Konya
°C
Yeni Meram

DARBELER VE SEVİCİLERİ

DARBELER VE SEVİCİLERİ- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
31.05.2021 01:25
30.05.2021 12:25
0
1632
ABONE OL

Bu yazımızda 30 Mayıs 1876 yılında Sultan Abdülaziz'e yapılan, devamında 2. Abdülhamit'e yapılan 31 Mart Vakası ile devam eden ve son olarak da 15 Temmuz 2016'da yapılmaya çalışılan darbelerden bahsetmek istedik.
Ülke olarak öncesinde Osmanlı İmparatorluğu, devamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak darbelere alışığız. Önceleri yapılan darbeler içeriden kaynaklarnırken Sultan Abdülaziz'e yapılan darbeyle birlikte dış destekleri de bu tür illegal uygulamalarda görmeye başlıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'ne ve onun idaresine yapılan darbeleri incelediğimizde 1950 öncesinde örfi idare ve baskı yönetiminden nefes alamaz duruma gelen vatandaşlar 1950 yılında yapılan seçimlerle birlikte Demokrat Parti'yi tek başına iktidara getirdi. Bu millete ezanın Türkçe okunmasının dayatılması, Kuran-ı Kerim'in bacalarda saklanması ve bu şekilde yapılan acımasızca baskılar neticesinde Demokrat Parti ezici bir çoğunlukla iktidara geldi.
Rahmetli Adnan Menderes tarafından kişinin hak ve özgürlükleri ile inançların yaşanması noktasında bir hayli adım atıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren dini vecibelerin yerine getirilmesi, insan hakları ve özgürlükleri bağlamında çok menfi sınavlar verildi. Seçimlerde dahi antidemokratik uygulamalar hayata geçirildi. “Açık oy gizli tasnif” yöntemli seçimler yapılırdı eskiden. Oy ve destek verirken karşıdaki görecek ve fişlenecek bir şekilde açık oy kullanılacak. Sonra da el etek çekildikten sonra gizli gizli oy tasnifi yapılacak. Sonra da demokrasiden bahsedeceksiniz. Allah'tan korkmak lazım.
Memleket için güzel çalışmalar icra eden Demokrat Parti ve rahmetli Başbakan Adnan Menderes için düğmeye basıldı. 27 Mayıs 1960'da ordu darbe yapmıştı. Bir dizi Yassıada zulmü yapıldı. Mama davası gibi farklı gülünç davalar açıldı. Mahkeme hakimi Salim Başol bir ara rahmetli Menderes'e “Sizi burata tıkan güç böyle istiyor” demişti. Verilen ya da verdirilen, uygulan görülen kararlar doğrultusunda Dışişleri Bakanı Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16 Eylül 1961 tarihinde sabaha karşı idam edildiler.
Rahmetli Adnan Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de saat 13.21'de idam edildi. Rahmetliler darağacına birer kez çıktılar ancak darbeyi yapanlar, karar vericiler, darbe üzerinde bire bir etkili olanlar binlerce kez darağacına çıkarıldı, hala da çıkarılmakta. Yapılan en alçakça tavır ise rahmetli Menderes'e darağacında son nefesini verdiren yağlı urganın bedelinin Menderes ailesinden istenmesiydi.
Son darbeyi de 12 Eylül 1980'de gördük. Genel Kurmay Başkanı ve o zamanki tabiriyle kuvvet komutanları, silah arkadaşları yönetime el koydular. Hükümete meşhur “irtica” hortlaması bahanesiyle Kenan Evren tarafından 27 Aralık 1979'da bir muhtıra verilmişti.
O zamanlar darbeyi meşru gösterecek bütün argümanlarla oynandı. Cinayetler, anarşi, gazetecilerin öldürülmesi ve kendi uydurdukları, irtica hatırlatan tipler, ekonomik sıkıntılar. İstenen şuydu, ordu bir darbe yapsa da düzen yeniden sağlansa. Söylediklerini yaptılar. 11 Eylül 1980'de bütün vakalar bir gecede bitmişti! Hayret!..
şimdiye kadar darbe yapanlar darbelerini meşrulaştırarak yönetimden ayrıldılar. Ancak 12 Eylül 1980 Darbesi ve 28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi yargıya götürülmüş, darbecilere ilk defa AK Parti iktidarında hesap sorulmuştur.
Son olarak da 15 Temmuz 2016'da FETÖ darbe teşebbüsün yaşadık. Ancak atladıkları bir şey vardı. Zamanın Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan 2007'de açıkladığı “muhtıra” AK Parti tarafından değerlendirilmiş ve akabinde Hükümet Sözcüsü tarafından bir açıklama yapılarak, “Askeriyenin görevi devletin güvenliğini sağlamaktır, herkes işini yapsın” babında bir açıklama yapılmıştı.
15 Teemuz'da bir anormallik baştan beri vardı. Sabah erken saatlerde yapılan darbeler ilk kez akşam saatlerinde 20.30 gibi gerçekleştirilmeye çalışılıyordu. İradesi ve yuları yurt dışında olanlar yönetime el koymaya çalıştılar ve beceremediler. Zira Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın “Havaalanları ve sokaklara inin” çağrısı kabul görmüştü. “Halka rağmen” bir şey yapılamazdı. Yapamadılar ve yapamayacaklar.
Özellikle son darbeden görev ve yetki umanlar hayal kırıklığına uğradı. Kimi parti başkanları, sandıkta alamadığı başbakanlığı gece televizyon ekranından ayrılmadan bekledi. Hala da beklemekte.
Yine sivil toplum kuruluşlarının bazı darbe sevici başkanları da, “Benden de başbakan olur” vehametine kapıldılar. Halbuki darbe sevicilerin hizmeti,darbe yapanlara tetikçilikten ileri gidemez ki!
seçimler Eskiden olduğu gibi “açık oy gizli tasnif” yerine “gizli oy açık tasnif” durumuna göre yapılıyor. Herkes işini yapacak.
Bu güzel ülkede ne darbecilere, ne de darbe sevicilere ihtiyaç yok. Darbe ve darbeciler devri kapandı. Memleket idaresinde söz sahibi olmak isteyenler sandıkta ve seçimle iş başına gelecek ve herkes işini yapacak. Yapmalı.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.