İNSANLIĞIN SINIFTA KALDIĞI YER: GAZZE

Gazze’de içinde bulunduğumuz günlerde insanlığın utanç duyacağı hadiseler cereyan etmektedir. İsrail 7 Ekim 2023 tarihinde sağduyu sahibi hiçbir insanın tasvip etmeyeceği, kınayacağı ve üzüntü duyacağı Hamas’ın bir festivale saldırısını bahane ederek Gazze’nin elektriğini, suyunu kesmiş, gıda maddeleri başta olmak üzere her türlü ihtiyaç maddelerinin halka ulaşımını engellemiştir.

Kara harekatı hazırlığı içinde bulunan İsrail, 17 Ekim günü akşam saatlerinde hiç beklenmedik şekilde bir hastaneyi bombayarak savaş ve insanlık suçu işlemiştir. Osmanlı döneminde yapılan, tarihi özelliği olan bu hastanenin bombalanması ile yüzlerce ölü ve yaralı olmuştur. Bunların arasında çok sayıda doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının yanında, hastane olduğu için bombalanmaz diye düşünüp sığınan halkın olduğu da muhakkaktır.

ABD gelişmelerin başlangıcında hiç tereddüt etmeden, İsrail’e arkanızdayım mesajını vermiş ve Akdeniz’de bulunan iki uçak gemisini İsrail’e yönlendirmiştir. İngiltere de Kraliyet Savaş Gemisini/lerini buraya yönlendirdi. Bölge devletlerine ve karşı çıkacak gruplara gözdağı olan bu tavırlarla, anlaşılan onların gözetiminde Filistin Halkının bir kısmı katliama uğratılacak, kalanlar da ellerinde kalan az miktardaki topraklarından çıkarılacaktı. Aynen Avrupa’nın ortasında, bütün dünyanın gözü önünde ve Avrupa devletlerinden bazılarının gözetiminde Borna Hersek’te işlenen Boşnak katliamında (1992-1995) olduğu gibi.

İçeride yolsuzlukla suçlanan Başbakan Netanyahu bir an önce netice alma heyecanı ile kara harekatını başlatma niyetinde. Ancak pervazsızlığının bölgesel çatışmalara ve daha ileri bir küresel savaşa yol açabileceğinin farkında değil.

Bir milleti/topluluğu topraklarından çıkarmanın, karşılaşacağı, yaşayacağı sıkıntıları en iyi bilmesi gereken İsrail olması beklenir. Ne yazık ki bugün İsrail; iki bin yıl önce ikinci kez Romalılar tarafından topraklarından çıkarılan, dünyanın birçok yerine dağılan, birçok ülkeden kovulan, dışlanan, soykırıma uğrayan, hıristiyanlığa geçmeye zorlanan Yahudi toplumunun çektiği sıkıntıları hafızasından silmiş vaziyettedir.

1948 yılında kurulan İsrail Devleti, o yıllardan itibaren Arap ülkeleriyle savaşmış, Arap ülkelerinin kendi içlerinde birliğin olmaması sebebiyle, her savaşta topraklarını genişletmiştir. Filistin halkına karşı yaptığı haksızlıklara ve işlediği suçlara karşı İsrail, Birleşmiş Milletler (BM) de her seferinde kınanmasına, bazı kararlar alınmasına rağmen, bunları hiç dikkate almamış, hiç geri adım atmamıştır. İsrail BM’in şımarık çocuğu vaziyetine gelmiş, bu haliyle birçok yazar, siyasetçi tarafında”haydut devlet” olarak tanımlanmaktadır.

Üç semavi dinin ortaya çıktığı ve çeşitli inanç gruplarını barındıran Ortadoğu coğrafyasında, sahip olduğu stratejik özellikleri sebebiyle birçok hakimiyet savaşları yaşanmıştır. Üç semavi dinin kutsal mekanlarını barındıran Kudüs her zaman mücadelelerin merkezinde yer almıştır.

Çeşitli devletlerin gelip geçtiği Ortadoğu coğrafyasında başta Araplar ve Yahudiler olmak üzere, bütün halklar en rahat dönemlerini Türkler (Osmanlı) zamanında yaşamıştır. Bu coğrafyada 1517 yılında başlayan Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti 400 yıl sürmüştür. Bu dönemde idari kolaylığı sağlamak için coğrafya çeşitli bölgelere ayrılmıştır. Yüzyıllardır bakımsız vaziyette olan Kudüs başta olmak üzere; Mekke, Medine, Şam, Halep, Bağdat şehirlerinin ihtiyaçları karşılanmış, olmayanların içme suyu ihtiyaçları sağlanmış ve çeşitli bayındırlık eserleri yapılmıştır. Bir bakıma Osmanlı bu coğrafyaya önemli bir şey almadan, kendinden harcamıştır.

Birinci Dünya Savaşında Türkler’e karşı İngilizlerle birlik olan Arap liderlerinin yardımıyla Gazze, Kudüs başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyası bütünüyle İngiliz hakimiyetine geçmiştir. Bölgede İngiliz mandası altında sınırlar çizilmiş, yeni devletler kurulmuştur. Bu şekilde kurulan devletlerden biri İsrail’dir. Çizilen sınırlar hiçbir devlete huzur getirmemiştir. Ortadoğu coğrafyasında Osmanlı’dan sonra husumet, kan ve göz yaşı hiç eksik olmamıştır.