EKONOMİK KRİZ ÜZERİNE BİR ANALİZ

Değerli dostlarım, talebelik dönemi arkadaşlarımdan oluşan bir gurubumuz var. Zaman zaman siyaset, ekonomi, bilim, güncel konular vs. alanlarında yazışırız. Düşüncelerimizi, eleştirilerimizi paylaşır münazara ederiz. Görüş birliğinde olduğumuz konular olduğu gibi ayrıştığımız mevzular da olmaktadır. Değişmeyen ilkemiz karşılıklı nezaketimiz ve zarafetimizdir. Aksi halde dostluklar sürdürülebilir olmaktan çıkar.
Farklıklar genelde bakış açınıza, bir başka ifadeyle görme alanınızın çapına ve nereden baktığınıza bağlı. Grubumuzdan bir arkadaşım "iktidarın büyük bir din istismarcılığı yapıtığını, dinin siyasete alet edildiğini, Cumhurbaşkanının İslam Ülkeleri Teşkilatı toplantısında Bakara süresinden bir ayetle Allah'ın Müslümanları, insanlığı, içine düştüğü sapkınlık nedeniyle uyardığı hatırlatmasını örneklendirerek" gurubumuzda bir yazı paylaşmıştı.
Hiç bir delili olmaksızın büyük yolsuzluklar, hırsızlıklar vs .konular da yazının konusu içinde yer alıyordu. Tabi ki bu bakış açısıyla, büyük resmi görmek mümkün değildir. Değerli arkadaşıma büyük resmi hatırlatmak adına geniş açılı görüşümü yansıtan bir cevap yazdım. Konunun güncelliği ve benzer görüşlerin bir kesim tarafından, eski dönemin alışkanlıklarının sıkça dillendirilmesi nedeniyle köşemde sizlerle paylaşmak istedim. 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinin ve 27 Nisan muhtırasının simgelerini de bu söylemler oluşturmuştu.
"Değerli arkadaşım, açıklamaların için teşekkür ederim. Bana köşe yazıma konu kazandırmış oldun. Dini istismar ve siyasete alet konusunda aynı minvalde olmamız mümkün değil. Çünkü kavram anlayışlarımız çok farklı. Ben batmış bir Türkiye anlayış ve algısına aynel yakın/gözle görülen bir kaç hususu anlatarak açıklık getireceğim. Şu anda Aksaray yolu üzerinde İnno-Park Tekno Kentte bir AR-GE merkezim var. Genç bir elektrik ve elektronik mühühendisi çalışıyor. Maşının % 80’ni KOSG karşılıyor. Dört adet patent müracaatım var. 2012’den beri çalışıyorum. Tasarımları/hayalleri ben yapıyorum. Yeni bir şit.le konsorsiyum oluşturduk. İnşallah ürünümüzün birini yakın bir zamanda seri üretime geçiriyoruz. Diğerlerinde de çok mesafe aldık. Şu ana kadar yaklaşık 1000 000 TL’ye yakın harcama yaptım. Ayrıca elektrik elektronik ve bilgisayar mühendisi başka bir hocamızla da yara ted cihazı üzerinde çalışmamız devam ediyor. Tarımsal sulama alanında "difüzyon sulama tekniği" üzerinde ayrı bir çalışmam da devam ediyor. Damlamadan 100 kat daha tasarruflu bir yöntem. Değerli arkadaşım bunları kendime bir paye çıkarmak için anlatmadım. Gerçek büyük fotoğrafı göstermek için anlattım. Her hafta olmasa bile 15 günde bir mutlaka sanayi ile işim oluyor. Çok sayıda dostum da var. Bu hafta pazartesi günü hususi olarak bir çok sanayicimizi aradım, iflas eden bir sanayicimiz var mı? diye sordum. "Ne iflası doktorum mal yetiştiremiyoruz, usta ve eleman sıkıntımız var. Sanayicilerimizin büyük bir kısmı 2 yıllık üretimlerinin dış bağlantılarını yaptı" diyorlar. Önümüzdeki sürece dair ön görünüz nedir? diye sordum. "İhracatımız 240 milyar dolara dayandı, cari açık 18 milyar dolara geriledi. 