Konya
°C
Yeni Meram

EVLİLİK VE AİLE (1)

EVLİLİK VE AİLE (1)- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
08.06.2022 09:01
08.06.2022 09:03
0
1870
ABONE OL

Beşer ve insan kavramları aynı varlık için kullanılan eş anlamlı kavramlar mıdır? Bazı İslam alimlerinin tanımlamalarına göre beşer topluluğu akıl, vicdan, muhakeme, haram, helal vahiy kavramlarıyla tanışmamış, kan döken, can alan, fesat çıkaran bir topluluk olarak tanımlanmaktadır. Meleklerin Hz. Ademi halife/peygamber olarak görevlendirmesine itirazları da beşerin bu vasıflara sahip olmasındandı. Allah Ademi o topluluğa peygamber olarak görevlendirdi. Helâli, haramı, doğruyu, yanlışı öğretti. Bir başka ifadeyle vahiyle şereflendirdi. Allah beşer toplumuna, aklı, vicdanı, muhakeyi, iradeyi/tercih hakkını verdi. Hz. Adem’le birlikte beşer topluluğu bir bakıma sosyal anlamda evrimleşti, insan vasfına kavuştu. Böylece insan imtihan sahnesinde yerini aldı. Kurani ifadeyle insan başıboş bırakılmadı. İnsan tercih hakkını kullanarak iyilikleri/salih amelleri karşılığında mükâfatı, yanlışları/günahları karşılığında cezasını çekeceği bilgisine erişti.
Bu süreçte aile kurumu teşekkül etti.
Beşer toplumundan insan toplumuna geçişin ilk adımının evlilik kurumu olduğunu görüyoruz. Hz. Adem’in yanı başında Hz. Havva’yı eşi olarak tanımlamıştır. Her ikisine de karşılıklı ülfet ve muhabbeti bahşetmiştir. Bütün canlıların nesillerinin devamı ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için türlere özel biyolojik yasalar tanzim edilmiştir. Bu yasalar içgüdüler olarak ifade edilmektedir. Cinsellik, açlık, susuzluk, örümceğin ağ örmesi, kuşun yuva yapması, canlıları beslenme şekli vs. Binlercesini sıralamak mümkün. Bütün canlılar erkeklik ve dişilik biyolojik vasıflarına/genomlarına sahip olarak yaratılmıştır. Canlılar bu biyolojik niteliğe sahip olmamış olsaydı nebatat ve hayvanat alemi olmazdı. Bütün varlıklar insanın hizmetine bahşedilmiştir. Bu anlamda her canlı çift yaratılmıştır. Tabiatın varlığı, hayvanların, bitkilerin çoğalması, çeşitliliği, sürdürülebilirliği erkeklik ve dişilik cinsiyetlerine ait fizyolojinin işlevselliğinin sonucudur. Bir bakıma tabiat/doğa, canlılar aleminde türlerinin devamı için evlilik işlevini sürdürmektedir. İnsanı farklı kılan akıl, irade ve muhakeme yetilerine sahip olmasıyla birlikte sosyal varlık olmasıdır. Münferit yaşama göre değil, toplu yaşama göre programlanmış ve dizayn edilmiştir. Evlilik ve aile kavramları da insanı sosyal varlık boyutuna taşıyan eylemlerin başında gelir.
İnsan cinsellik içgüdüsüyle ilgili bir takım hormonal fizyolojik işleyişlerle donatmıştır. Bununla ilgili haz/libido/iştah duyusu da verilmiştir. Dolayısıyla insan karşı cinse karşı ilgi duyma, bilikte yaşama eğilimine girmiştir. İnsanın cinsellik duygu durumuna sahip olması evlilik kapısını aralayan en öneli etkendir. Evlilik insan hayatının en önemli dönemeçlerinden biridir. Evlilik bütünleşme, tekamül bir başka ifadeyle sosyal evrimleşmedir. Amaç mutluluğu 12 den vurmak, iki cihan saadetine kapı aralamaktır. Evliliğin tarafları kendilerini 12’nin çarpanları gibi düşünmelidir. 1 ile 12, 3 ile 4, 2 ile 6, 12’nin çarpanlarıdır. Mutluluğun sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli çarpan 3 ile 4 olmalıdır. Mutluluğun çarpanlarının eşiti yoktur. Evlilik denklik ve bütünleşme mentalitesi üzerine bina edilmelidir. Sağ ayağınıza giydiğiniz ayakkabıyı sola giyemezsiniz. Her iki ayakkabı bir birinin eşiti değildir. Ancak dengidir. Evliliğinin 40,50,60’ıncı yılının mutluluğunu yaşayan büyüklerimize mutluğun sırrını sorduğumuz zaman aldığımız cevabın bu mahiyette olduğunu görürüz.
Aile kurumunun neşet ettiği kaynak evliliktir. Aile kurumunun ihdasıyla birlikte toplumlar oluşmuştur. Akraba toplulukları, aşiretler, kabileler, kavimler, milletler ve devletler şeklinde sosyal ve siyasal anlamda evrimleşme süreçlerinden geçmişlerdir.
İnsanlık tarihini dinler tarihi boyutu itibariyle irdelediğimizde hemen hemen bütün toplumlara, kabiliyetlerine, kapasitelerine ve ihtiyaçlarına uygun vahiyle donatılmış elçiler/peygamberler gönderilmiştir. Hemen bütün peygamberlerin toplumlarına yaptıkları ilk tebliğleri vahdet/tek Allah inancı ve akabinde aile kurumunun tanımlanması olmuştur.
Aile; hangi inanç sistemi, hangi toplum olursa olsun evrensel anlamda kıymete haizdir, hususi dokunulmazlığı olan kurumdur. Antropoloji tarihine baktığımız zaman pek çok kavimlerin/toplumların/milletlerin helâkinde aile yapısının yok oluşunun neden olduğunu görürüz. Evlilik olgusunun dejenere olması aile kurumunun yok olmasına sebep olur. Sonunda iskambil kâğıtlarından yapılmış binalar gibi yıkılan aileler, perişan olan çocuklar, cinayetler kaçınılmaz son olarak karşımıza çıkmaktadır.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.