Konya
°C
Yeni Meram

ENTRİKALI SİYASET

ENTRİKALI SİYASET- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.03.2023 01:15
15.03.2023 15:16
0
1846
ABONE OL

Siyaset zor, pahalı ve az da olsa yalansız yapılamayan bir iştir. Yaşamadım ama çok duydum. Seçmen olması mümkün olmayan bir taleple geliyor. Onu kırmamak adına yalanın da söylenebildiğini söylüyorlar. Aslında her hal ve şartta yalanın olmaması gereklidir. Her ne kadar devlet belirli şartları taşıyan partilere mali destek verse de finansmanı kayıt dışıdır. Genelde zenginler karşılar. En çokta sanayici ve ticaret erbabı zenginler ön saftadır. Bir ideal için siyaset yapan partiler, zengin desteğinden çok yararlanamadıkları içinde hep marjinal kalmışlardır. Mesela MHP gibi… Bu durumu ortaokuldan beri siyaseti izleyen biri olarak hep gördüm. 2002 seçimlerinde milletvekili adaylığım sırasında da bizzat yaşadım. İnanın seçilemediğim içinde çok sevindim. Seçilseydim, herhalde Türkiye siyasi şartlarında vekil olarak görev yapamayacağımı da anladım. Kalemimle destek versem de aktif olarak siyaset yapmadım. Ben İslamcıyım. Elbette inanmadığım değerlere en iyi hizmeti yapacağına inandığım partiye de destek vermeyi görev sayarım. İzlediğim süreçte siyasette birçok çirkeflik gördüm. O an için hiçbir anlam veremediğimiz bazı olayların gerçek nedenini yıllar sonra o olayların bizzat içinde olan kişilerin itirafları ile anlar oldum. Bu gün Meral Akşener’in siyasi zikzakların gerçek nedenini de ileride net olarak anlayabileceğiz. Bunun gibi siyasi hayatta çok zikzaklarda gördük. Mesela geçmişte Türk siyasetinde gelişen bazı olayların gerçek nedenini o olayların içinde ve bizzat tertipçisi olan Süleyman Demirel’in İçişleri Bakanı zamanın zehir hafiyesi Konyalı Faruk Sükan’ın itirafları ile öğreniyoruz. Bir dosttan dinlemiştim. Bir gün emeklilerin geldiği bir kıraathanede eski bir milletvekili Faruk Sükan’a biz Adalet Partisine de Demirel’e muhalif idik. Aramıza girdin. İsimlerimizi Demirel’e sen verdin, dedi. Bir hayli yaşlanmış ve siyasetten bir beklentisi de kalmayan Sükan evet ben isimlerinizi verdim, diyerek itiraf etmiş. Devamla ya benim bu konular da günahım çok. Bir gün Demirel beni çağırdı ve Faruk o zaman TBMM Başkanı olan Ferruh Bozbeyli bana gak guk edip duruyor, destekçileri de var herhalde. İleride başımızı ağrıtabilir. Bozbeyli ile işbirliği yap, partiden 40-50 milletvekili ayart ve ayrı bir parti kur başına da Bozbeyli’yi getir. Ben de öyle yaptım.49 milletvekilini Adalet Partisinden istifa ettirdim. Demokratik Partiyi kurduk. Genel Başkanlığına da Bozbeyli geldi. Seçime girdik 45 milletvekili çıkardık. Dört yıl sonraki seçimlerde yalnızca Konya’dan ben seçildim. Parti bitti. Demirel’e gittim görev tamam mı dedim, o görev tamam da şu Ecevit efsanesini de bitirelim. Ecevit ile temas kur. Bana söv saydır. Hepsine bakanlık verirsen arkadaşımla gelebilirim de partiden falan filanla anlaş, istifa ettir. Bizim hükümet düşsün gidin Ecevit ile hükümet kurun. O hükümet başarılı olamaz. Kısa sürede biter. Tabi Ecevit ve Karaoğlan efsanesi de toplumun gözünde biter, dedi. Ben de dediklerini aynen yaptım. Ecevit ile konuştum. Sevinçten gözleri parlıyordu. Siyasi hayatımızdaki Güneş motel hükümeti öyle gelişti. Ecevit’in kurduğu bu hükümet uzun sürmedi. Bu bakan yapılan on bir kişi birçok yolsuzluğa bulaştı. Yargılandılar, hapse girdiler. Böylece Karaoğlan Ecevit efsanesini de bitirdik, demiş. Görüldüğü gibi siyasette önemli gördüğümüz olayların iç yüzünde ne kurgular, ne oyunlar olabiliyor. Biz bunları çok çok sonraları anlayabiliyoruz. Türkiye’nin seksen doksan yılı böyle oyuncu siyasetçiler sayesinde heba edildi. Bu günün siyasal olaylarının iç yüzünde neler var kim bilir. Özellikle altılı masayı deviren zehir zemberek açıklamalar yapıp sonra tekrar o masaya dönen Meral Hanım neler yaşadı. Neden dönmek zorunda kaldı? Yaşar Okuyan ve benim neslim dediği kişilerin elindeki dosyalarda neler var? Başka kimler devrede? Okyanus ötesinden tesirler mi var? Ne boyutta? Güya milliyetçilik üzerine kurulu olan bir parti başından beri çapsız bulduğu, HDPKKK ile en azından gönül bağı olan o tarafın birtakım isteklerini kabul ettiğini zaman zaman açıklayan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını nasıl onayladı. Anlaşılır gibi değil. Burada iş tamamen aziz milletimize düşüyor. 14 Mayıs 2023 seçimleri sadece bir seçim değildir. Milletimizin gelecekte var veya yok olma seçimidir. Bekamız tehlikededir. Bu seçim en az 15 Temmuz 2016 Fetö darbesi kadar tehlikelidir. Milletim uyan! Uyuma!

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.