FATİH DEVRİ İSTANBUL'UNDA İKİ KONYALI: ŞEYH EBÜLVEFA VE HIZIR BEY
FATİH DEVRİ İSTANBUL'UNDA İKİ KONYALI: ŞEYH EBÜLVEFA VE HIZIR BEY- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Fatih Belediyesinin son yayınladığı kitabın adı, Abdülkadir Erdoğan’ın Fatih Devri İstanbul’unda Bir Bilge Bir Bilgin: Şeyh Ebülvefa ve Hızır Bey. (İstanbul, Nisan, 2022, 173 sayfa) Kitabı yayına hazırlayan Mustafa Kirenci, aslen Konyalı olan İbnülemin Mahmud Kemal’in yardımcısı, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinin ilk müdürlerinden Hamdizade Abdülkadir Erdoğan’ın (1877-1944) 1941 ve 1943 yıllarında Konya Halkevi Aylık Kültür Dergisi ve Şeyh Vefa ile ilgili kitaplarından faydalanmış ve kitabın sonuna da tarihi şahsiyetleri tanıtan geniş bir bölüme yer vermiştir.
Nasreddin Hocanın neslinden olan Hızır Bey 1407 yılında Akşehir civarındaki Sivriler köyünde dünyaya gelmiştir. Fatih, devlet merkezi Edirne’de iken Arap alimlerle yarışacak bir alim arar ve bu görevi Hızır Bey yerine getirir. Dolayısıyla Hızır Bey Fatih Sultan Mehmed’in itimadını kazanır. İstanbul’un fethinden sonra taassuptan uzak münevver bir kadıya (hakime) ihtiyaç görüldüğünde, Hızır Bey Edirne’den getirilerek İstanbul’a kadı olur. Kadıköy kasabası da ona, hediye olarak arpalık verilir. Bizanslılar dönemindeki Halkidon böylece Kadıköy olur. Mantık ve tevhid ilimlerinde yetkin olan Hızır bey İstanbul’da fetihten sonra aralıksız altı yıl kadılık yapar. 1458/1459 (h. 863) yılında vefat etmiştir. Mezarı Vefa semtinden Unkapanı’na giden caddedeki Şücaüddin Mescidinin harimindedir. Hızır Beyin gazelleri onun önemli bir şair olduğunu da gösterir.
Bir diğer şahsiyet Şeyh Vefa’dır. Vefa, asıl adı Mustafa olan zatın şiirdeki mahlasıdır. Konyalı olan Vefa ailesinin mesleken Sadreddin-i Koneviye irtibatlı olması muhtemeldir. Şeyh Vefa Konya’da okumuş, orada layık olduğu makamı bulmuştur. Karamanoğlu İbrahim Bey Konya’da Köyceğiz’e onun adına bir cami yaptırmıştır. Hicaz’a giderken Rodos Şövalyeleri tarafından esir edilmiş, ancak İbrahim Bey tarafından fidye karşılığı kurtarılmıştır. Muhtemelen Şeyh Vefa deniz yolu ile Hicaz dönüşü İstanbul’a uğramış, Konya’daki karmaşa sebebiyle İstanbul’da yaşamaya devam etmiştir. Fatih’in fethinden sonra Konya, Karaman, Aksaray ve civarlarından gelenler İstanbul’a yerleştirilmişti.
Şeyh Vefa’nın Fatih Mehmet ve İkinci Beyazı ile hiç görüşmediği belirtilir. Ama tabutunu İkinci Beyazıt taşımıştır.
İstanbul’daki mutaassıpların Şeyh Vefa aleyhine hücumlarını Sinan Paşa savunmuştur.
Medrese mensupları arasında Arapçadaki “dad” harfinin nasıl okunacağı arasında ciddi ihtilafa sebep olunca konu fiile darba kadar gider. Bazıları karşı taraftakileri döve döve mihraptan atarlar. Konu, Şeyh Vefa’ya arz edilir. O, bu harfi içeren kelimeleri her iki tarafın arzu ettiği şekilde telaffuzla tekrar ederek: Dövüşmek ve sövüşmek ile günaha girmekten hayırlıdır, diyerek çözüme kavuşturur.
İkinci Bayezit döneminde Hristiyanlar paskalya günü konusunda ihtilafa düşünce, durumu Şeyh Vefa’ya arz etmişler o da “Mart içine giren Arabi ayın on beşinden sonraki çarşambayı takip eden Pazar günü paskalyanız olsun” diyerek Anadolu Hristiyanlarının müşkülünü çözmüştür.
Şeyh Vefa fıkıhta çok bilgili idi, musikide ve şiirde mahirdi. Bayram ve Cuma hutbelerini ahenkli bir eda ile okurdu ve cemaati kendilerinden geçirirdi. Halvethanesinde tenha ve ayrı yaşardı. Belirli saat dışında kimseyle görüşmezdi.
Vefa adına cami, medrese, hamam, türbe, halvethane yaptırılmıştır. Vefa’nın dostları arasında Muslihiddin Halife, Muhyiddin Kocevi, Zenbilli Ali Efendi, Üsküplü Şem’i gibi zatlar bulunmaktadır. Namdar Rahmi, Vefa’nın torunlarındadır.
Kitapta verilen bilgiler arasında eğitim metodu ile ilgili bazı olaylar yer almaktadır. Vefa camii birçok alimin buluştuğu yer olmuştur. Çünkü o dönemlerde ilmiye imtihanları alenen icra edilirdi. Mesela İstanbul’un büyük alimlerinin katıldıkları ve Şeyhülislam Zekeriya Efendinin başarılı olduğu imtihan burada yapılmıştı.
Şeyh Vefa’nın bazı şiirleri:
Gaflet ile çalışma / Çok gezmeye alışma / Kem gözlere karışma/ Derviş olayım dersen
Her sözde inat etme / Her mezbelede bitme / Sapa yollardan gitme / Derviş olayım dersen
Dostunda kusur görme / Ak yüze kara sürme / Başına çorap örme / Derviş olayım dersen
Hayrın bir ise binle / Vakti seherde inle / Pend-i Vefayı dinle / Derviş olayım dersen
Bu güzel eserleri yenide kültür hayatımıza kazananları tebrik ederiz. Geçmişlerimize de Allah rahmet eylesin.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.