyaller verirler bu sinyaller psikolojik bozukluklar olabileceği gibi somatik bozukluklar da olabilir. Bu bozukluklara mahal vermemek adına siz anne babalardan isteğim; oyunun çocuklar için önemini yabana atmamanız, onun dünyasının en önemli iletişim kaynağının oyun olduğunu, en büyük işinin oyun olduğunu unutmamanız. Onu hayata hazırlayacak olan minyatür bir dünyadır oyun. Zaferlerin ve yenilgilerin olduğu, bazen bir tahta parçasının hem uçağa hem gemiye dönüştüğü; yani yaratıcılığın kazanıldığı, paylaşmanın öğrenildiği, zamanlama yeteneğinin kazanıldığı, hatta bazen öfkesini, korkularını, kaygılarını ve baş etmekte zorlandığı çeşitli duygularını tiyatral şekilde canlandırarak dışa vurması ve psikolojik sıkışmaların önlenmesine fayda sağlayan bir terapidir oyun. İşte bu nedenle gelin onlar adına gelecekle ilgili duyduğumuz kaygıları bir kenara koyalım ve onları olmaları gereken yerden ve andan alıkoymayalım geleceği planlamak için çok vaktimiz olacak fakat oyunsuz geçirilen günler hiç bir zaman telafi edilemeyecek. Öyleyse şimdi tüm ev halkını çağırın, elinize bir bez parçası alın ve gözlerinizi bağlayın, şimdi yüksek sesle bağırın ve oyun başlasın. Körebe!