Konya
°C
Yeni Meram

Konya keliği

Konya keliği- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
11.10.2022 01:01
10.10.2022 14:07
0
2180
ABONE OL

Yeni Meram gazetesinin değerli okurları; Bugün sizlere KONYA KELİĞİ hakkında bilgi vermeye çalışacağım. İnsanoğlunun dış etkenlerden korunabilmesi için örtünmesi gerekir. Bu örtünme tepeden tırnağa ayaklara kadar olmaydı. İnsan ayakları önemli bir organ olduğundan, eski insanlar bütün hastalıkların ayaktan alınacağına inanmışlardır. Bunun için “Ayağını sıcak tut, başını serin, düşünme derin derin “derlerdi.


Bugün Türkçe ayakkabı, Farsça’dan gelme PAPUÇ olarak vasıflandırdığımız nesneye eski Konya’da KELİK denilirdi. Kelik ekonomik şartlar iklim ve sosyal şartlar nedenleri ile zamanla farklı şekillerde yapılmıştır. Ayakkabıcılık Debbağlık (Deriyi terbiye etme işi) sanat kolunun paralelinde olan bir sanattır. Bu sanata KAVAFLIK ismi verilir. 13. asırda kavaflar Alaaddin civarında sanatlarını icra ederlerken Osmanlılar döneminde Konya çarşısının büyümesi ile Kavaflar Kayalıpark civarında toplanmışlardır. Buralara Kavafhane denildiğini görüyoruz. Daha sonra Kavaflar şu an atıl olarak duran KUNDURACILAR içi dediğimiz yere taşınmışlar, uzun yıllar burada hizmet vermişlerdir.
KONYA HALKI AYAKLARINA NE GİYERDİ;
Hanımlar; Genç hanımlar daha ziyade iskarpin denilen zamana göre biraz fantezi sayılan ayakkabılar. Yaşlı hanımlar; Boğazı lastikli mest giyerlerdi. Hanımların giydiği ayakkabılara ZENNE denirdi.
Erkekler: Erkeklerin giydiği ayakkabıları dört sınıfa ayırmak gerekir. A) Katiplerin giydiği ayakkabılar. Katipler okumuş zümreden sayılırdı. Bunlar ayaklarına POTİN kundura giyerlerdi. Ayrıca potin üzerine kumaştan yapılmış tozluk takarlardı. B) Esnaflar; Bunlar ayaklarına dizlerine kadar uzayan boğazlı mest kundura giyerlerdi. C) Ulemalar; Ayaklarına boğazı lastikli veya kopçalı mest giyerlerdi. D) Çiftçiler; Kundura veya çarık giyerlerdi. Çarıklar ayağa sarılan dolak ( ayağa sarılan yün) üzerine giyilir ve çarığın sırımdan yapılmış bağcıkları ile ayağa bağlanırdı. Kapı camisinin kıblesinde Çarıkçılar ismi ile anılan semtte çarıkçı dükkanları bulunurdu. Çarıklar özel olarak çekilmiş deriden yapılırdı. Ancak daha sonraları bunların yerine otomobil dış lastiklerinden yapılmış çarıklar kullanılmıştır.


Yukarıda bahsettiğimiz mestlerin üzerine genellikle kaba kundura giyilirdi. Konya’nın ikliminin sert ve soğuk olması nedeni ile sabah namazında alınan abdestten sonra diğer namaz vakitlerinde abdest alınırken ayaklar yıkanmaz mest üzerinden meslenirdi. Daha sonra kundura yerine lastik ayakkabılar kullanıldı. Bunlar daha hafif, pratik ve yıkanmaları kolaydı. Bu lastiklerin en ünlüleri GISLAVET idi. İstanbul’da üretilir, Anadolu şehirlerinde kullanılırdı. Bazı kimseler çamurdan korunmak için potin ve iskarpinlerin üzerine lastik giyerlerdi. Gençler ise kış aylarında özellikle altı kabaralı potin ve kundura giyerlerdi. Ayakkabılarının altına sıralı demir kabaralar çaktırırlardı. Bunlar buzdan ve kardan kaymalarını ve ayakkabının eskimesini önlerdi. Kışın şehrin buz tutan meydanlarında özellikle Kanlı Gölde gençler bu kabaralı ayakkabıları ile kayarak eğlenirlerdi. 2.dünya savaşı yıllarında Amerika ve İngiltere’den beylik malı olarak getirilen Ruzveld, Çorçil isimli asker postallarını giymek gençler tarafından moda haline gelmişti. Kolay kolay eskimezlerdi.
Ayrıca hovarda ve efelerin giydiği ayaklarına giydikleri çizmelerde vardı. Bunlar genellikle kilot pantolonlarının altına giyilir konçları körüklü ve körüksüz olurdu. Ata binilirken ökçelerine ayrıca mahmuz takarlardı. Söz konusu olan kundura ve çizmelerde hiçbir zaman suni kösele ve deri kullanılmazdı. Bazı zengin zevk sahibi kişiler İstanbul’dan getirtilen ZENNE işi iskarpinler ile erkek iskarpinlerine İstanbul işi denir, bunları giyerlerdi. Ayağın su ile temasında kullanılan nalın( nalin) takunyayı da unutmamak gerek. Ağaçtan yapılan bu nesneler özellikle abdest alırken ve banyo esnasında ayağa giyilirdi. Bunlardan çeyiz eşyası olarak ta satılan sedef ve gümüş kaplamalı olanları dışarıdan gelirdi. Sade ve kaba olanlar ise Çıkrıkçılar içinde imal edilir ve satılırdı.
Görüldüğü gibi ayak giyimi başlı başına bir sanat idi. Son olarak rakibi tarafından değeri düşürülen kişiler için “KELİĞİ DAMA ATILDI” deyimi kullanılırdı. Ahiler zamanında hile yapan esnafların ceza olarak papuçlarının dama atıldığını ve “Papucu dama atıldı” deyimi de buradan gelmektedir. SAYGILARIMLA…

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.