ALLAH ŞEFKAT TOKATINI BÖYLE ATTI
ALLAH ŞEFKAT TOKATINI BÖYLE ATTI- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
Biz avukatların her günü stres içinde geçer. Hele geniş ve dürüst çalışırsanız bu stresi daha da çok yaşarsınız. Ben de naçizhane 31 yıllık çalışma hayatımda hep dürüst oldum. Bu durumu sevenlerim gibi sevmeyenlerim de belirtir. Tahsili bir dert çalışma hayatı başka bir dert… Efendim on yıllık bir avukatım. Adliyeden büroya vardım. Birisi seni bekliyor, dediler. Odama aldılar. Hoş beşten sonra avukat bey seni daha fazla meşgul etmeyeyim. Benim derdime çare ol, dedi. Anlatmaya başladı. Benim falana borcum vardı, ödeyemedim. Siz icraya koymuşsunuz. Kamyonum bağlandı. Yedi emine verildi. Ben evimi bu kamyonla taşımacılık yaparak geçindiriyorum. Beş çocuğum var ikisi lisede, biri ortaokulda, ikisi ilkokulda ne yapacağımı şaşırdım. Benim arabamı bırak çalışıp ödeyeyim,dedi. Benim elimde bir şey yok. Alacaklı ile görüş, dedim. Abi o adam acımasız, laf anlamıyor. Sen bana yardımcı ol, diye yalvarmaya başladı. Alacaklıya telefon açtım. Ahmet abi durum böyleyken böyle ne yapalım, dedim. Adam ben seni bilirim avukat bey arabayı bırakacaksan sen bana senet verirsin, deyip kestirip attı. Borçluya sağlam kefil getir, dedim. Getiremem avukat bey bu kadar paraya kefil olacak tanıdığım yok, dedi. Okula gideceğim daha öğle namazını da kılmadım. Sana yardımcı olamadığım için üzgünüm arkadaş kusura bakma görüşmeyi bitirelim, dedim. Benim namaz kıldığımı da anlayınca bu defa o yönden olaya yöneldi. Allah aşkına bana yardımcı ol, diye yalvarıyor. Hani insan bazen boşlukta olur da istemediği bir laf eder ya… Benim de ağzımdan Allah’ı bu işe karıştırma görüşme bitti, sözü çıktı.
Adam gitti. Namazı kıldım, yemek yedim, arabaya bindim, henüz hareket etmiştim ki arabanın içini arılar doldurdu. Arılar gözlerime hücum ediyor. Ben direksiyonu bırakıp arıları kovalamaya başlamışım. Araba yolun karşısına geçip karşıdaki park halindeki arabaya vurdu, o onun arkasındakine o onun arkasındakinde derken benim araba ile birlikte dört araba hasarlı hale geldi. Arabadan indim, karşımda o borçlu... Olanın bana bir şefkat tokadı olduğunu anladım. Yarın gel arabanı vereceğim Hasan, dedim. Yok artık abi sen belanı buldun, dedi. Ya Rabbi bu nasıl iş… İki saat yalvaran adam şimdi istemem, diyor. Hemen ahali başımıza toplandı, tanıyanlar avukat bey geçmiş olsun gelen mala gelsin, tanımayanlar da geçmiş olsun, dediler. Bizim insanımız çok alicenaptır. Araba sahipleri geldi. Sondan iki arabaya pazarlıkla tamir paralarını ödedim, gittiler. Benim arabayı da tanıdık kaportacıya telefon ettim, gelip götürdü. İlk vurduğum araba tek kapılı bir ford… Artık okula telefon edip gelemeyeceğimi bildirdim. Akşam ezanına kadar bekledim, sahibi gelmedi. Camına kart bırakıp büroya gelmesini istedim. Ertesi gün genç bir çocuk geldi. Çalımlı bir tavırla benim arabama sen mi vurdun? Evet ben vurdum deyip olayı anlatıp masraflarını karşılayacağımı, söyledim. Ne masrafı arkadaş benim arabanın sıfırını alacaksın. Bu araba da sana kalacak, dedi. Peki araban kaç yaşında, dedim. 9 yaşında, dedi. Peki, galerileri gez, vuruk çarpık olmayan 8-9 yaşında o marka bir araba bul alayım, senin arabada bana kalsın, dedim. Ateş gibi ayağa kalktı, sıfır diyorum sana kardeşim sıfır alacaksın, dedi. Ya almaz isem, dedim. Ben astsubayım arkadaş mecbur alacaksın, deyip masama yumruk vurmaya başladı. Ben de git Genel Kurmay Başkanını getir sıfır alamam, deyip zile bastım yardımcı avukat arkadaşım katipler geldiler. Atın bu adamı dışarı, deyip dışarıya arttırdım. Ertesi gün komutanı olduğunu söyleyen biri ile geldiler. Avukat bey bu size dün bir kabalık yapmış, özür dileriz. Bizim arabamızı tamir ettir. Helalleşelim, dediler. Öyle yaptık. Dört arabanın masraf toplamı benim o işten kazanacağım para kadardı. Bu da şefkat tokadının işaretiydi. Allah karıştı mı tam karışıyor.

-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.