Konya
°C
Yeni Meram

Afetler ve Düşündürdükleri

Afetler ve Düşündürdükleri- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.08.2021 01:19
15.08.2021 14:30
0
2104
ABONE OL

Dünya ve Türkiye’de bir dizi yangın ve doğal afetleri birlikte yaşamaktayız. Ülkemiz özellikle orman yangınlarında mesai yaptı, canlarını verdi. Ölen canların kahramanlık anlarını dinledikçe hala gözlerimiz yaşarmakta. Ancak giden gelmiyor. Gidenler gitti, Kalanlar da kalan günlerini doldurmakla meşgul. 'Eren'ler geri gelmiyor ki!
Orman yangınlarının tamamı büyük uğraşlar neticesinde söndürüldü. Ancak millet olarak göçebe bir toplumdan geliyoruz. “Kervanın göçü yolda düzülür.” felsefesi uyarınca AR-GE çalışmalarını pek önemsemeden “Eksikleri görelim de peyderpey düzeltiriz” modundayız. Bu felsefenin iyi tarafı erken yol almak, kötü tarafı da -haydi malı bırakalım ama- candan olmak. Halbuki ormanlarımız ve onların korunmaları hususunda sistemli bir çalışma yapsak. Yeşilin önemi hususunda insanımızı eğitebilsek. En azından mangalın nasıl ve nerelerde yakılabileceğini öğrensek. Mangaldan sonra ateşin söndürülmesi ve piknik alanlarının mıntıka temizliğini bir öğretseler bize.
Kervanın göçünü madem yolda düzeceksek bari bundan sonra (Allah esirgesin) oluşabilecek orman yangınları ile ilgili önlemler konusunda dersimizi çalışsak. Orman bölgelerinin temizliği, ekiplerin eğitilmesi, ihtiyaç duyulan yangın söndürme araç ve aparatlarının temini ve hazır kıta bekletilmesi gerekmez mi?
Yangından sonra bu kez de başka bir afetle, Karadeniz’imizin farklı bölgelerinde oluşan su baskınları ve selle mücadele verdik. Eskiler ne varsa söylemişler. “Suyun şakası olmaz.” Ancak yine de “Tedbir, takdiri bozar” derler. Eğer siz bir derenin bağlantı havzasında kurulan Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde dere kenarına çok katlı binaya müsaade ederseniz, tedbir almamışsınız demektir.
Canlar gidiyor, canlar! Çuvaldızı başkasına batırırken iğneyi de kendimize batıralım. Allah aşkına o derenin kenarında dereye sıfır, çok katlı binanın ne işi var? Allah bilir belediye idaresine verilen imar planı yapma yetkisinin kötü bir kullanımına şahit oluyoruz. 50'nin üzerinde can kaybı var ve yüzlerce kayıp insan. Su üzerinde yüzen arabalar... Yılların birikimleri 5-10 dakikada yok olup gidiyor. Emeklere yazık, canlara yazık.
Afetler eskiden de olmuş. Yangın, deprem, sel, toprak kayması, normal fabrika ve terör patlamaları. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak bu tür afetlere yeteri miktarda hazırlıklı mıyız? Hangi önlemleri almamız gerekiyor? Yer altından su çekme sistemi bu hızla devam ederse obruk ve çökmeler kaçınılmazdır. O zaman önlem almak gerekir. Uygun olan bitkiyi uygun olan bölgede ektirmek. Su probleminin zirve yaptığı alanlarda pancar ve mısır ekimi yaptırırsanız, kuraklık kaçınılmazdır.
Unutmayalım, bu günkü dünya bize çocuklar ve gençlerimizin emanettir. Afetler karşısında önlem almaktan başka şansımız yok. Eskilerden 1580 sayılı Belediye Kanunumuz vardır. Yamalı bohçaya çevirdik. Tadilat, tadilat...
Kişilerin menfaatlerinin ön plana çıktığı uygulamaların ismi, "sorun çözen idare" oldu. Ancak adalet kavramı unutulmamalı. Demokrasi de halkın kendini idare etme yöntemi, güzel. Ancak kişinin menfaat ve çıkarları ülke çıkarlarının, hak ve adalet duygusunun önüne geçerse bu sefer karşı tarafta haksızlık yapılan mağdurlar çıkıyor.
Demokraside, yapılan yasalar tüm bireyler içindir. Herkes bu yasalara uysa ve hakkına riayet etse problem yok. Ancak "Yasalarda zaten hakkım var"; bir kademe ilerisi “Hakkım olmayanı almalıyım” düşüncesi her şeyi yaptırıyor. Yasal çerçevesine uydurmak için yerel ve genel siyasetçilerinin himmetiyle dere kenarına çok katlı binalar yapılabiliyor. Orman alanlarının içerisine villalar da yapılabiliyor. Deniz kenarlarında, kıyı kenar çizgisi diye bir şey var. Utanmasak deniz içerisine çok yıldızlı oteller yaptıracağız. Denizin çok uygun olan alanlarında halk plajı diye bir şey kaldı mı?
İstanbul büyük depreminin beklendiğini söylüyor deprem uzmanları. Pekâlâ şimdiye kadar Avcılar ve diğer ilçelerde çarpık yapılaşma ve çok katlı, statiği uygun olmayan binalara niçin izin verdik?
Biz Konya’ya değinelim. Önceden de yazdık. Allah esirgesin İsmil fayının, Tuz Gölü fayını tetiklemesi söz konusu olursa Konya merkezde 6-6,5 şiddetinde deprem oluşacak. Şehir merkezindeki yığma tuğlalı binaların hali nice olacak? Peki ,bu binalar eski diyelim. Yeni yaptığımız binaların durumu nedir?
Önlem dedik ya, ders çıkartalım dedik ya... Konya’mızda bir Kuzey Konya Fay Hattı var. Akyokuş'tan başlayarak Sille'nin altından Yazır mahallesine kadar uzanan bir fay hattı var. Teknik olarak da 1/25000 ve 1/1000 ölçekli planlarda yeri belli. Peki bu Kuzey Konya Fay Hattı'nı mevcut imar planıyla çakıştırırsak, fay hattı üzerinde ve civarında bina var mıdır? Sözde Konya’nın en sağlam zemini olarak gösterilen bu bölgenin zemin altı da o kadar sağlam mıdır? Galeri boşlukları falan var mıdır? Yapılan ve yapılacak çok katlı binaların zemini kontrol edilmiş midir?
Umarız dere yatağına inşaa edilen Beyhekim Eğitim ve Araştırma Hastanesinin sel sularından etkilenmemesi için uygun kesitli yağmur suyu drenaj kanalları yapılmıştır!
Tekrar etmekte fayda görüyorum. İnsanlar için verdikleri destekler oranında TBMM’den çıkan ve bizim iyiliğimizi düşünen kanunlara bir uyabilsek. Amiyane tabirle “sündürmesek” hayat daha yaşanılabilir olacak, değil mi?
Ancak şahsi menfaatlerimiz ülke çıkarlarının önüne geçtiği müddetçe daha çok canımız gider, canlarımız gider. Musibet görmeden nasihatle işimizi bir halledebilsek...
Keşke rahmetli Milli Güvenlik dersimizin hocası Eşref Bitlis’in bölücü örgüt ile ilgili uyarılarını dikkate alıp gereğini yapsaydık, canlarımızı kaybetmeden.
Kervanın göçü yolda düzülse de anaları ağlatmadan önlemimizi alalım, lütfen.
Memleketimize geçmiş olsun.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.