Kırsal alanla şehir merkezleri dışında, genellikle tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yapıldığı yerler kastedilir. 6360 sayılı yasa ile nüfusu belirli büyüklükte olan iller büyükşehir belediyesine dönüştüğünden, buralardaki köylerin tüzel kişilikleri ve il özel idareyle ilişkileri kaldırılmıştır. Dolayısıyla buralardaki evsel atık toplama görevi ilçe belediyelerine geçmiştir. 2009 yılı öncesinde Selçuklu’da belediyenin görev alanında olmadığı halde Sarayköy, Sulutaş gibi köylere belediyenin temizlik araçları giderdi. Köylüler veya Konya’dan gelip gidenler temizlik araçlarının sıkça gelmesini isterdi. Çöpün niteliğine baktığımızda kışın kül, yazın sebze ve meyve atıkları yanında ambalaj atıkları da olurdu. Toplanan çöpün kg maliyeti ise bayağı yüksekti. Şimdiki veriler elimde olmadığından, günümüzle ilgili rakamlar veremiyorum. Ancak eskiden köy, şimdi mahalle sayılan kırsal alanda evsel atık konusunda bazı hususları belirtmekte yarar vardır.
Aile yapımız gereği ev içinde temizliğe çok dikkat etmeye gerektirir. Hatta bununla ilgili atasözlerim de var: Anasına bak kızını al, bunlardan birisi ve çok etkili… Ancak aynı anlayışı sokağa çıktığınızda göremezsiniz. Sokak, cadde, park veya boş alanlarda oraya buraya rastgele atılmış poşetler, karton kutular, sigara paketleri, izmaritler, teneke kutular, şişeler, mutfak fayans kırıkları, beton parçaları, şimdilerde maskeler, daha nice farklı farklı atıklar… Hatta yeşil şişe atıklarının bazıları da kırıktır, muhtemelen öğününde fazla yiyen araç sürücüleri, yediklerini eritmek için yanlarına Kızılay maden sodası alıyorlar, hazmetmek için araçlarında sodalarını içip, şişeleri de camlardan rastgele atıyorlar. Bu şişeler de kırılıyor ve sokaklarda cam kırıkları meydana geliyor. Hatta bazı yerlerde bira şişelerine de rastlanıyor. Geçtiğimiz kurban bayramının ikinci günü sabahı, köyde (yeni ismiyle mahallede) sokağın köşesindeki belediye ait çöp konteynerinden çok şiddetli kokular geldi. Kalktık, baktık, bir sığırın işkembesi tümüyle atılmış, tabii kokmaya başlamış… Anlaşılan ibadetin çevre kirliliğine sebep olacak şekilde yapılmaması gerektiğine pek dikkat edilmiyor. Oysa rahmetli dedem, köyde kurban kestiğinde hayvanın kanını ve bertaraf edilmesi gereken kısmını bahçenin uygun yerine gömer, hem koku olmaz hem de sağlık kurallarını yerine getirirdi.
Maalesef bir zamanlar temizliği ile ünlü olan Konya’nın yeni mahalleleri, eski köyleri çevre temizliği bakımından olumuz gözüküyor. İşin bu boyutu yanında belediyelere yüklenen maliyeti de var. Bununla ilgili veri olmadığından bahsetmiştim. Ayrıca hükümet sıfır atık ve kaynaktan ayırma ile ilgili çalışmalar yapıyor.
Belediyeler evsel atıkları almakla sorumludur. Ancak kırsal kesimdeki evsel atıklar şehir merkezlerinde gibi toplanmamalı; sebze ve meyve atıkları gübre olur, taş toprak türü atıklar bahçenin bir köşesinde kullanılır, ambalaj atıkları yazlık ve kışlık ihtiyaçlara göre değerlendirilir. Tekrar kullanılma imkanı olmayan atıklar usulüne göre toplanır ve belediyenin gösterdiği yerdeki sandığa, etrafa taşmayacak şekilde atılır. Belediye aracı da gelir, toplar ve çöp depolama alanına götürür. İsviçre’de yaşayan bir komşum, karnabahar alırken yapraklarını çıkarmaya gayret ettiğini, meselenin sebzenin fiyatı olmayıp, çıkan yapraklarının çöpe gönderilmesi halinde artan çöp vergisi olduğunu söyler. Yani, “tüketen öder” prensibi gereği evsel atıkların da vergilendirilmesi gereğidir.
Piknik yapanların piknik alanlarını ne hale getirdikleri her gün haber konusu olmaktadır. Bu sorunun bir sebebi, kamu hizmetlerinden yararlanırken popülist saiklerle “kullanan öder” prensibinin ihlal edilmesidir.
Dere yataklarına atılan atıkların ve kanalizasyondaki teressübatın sel baskınlarına sebep olup baraj etkisi oluşturduğu bilinmektedir.
Yine köylerde bazen bahçelerden çıkan atıklar, yakılıyor veya çöp bidonuna atılıyor. Halbuki bunlar rahatça bahçelerde gübre olarak değerlendirilir. Mesela, Avrupa’da ilkokul çocuklarına bahçelerindeki bu tür fazlalıkları nasıl bertaraf edeceklerine dair eğitim çalışmalarını görmüştüm. Bizde de belediyeler, kırsal kesimden sadece temizlik araçları ile atıkları toplamamalı, önce iyi bir eğitim çalışması yapmalı, atıkları tasnif etmeli ve buna göre muhtarlar vasıtasıyla halkın çöp dökme alışkanlığı geliştirilmelidir. Ayrıca sıkı kurallar getirilip, buna aykırı davrananlar tespit edilmeli ve ceza verilmelidir. Nitekim mevzuat buna müsaittir.
Konevi, Hadis Risalesi’nde ilk hadis, Peygamberimizin bazı sahabenin gelerek fakirlikten şikayet etmeleriyle ilgilidir. Fakirlikten şikayet edenlere peygamberimiz, temizliği tavsiye etmiştir. Gerçekten dünyada dilencisi bol olan şehirler, genellikle sokak ve caddeleri temiz olmayan yerlerdir.
Çocuklarımıza okudukları sınıfları temizleme becerisi kazandıramıyoruz. Oysa Japonya’da her çocuk dersliğini ve sırasını kendisi temizlemek zorundadır. Böyle olunca bizim çocukların eğitimleri ve davranışları ile onlarınki arasında fark meydana geliyor.
Sosyal yardımlaşma vakıfları veya belediyeler tarafından yardıma muhtaç olanlara önemli destekler sağlanmaktadır. Çalışma gücü yeterli olan yetişkinlerin çevre temizliği yapmaları, muhtarlar vasıtasıyla sağlanabilir. Yardıma muhtaç olanlara yardım eli uzatmak sosyal devlet olmanın gereğidir. Bunun yanında gücü yerinde olanların çevrelerini temiz tutmaları ve temizlemeleri de vatandaş olmanın getirdiği sorumluluktur.
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