Konya
°C
Yeni Meram

AHSENÜL KASAS

AHSENÜL KASAS- Mustafa ŞEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
06.02.2020 01:34
05.02.2020 16:35
0
9561
ABONE OL
Başlıkta okuduğumuz terkip, 'Kıssaların en güzeli' demektir. Bu tabir, Kur'ân-ı Kerim'de, Hz. Yusuf aleyhisselâmın kıssası için kullanılmıştır. Bu kıssayı, ya bir tefsirden veya onunla alâkalı bir kitaptan okumanızı tavsiye ederiz. Bildiğimiz sebeplerle Kenan diyarından Mısır'a getirilen Hz. Yusuf, Yakup aleyhisselâmın oğludur. Dedesi Hz. İshak, büyük dedesi de Hz. İbrahim’dir. Hepsi de şirke karşı tevhidi, küfre karşı imanı tebliğ etmiş, Allah’ın nurunu kalplere nakşetmek için mücadele etmişlerdir. Böylesine muazzez, mukaddes ve Müberra bir nesilden gelen Hz. Yusuf, aristokrat bir hayat içinde yüzen Mısır saraylarında; hayâ, edep ve terbiye abidesi olarak insanlara örnek olmuş, asla gayr-i meşru tekliflere iltifat etmemişti. Hatta ahlâksızca yapılan ima ve baskılara karşı Cenabı Hakka, bunlardan kurtarması için yalvarıp, 'Zindan, bunların beni dâvet ettiği şeyden iyidir Rabbim, dedi. (S. Yusuf, 33) Sonra, Aziz ve arkadaşları, Hz. Yusuf (a.s.)'un masumiyetini ispat eden bütün o kat'î delilleri görmelerine rağmen, halkın dedikodusunu kesmek için onu zindana attılar. Hatta onunla beraber, biri hükümdarın sakisi, diğeri de ekmekçisi olmak üzere iki delikanlı daha hapse atıldı. Onlar, hükümdarı zehirlemeye teşebbüs etmek suçuyla itham olunuyorlardı. Bunlardan biri, Ben rüyamda kendimi şarap için üzüm sıkıyor gördüm, dedi. Öbürü ise; Ben de rüyamda kendimi başımda ekmek götürüyor, kuşlar da gagalayıp yiyor gördüm, dedi. Bize bunların tabirini haber ver; çünkü biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz, dediler. Dahhak rahmetullah hazretlerine; Yusuf aleyhisselâmın iyiliği ne idi? diye sorulduğunda, şöyle cevap verdi: O, daima iyiliği tercih eder, bütün hâl ve hareketlerinde güzel ahlâkını gösterirdi: Zindandaki hastaları ziyaret eder, mahzunlara dost ve arkadaş olup onları teselli eder, yeri dar olanlara genişlik sağlar, muhtaç olanlara yardım toplayıp verirdi. Yusuf aleyhisselâm delikanlılara dedi ki: Size rüyanızda rızık olarak yiyecek bir şey gelecek oldu mu, ben muhakkak onun ne olduğunu, daha size gelmezden evvel rüyanızı tabir eder, haber veririm. Dikkat edilirse, Yusuf aleyhisselâm onları, kendisine sorulanlara cevap vermezden evvel, tevhide dâvet ve doğru yola irşat etmek istiyor. Bu dâvet ve tabirinde doğruluğuna delâlet etmek üzere de, gaybden haber verme mucizesini anlatıyor. Zira bütün peygamberlerin, peygamber olduklarını ispat için mucize göstermeleri gerekir. Yusuf aleyhisselâm konuşmasına devam ederek şöyle diyor: Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben, Allah’a inanmayan, ahireti de inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim. Atalarım İbrahim, İshak ve Yakup’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bizim için doğru olmaz. Bu tevhid, bize ve bütün insanlara Allah’ın bir lütfudur; fakat insanların çoğu buna mukabil şükretmezler. Ey Benim zindan arkadaşlarım, düşünün bir kere; darma dağınık birçok rabler mi iyi, yoksa her şeyi hükmü altında tutan ve kahredici olan bir tek Allah mı? Sizin onu bırakıp taptıklarınız, kendinizin ve atalarınızın takmış oldukları kuru, manasız ve boş isimlerden başkası değildir. Allah, onların gerçekliği hakkında hiçbir delil indirmemiş, onlara hiçbir güç vermemiştir. Hüküm, yalnız Allah’ındır. O, yalnız kendisine ibadet etmenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. Ey zindan arkadaşlarım, rüyalarınıza gelince; biriniz efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılıp tepesinden kuşlar yiyecektir. İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz mesele, böylece olup bitmiştir. Bundan sonra Yusuf aleyhisselâm, bu iki delikanlıdan, kurtulacağını bildiği kimseye yani sâkîye dedi ki: ' Beni efendinin yanında an, benden bahset. Fakat şeytan, efendisine onu anlatmayı unutturdu. Bu yüzden Yusuf aleyhisselâm, daha nice yıllar zindanda kaldı. (S. Yusuf, 35-42) Yani Hz. Yusuf, Allah'tan başkasından yardım istediği için, beş yıllık mahpusluktan sonra, yedi yıl daha hapiste kaldı. Zira böyle bir istek ümmetten herhangi bir fert için gayet normal olmakla birlikte, bir peygamber için münasip değildi. Onun zindanda kaldığı 12 sene ayet-i kerimedeki 'üzkürnî ınde rabbik' kavl-i keriminin harflerinin miktarına müsavidir. Bu 12 adedinde daha başka acâib sırlar da vardır: Burçlar, aylar on ikidir. 'Lâ ilâhe illallah' ve 'Muhammedün Resûlüllah'ın asılları da on ikişer harftir. Kezâ Yâkup aleyhisselâmın oğulları da 12 idi. (Rûhu'l-Beyan) Yûsuf aleyhisselâm, Mısır'ın iktisadî bakımdan en kritik bir devresinde yani yedi sene süren kıtlık yıllarında hazînenin başına geçmiş ve önceden aldığı tedbirlerle ülkeyi bir bâdireden kurtarmıştır. Hz. Yusuf, bu güzel hizmeti yapmayı, bizzat kendisi tercih etmiştir. İlk bakışta, peygamberlik makamında bulunan bir zâtın Mısır Hükümdârı'nın emrinde (bugünkü tâbirle) Mâliye Bakanlığı yapması garip karşılanabilir; fakat, insanlığa iktisadî yönden bir hizmet verirken, kazandığı sevgi-saygı ve hüsn-i zanla en müessir bir şekilde İslâm'ı tebliğ, telkin ve tâlim etmesi, kısacası o milleti maddî-mânevî tehlikelerden beraberce kurtarması, ibret ve ders alınacak bir husustur. Onun içindir ki, Kur'ân-ı Hakîm'de Yûsuf aleyhisselâmın kıssasına, kıssaların en güzeli mânâsında, 'Ahsenü'l-Kasas' tâbir edilmiştir.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.