ÇEŞİTLEME: ÜÇ KONU

Yaz günlerinde bölgenin özelliklerine göre farklı meyveler yetişiyor. Bugünlerde Konya ikliminde kayısılar bitmek üzere, gerçi bazı türler devam ediyor. Rayihalarına göre bunların ayrı güzellikleri var. Ayrıca çekirdekleri de para ediyor. Yaymacı küçük türden ihtiyaç maddeleri satanlar ile hurda alanlar da kayısı çekirdeği alıyorlar. Geçenlerde camiden çıkan cemaat, kapı önünde çekirdeğin kilo fiyatı söyledi, birisi köyde kilosu üç liradan satmış. Diğeri hemen söze atıldı, eski Taşhan’ın etrafındaki esnaflar kilosunu dokuz liradan alıyorlar. Şehir merkezinde satma taraftarı olanlar genellikle altmış beş yaş üzeri olduklarından belediye otobüslerine ücretsiz biniyorlar. Nasıl olsa her yere otobüs var, üstelik de bedava… Hem gezip gelecek hem de ucuza alıp, pahalıya satacak… Bu iktisadın kuralıdır. Meyve fabrikaları kayısının kilosunu beş liradan alıyorlarmış. Buna göre kayısı çekirdeği fiyatı biraz yüksek gözüküyor. Muhtemelen çekirdekler değerlendiriliyor, sanayiye girince pek çok kişiye istihdam kapısı açıldığı gibi katma değer artıyor. Konya Hollanda ve Belçika gibi pek çok Avrupa ülkesinden yüzölçümü bakımından geniş bir ülke olmasına karşılık, katma değer düşük kalmaktadır. Pekçok Anadolu şehri gibi Konya da tarıma dayalı sanayilerle katma değerini artırmak zorundadır. Bunun için de sadece üretim yapmak yetmez, tarım ürünlerinden farklı alanlarda yararlanılması için labaratuvarların, araştırma merkezlerinin çalışarak yeni projeler geliştirmesi gerekir. Bazıları bunları hep kamu kesiminden beklerler, oysa dinamizm özel kesimdedir. Tabii ki kamu kesimi imkan hazırlar, kaynak sağlar. Bizim de her kasabaya kadar yayılan akademik kurumlarımız, akademisyenlerimiz var. Bunlar içinde çok güzel çalışma yapanlar var, bahane üretenler ise nedense sesleri daha yüksek çıkıyor.

                                                                              xxx

Bir ülke savunmasını kendi evlatlarıyla ve onların stratejileri ile yapar. “Başkasının ipiyle kuyuya inilmez” denilir. Bu bakımdan olaylar yaşanılan tarih ciddi bir öğüt niteliğindedir. Bu nedenle çok tarih okumaları gerekir:

Birinci dünya savaşı yıllarında Osmanlı ordusunda üst düzeylerde komutanlık görevi yapan, Kutul-amare zaferini göremeden vefat eden Alman Mareşal Goltz Almanya dışında Osmanlı’da askerlik görevinde olmayı şöyle anlatıyor: “ Türkiye’de olmam beni memleketimde hizmet harici addederek bir köhne demir parçası gibi atmış olmalarının neticesinden başka bir şey değildir”. Yine kendisini “hayatımız sonuna kadar (Alman) Kral ve vatan içindir” diyerek Almanya’ya bağlılığını bildiriyor, ama Türkiye’nin de savunmasında rol oynuyor, nasıl oluyorsa?. (Mareşal Goltz’un Hatıraları. Yayına hazırlayan: M.M. Çam. İstanbul, 2018. s.66, 83)

                                                               Xxx

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının arkasından gelen enerji ve gıda sorunlarına karşı Türkiye’nin siyasetiyle diplomasiyle oynadığı rol Batı’da bazı ülkelerin mesela Yunanistan’ın veya bunun gibilerin hoşuna gitmiyor, zira onlar bölgeyi tarumar etmek isteyenlerin peşine takılmış gidiyorlar. Son haftalarda Ankara’da sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ve BM genel sekreterinin rehberliğinde yapılan ‘gıda diplomasisi’ üzerine bazı yorumlar yapıldı. Bunlardan birisi de Arap dünyasında etkili olan, Londra merkezli yayınlanan Arapça el-Mecelle dergisindeki 29 Temmuz 2022 günlü yorum şöyledir: Gıda anlaşması hem uluslararası hem de bölgeler düzeyinde önemli bir etkiye sahip. Anlaşma gıda sevkiyatı üzerindedir. Ukrayna 25 milyon ton tarımsal ürün ihracını 120 gün içinde yapabilecek. Bu nakliyat mayın dolu denizde üç limandan güvenlikli olacak, İstanbul Boğazından dünyaya dağılacak. Ancak askeri amaçlı herhangi bir anlaşma imzalanmadı. Anlaşma sayesinde uluslararası buğday fiyatlar Şikago borsasında % 3 geriledi, yine Ayçiçek ve soya fiyatları da geriledi. Hem AB hem de ABD bunları olumlu karşıladı. Böylece gıda güvenliği ve bazı ülkelerde açlıkla karşı karşıya olabilecek olan insanlar konusunda önemli bir gelişme oldu.