Konya
°C
Yeni Meram

KAMU KESİMİNDE HANGİ KRİTERLERE GÖRE ELEMAN SEÇİLMELİDİR?

KAMU KESİMİNDE HANGİ KRİTERLERE GÖRE ELEMAN SEÇİLMELİDİR?- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
07.10.2022 01:54
06.10.2022 12:58
0
1720
ABONE OL

Bir işletmeye, küçük veya büyük olsun, eleman alırken bazı özellikler aranır. Bu nitelikler iş tanımlarında yer alır. Günümüzde insan kaynakları yönetimi haline gelen personel işleri artık psikoloji ilmindeki gelişmelerde çokça yararlanmaktadır. Bir işletmeye alınan eleman sayısı genellikle son birimin katkısı (hasılası, output) ile bunun maliyeti arasındaki karşılaştırmaya göre yapılır. Bu marjinal ürün, marjinal maliyet karşılaştırması olarak bilinir. Bu sebeple özel bir işletmede hatır gönülle eleman çalıştırma belirli bir yere kadar olur, hiçbir özel işletme kendisine iş yapmayan veya işi çalışmayan kimseyi uzun süre bünyesinde tut(a)maz.
Kamu kurumlarının istihdamı da yasalarla sıkı sıkıya düzenlenir, belirli usullere bağlanır. Aksi takdirde başkasının parasını, başkası için harcamak çok kolay olmaktadır. Kamuya eleman alınırken “liyakat” önce gelir. Hem günümüz literatürü hem de klasik yönetim kitaplarında bunun üzerinde ciddiyetle durulur. Bunun yanında “sadakat” ve “emanet” aranan diğer unsurlardır. Ancak bunun sınırları da iyi tespit edilmek zorundadır. Zira bir kamu görevine giren kimse, kendisini bu görev atayan kimsenin özel işine değil, “kamunun” işine atanmaktadır. Nitekim Yusuf aleyhisselam Firavn’dan görev talep ederken kendisinin ayırt edici niteliklerini söylemiştir.
Günümüzde ister seçimle isterse atamayla gelen birçok göreve gelenlerin özellikleri konusunda ciddi şikayetler görülüyor. Mesela bürokrasiye eleman tayin edilirken yakın akraba ilişkileri (nepotizm) veya ehliyetsizlikten sıkça bahsedilir. Rant kollamada herkesin bir çıkarı var: bürokratın, siyasetçinin çıkarları var. Halk bundan belki haberdar değildir. Bu sebeple seçimler, halkın siyasetçiyi sorgulamasıdır, faturayı siyasetçi öder.
Yine sıkça görülen hususlardan birisi, kamu yararına uygun olmasa da atananlarda ehliyet yerine “dediğimiz yapar mı?” zihniyetidir. Hatta Konya’da yaygın olan “Biz Kapu Camiine imam mı arıyoruz!” sözleridir. Eğer bunun anlamı, ahlaki olana karşı durmaksa, bilinmeli ki dünyanın tüm yönetici yetiştiren kurumlarında “yönetim ahlakı (etiği)” okutulması zorunlu hale gelmiştir.
Günümüzde kamu görevlileri pek çok alanda uzmanlaşmış olup uzun süre görevde kalmaktadırlar. Birkaç yıl önce bir uluslararası konferansta ABD’de bir belediyede başkan vekili seçilen bir Türk ile karşılaştık. Orada seçime katılım oranının yüzde yirmi bile olmadığını söyledi. Seçime katılım oranın düşük olmasının anlamı, güçlü bir bürokrasinin var olduğunu gösterir. Yine İngiltere’de birkaç büyük şehir belediyesi dışındaki belediyelerde hizmetleri esas olarak güçlü bürokrasi ve seçilmiş meclis üyeleri yönetir. O halde bir yandan halkın refahı, yani temel hakları diğer yandan devlet memurlarının bunları temin etmesi sağlam kriterlere, kurallara ve kültüre bağlanması önemlidir. Bu anlamda bürokrasi ayak bağı olmayıp, istikrarın da garantisidir. Ancak burada atananların yani bürokrasinin davranışları belirleyicidir. Hepimiz pek çok alanda örnekler verebiliriz. Bunlardan birisi: Aynı siyasi iktidar döneminde, bir bakanlıkta bakan değişikliği olur ve yeni bir bakan atanır, tabii bakanın ilk yaptığı iş kendisi de başarısız olacağını tahmin ederek, önceki bakanının eksikliklerini ortaya çıkarmaktır. Böyle bir toplantıda yürekli bir ses yeni bakana sorar: “Sizin şimdi söylediğiniz hedefler önceki bakan tarafından da söylenmişti. Ama bunların gerçekleşmediği görülüyor. Oysa bunları size yazanlar aynı kişiler!”. O tür bürokratlar her ortama kolay adapte olurlar.
Siyasi grupların düzenleme yapabilme yetenekleri demokratik vasıflarıyla ilgilidir. Çünkü kendisi ahlaki davranmayan bir kimsenin ahlak dersi vermesi ne kadar etkili olursa, demokratik anlayışı olmayanların da bu tür davranışları herhalde zordur.
Devlet veya kamu yönetimi, keyfilikten uzak, adalet ve hakkaniyet kriterlerine göre olur. Burada geleneklerin ne derece önemli olduğu hatırlanmalıdır. Krallık olmasına rağmen uzun yıllardan beri örnek gösterilen İngiltere’nin temel özelliği geleneklerini korumasıdır.
Gerek merkezi yönetim gerekse mahalli idareler hatta vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarına seçilenlerin veya yönetici olanların liyakat ve hakkaniyete sadakat prensiplerine göre belirlenmeleri maddi ve manevi bakımdan büyük yararalar sağlar. Kayırma veya “dediğimizi yapsın” kabilinden yapılan tercihlerin ilk zararı kendisini haksız yere o mevkiye getirenlere olacağı unutulmamalıdır. Çünkü alın teri dökmeden bir yere gelinmesi zaten liyakat, emanet ve sadakate aykırıdır.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.