2023’ün sonunda 300 milyar dolar üzerinde ihracat beklentimiz var. Cari açık kapanacak, cari fazlamız olacak. 4. ve 5. organize sanayi hızla tamamlanıyor, Konya kabuğuna sığmıyor." diyorlar. Esnaf dostlarımızla da görüşüyorum. Kesinlikle sıkıntı var, ancak iflas eden, işyeri kapanan esnaf duymadım. Geçtiğimiz pazar, yeğenim aradı, "amca akşam şu restorana yemeğe gelin” dedi. Dört yer gezdik hepsi dolu. Nihayet kenar bir semtteki lokantada yer bulabildik. En az gelen 4 kişiyle geliyor. Değerli kardeşim, açlık ve kriz Türkiye’sinden bir kesit sundum. Yıl 2001, 10 binlerce sanayici ve 100 binlerce iflas eden, intihar eden esnafın, ABD den TMO ofisindeki tahılın teminatı karşılığında 200 milyon dolar gelince gazetelerin "nihayet can suyu geldi" manşetlerinin atıldığı dönmedi gerçek kriz. Şu anda ülkemiz güllük gülistanlık mı? Hayır. Bunu demek için kör olmak lazım. Ülkemizde fakirlik var, açlık ve kriz yok. Şu anda ülkemiz iki cephe de gayrı nizami terör savaşı veriyor. 30 binin üzerinde askerimiz cephede. 15 civarında ülkede askeri üssümüz var. Çevremiz ateş çemberi. Türkiye her an nizami bir ülkeler savaşı çıkacakmış gibi haftada en az iki üç savaş unsurunu TSK’nin envanterine sokuyor. Şimdiden Nijer’den Akkuyu Nükleer sanayi radyoaktif yakıtının alındığını biliyor musunuz? Türk Devletleri Teşkilatı ve Afrika ülkeleri iş birliği teşkilatı resmi, hafızanızda bir yer bulabildi mi? Uzayda 8 adet uydumuzun bir kaç gün içinde de 9.sunun gönderileceğini biliyor musunuz? Bu millet büyük millet. Size bir örnek daha arz etmek istiyorum. 20 kadar dostumla 5 yıldır bir proje uyguluyoruz. Her yıl bir garibana 3 artı 1 ev yapıyoruz. Arkadaşları arıyorum "şu kişiye, şu projeyi, şurada yapacağız" diyorum. 15-20 gün içinde ayni ve nakdi katkıları topluyoruz, en geç üç ay içinde her şey tamamlanmış olarak resmi, ruhsatıyla beraber bitirip oturtuyoruz. 2021’in projesini de bitirdik. Bir okulda müstahdem olarak da işe başladı. Alttan ısıtma kaloriferli, güneş enerjili, bahçe duvarı, mobilyası her şeyi tam tekmil. Hiç bir dostumdan bir ret veya olumsuz cevap almadım. Bu da kriz Türkiye’sinden bir örnek. İşte milletimiz bu. Bazı mihrakların sokağa davet çığlıkları bu millete sökmez. Onların elebaşları şu anda kodeslerde hesap veriyor. Değerli arkadaşlarım, bizlerin ayrıştığımız noktalar olabilir. Ancak hiç bir zaman ayrışmadığımız, ayrışmayacağımız ortak noktamız Vatanımız, Bayrağımız ve Bağımsızlığımızdır. Eleştirebiliriz elbette eleştirilecek çok alanlarımız da vardır. Ancak görme alanımızı genişleterek, doğru ve güzel işleri de zikrederek, çözüm önerilerine kaynak yaratarak, tükenmişlik sendromu enjeksiyonu yapmadan eleştirmek yararlıdır, motor işlevi yapmış olur. Arkadaşlar bahsettiğim hususlarda asla kendime bir pay çıkarma maksadım olamaz, sadece yaşadığım gerçeği anlatmaktan öte bir amacım yoktur. Hepinize saygılarımı ve selamlarımı sunarım. Umarım sizleri sıkmadım.