İKTİDAR VE ANA MUHALEFETİN İKTİSAT POLİTİKALARI VE POPÜLİZM
İKTİDAR VE ANA MUHALEFETİN İKTİSAT POLİTİKALARI VE POPÜLİZM
Rahmetli Turgut Özal hükümetinde mühendis idi, eline kalem alır, hesabı yapardı. Önüne gelen dosyalarda, mesela kamu iktisadi teşebbüsleri ile ilgili karar verirken ilgili kurumdan gelen hesapları kendisi de ayrıca önüne alır kontrol eder, gerekli düzenlemeleri yapardı. Demirel de inşaat mühendisi olarak baraj konusunda başarılıydı (“barajlar kralı” olarak tarihe geçti). 1980 sonrasında iktidara gelemeyen Demirel o zamanki ANAP'ın yıpranmışlığından da yararlanarak popülizmde çok ileri gitti. “Hükümet ne verirse beş fazlası benden” diye ilan etti. O zaman Özal'ın yanında çalışan bir bakan der ki: “Bu sözünden sonra artık yapacak bir şey kalmamıştı”. Demirel'in “benim vatandaşım mezarda mı emekli olacak” sözü meşhurdur. Böylece dönemin siyaseti tamamen popülizmde boğulmuştu.
Geçtiğimiz ay Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Ana muhalefet partisi genel başkanının bir araya gelmesinden sonra AK Parti yetkilileri toplantı hakkında bilgi verirken sıklıkla popülizm konusunu dile getirdiler. Hazine ve Maliye Bakanı enflasyon nedenlerini sayarken erken emeklilik ile depremi hep dile getiriyor. Demek ki erken emeklilik ciddi bir yara açtı. Ana muhalefet yakın zamanda iki büyük miting düzenledi. Birisi kamu kesimine öğretmen alınması ve diğeri de emekliler... Ayrıca asgari ücret konusu da gündeme getirildi. Yine ana muhalefetin altı okundaki devletçilik ilkesinin iki renge boyanacağı; birisinin kadınlarla ilgili olarak mor, diğerinin ise ekonomiyle ilgili olarak yeşil olacağını söyledi. Demek ki devletçilik ilkesi farklı bir konsepte girecek… Ayrıca ana muhalefet partisi sayın genel başkanı bir küfeyi sırtına aldı ve toplumun sorunlarını sırtlanmaya hazır olduğu mesajını verdi.
Özel sektörde yıllarca çalışmış, hatta işverenlik yapmış birisi emekli maaşından şikayet ediyordu. Kendisinin de bir zamanlar fabrikaları olan ve yanında onlarca belki yüzlerce işçi çalıştıran bu kişi gel zaman git zaman mal varlığını kaybetmiş veya azaltmış şimdi emekli maaşına muhtaç hale gelmişti. Onun da şikayet ettiği husus emekli maaşının azlığı… Oysa bu kişi en düşük primden devlete sigorta ödemelerini yapmıştı. Ve tabii ki düşük düzeyde de emeklilik hak etmişti. Ama insanoğlu bu ya; zorda kalınca herkesten özellikle devletten yardım bekliyor, rahata kavuşunca ise kimseyi gözü görmüyor. Sistemin gerçekten şikayet edilecek noktaları gerçekten çok fazla. Bunların başında imtiyazlı emekliler geliyor. Toplumsal meşruiyet için önce imtiyaz hallerinin kaldırılması, adalet ve hakkaniyete dayanan bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Fransa'da emeklilik yaşı artırıldı. Hatta bu konuda ciddi gösteriler yapıldığı halde hükümet geri adım atmadı. Almanya'da da 65 yaşından önce kimse emekli olamıyor. Herhalde biz bu ülkelerden daha zenginiz ki (!) emekli sayımızı habire artırmak istiyoruz, kamu kadrolarını şişiriyoruz. Geçenlerde bir işçi bana bu yıl emekli olup olmamasının sonuçlarını sordu: güya bu yıl emekli olanlar, gelecek yıl emekli olacaklara göre daha yüksek emekli maaşı alacaklarmış… Buna nasıl iş ki, fazla prim ödeyen daha az emekli maaşı alacak?
