Ekonomik ‘Güven’in önemi büyük

Geçtiğimiz yıllarda inşaat sektöründe yaşanan hareketlilik son yıllarda bitme noktasına geldi. Ancak geçtiğimiz yılın son çeyreği ile başlayan hareketlilik TOKİ’nin 100 bin sosyal konut projesi ile yeni yılda da sürecek gibi görünüyor. Birçok firmanın projesini tamamlayamadığı dönemde vatandaşların özellikle sosyal konut alanında birbirleri ile yarışması olayın ekonomik verilerinin ötesinde duyulan ‘güvenin’ de ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Bunun en bariz örneği TOKİ 100 bin sosyal konut projesi başvurularında yaşandı. Bilindiği üzere 100 bin sosyal konut için 1 milyonun üzerinde başvuru yapıldı. Tabi bunda 240 aya varan vade seçeneği ve 0,49 gibi eşi benzeri görülmemiş bir kredi oranının katkısı küçümsenemez, ama vatandaş projenin devlet odaklı olması güvencesi ile sonuna bakmadan başvuruyu yapabiliyor. Şimdi burada TOKİ ve özel sektör firmalarını kıyaslayacak değilim ama benim dikkat çekmek istediğim bölüm tabii ki ‘güven’. Yani güven oluştuğu takdirde benim kanaatime göre aynı başarıyı özel sektörün de yakalaması zor değil. Kredi oranlarının düzenlenmesi, uygun hale gelmesi ile vatandaş TOKİ’nin yanı sıra özel sektör firmaların da konut projeleri ile ilgilenebiliyor. Maliyetlerin yüksek olmasına karşın ciddi kampanyaların düzenlendiği inşaat sektöründe ayakta kalmayı başaran firmalar, tamamlanmış ve tamamlanmak üzere olana projelerinin alıcılarını beklediğini söylerken Diyanet'in verdiği kredi fetvası ise hala konuşulan konu olarak dikkat çekiyor. TOKİ için gerçekleşen açıklamanın özel sektör içinde geçerli olup olmayacağı tartışıladursun ifade edilen ‘fetva’nın teknik ve matematiksel hesaplar ile yuvarlanması da kuruma ciddi bir ‘güven’ zararı oluşturmuştur. Bu fetva konusunun kurumun yanı sıra en büyük yıpratma payını da hükumete verdiği bir gerçek. Çünkü muhalefetin diline sakız olan fetva konusunun hükumet ile bağdaştırması, siyasi malzeme argümanı olarak kullanılmasına neden oluyor. Bu nedenle olayın dini boyutunun fıkhi meseleler açısından değerlendirilip ona göre yorum yapılması gerçeklilik ve değişmez hüküm olarak sabit olarak anlaşılacaktır. İnşaat sektöründen fetva konusuna yaptığım geçişin ardından son cümleleri de ulusal anlamda ciddi ödüller alan Büyükşehir Belediyesi ve Selçuklu Belediyesini tebrik ederek sonlandırmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta bildiğiniz üzere kente ve kent halkına pozitif katkı sağlayan projelere verilen Uluslararası İdealkent Ödülleri, UNESCO'da düzenlenen törende sahiplerini buldu. Ve bizde gazetemizde bu haberlere geniş yer vererek değerlendirdik. Şehrimizin marka değerinin artması ve ulusal anlamda bilinirliğinin sağlanması eminim bu şehirde yaşayan hepimizin en büyük beklentisi ve arzusudur. Bu arzuyu gerçekleştirmek için ciddi ve bir o kadar da emek sarf edilen işlerin yapılması gerekiyor. Bugün bir firma bile markasını pazarlamak için öncelikle iyi ve kaliteli ürüne ihtiyaç duyuyor. Markanın çıkış ürünü ile de sektör pazarında adını duyurmaya başlıyor. İşte belediyelerimizin de yaptığı birbirinden etkili projeler ulusal anlamda karşılık buluyor ve hak ettiği değeri alıyor. Türkiye’de 550 kilometre ile en uzun bisiklet yolunu yapan Konya Büyükşehir Belediyesi, Bisiklet Ulaşım Master Planı Projesi ile Uluslararası İdealkent Ödülü’nün sahibi olurken Türkiye’nin marka projelerinden SEDEP de "Çocuk Dostu Kent-İlçe” kategorisinde ödül alarak şehrimize değer katmaya devam etti. Dahası ödül alan belediyelerin projeleri ise belirli süre boyunca UNESCO'da sergilenerek örnek teşkil edecek. Ülkelerin yer aldığı platformda ülkemizin yanı sıra şehrimizin o alanlarda isminin duyrulması elbette para ile kıyaslanmayacak değerli bir yatırımdır benim için.