Popülizme karşı koymak gerçekten zordur. Bunu siyasi partilerden özellikle hükümetten beklemek de siyaset bakımından gerçekçi değildir. Bu sebeple popülizme geçit vermeyecek mekanizmaların yeniden düzenlenmesi gerekir, belki anayasal iktisat ilkelerini burada tekrar hatırlamak gerekir. 1950’li yıllarda Ali Fuat Başgil hoca, tek meclis sisteminin diğer eksiklikleri yanında popülizme kaymasını da gerekçe göstererek ayrıca ikinci meclisin yani senatonun kurulmasını gereğini dile getirmişti. Bunun gibi birinci meclisin hızlı, ama genel iktisat için rasyonel olmayan kararlarını revize etme yetki ve görevi olan senatonun kurulmasını anayasa tartışmalarının yapıldığı bu günde de dikkate almakta yarar vardır.
2000 yılı başında emekli olan bir işçi 200 lira civarında emekli alırken asgari ücret 120 lira idi. Bugün emekli maaşlarının çok düşük olduğunu görüyoruz ancak bu çok kadar kişi erken emekli olunca herhalde emekli maaşını artırmak mümkün olamaz.
Konya’da Adalet Partisi'nden de Ahmet Hilmi Nalçacı başkan adayı olduğu dönemde (1963-1969) Şeker Murat mahallesi civarında kaçak yapılaşma çok fazlaymış. Nalçacı’nın karşısında CHP adayı ile kahvehanede münazara yapmışlar. Nalçacı kaçak yapılaşmayı önleyeceğini diğer aday ise vatandaşa fırsat vereceğini söylemiş, seçimi Nalçacı kazanmış. Konya’da gecekondu olmayışının kökeninde bu anlayış var. Son belediye seçimlerinde İstanbul'da bazı bölgelerde belediye başkan adaylarının imar artışlarını sağlayacakları sözünü verip başkanlık kazandıklarını duyduk. Bir yandan İstanbul'da deprem problemi diğer yandan da gecekondu binalarına tekrar birkaç kat ilave edilmesi gerçekten de düşündürücüdür. Bunlar hep, makro ve mikro düzeylerde popülizmin sonuçları…
Tüm vatandaşların adalet ve hakkaniyet içinde refaha ulaşmaları gerekir. Sosyal devlet ilkesi ve kültürümüz bunu söyler, hatta görev verir. Ancak “popülizm” gerçekleri alt üst edip, kamu kaynaklarını yağmalamak demektir. Kamu kaynakları her ne şekilde yağmalanırsa yağmalansın sonuçta vatandaş kaybeder, bir grup azınlık bunun kaymağını yer.
Erken emekliliği kim destekledi? Nasıl yasalaştı? Diye sorulunca iktidar kadar muhalefetin ve sendikaların ciddi katkıları olduğu görülmektedir. Sorumluluk da hükümete yüklenmektedir. Oysa geniş hak kitlesinin organize taleplerine hiçbir siyasetçinin karşı koyması düşünülemez. Kamu Tercihi Teorisi burada hatırlanmalıdır.
Siyasi partilerin aynı politikalara sahip olmaları düşünülemez ama iktidar ve muhalefetin popülizme ortak tavır alması beklenir. Bu da iktisat ve maliye ilkelerine uymakla sağlanabilir.
Ağustos ayı zaferler ayıdır. Bu vesile ile zaferler kazanan ecdadımıza minnet ve teşekkürlerimizi sunarken, bu zaferlerin devamı için güçlü iktisadi ve sosyal yapıyı koruma ve sürdürmenin gereğini de hatırla(t)mak gerekiyor.
-
Hasan Ciğerci2024-09-01 17:23:04Elinize yüreğinize sağlık hocam yanınıza imzamı atarım
-
Osman Arıtürk2024-09-06 07:03:44Hocam eline yüreğine sağlık popülizm ülkeyi ne hale getirdi