FATF bizi gri listeye almış!

Geçtiğimiz haftanın gündem konularından biri olan ve kimi kesime göre itibar kaybı kimine göre “İt ürür kervan yürür” deyimine uyan bir konu oldu Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’ın ülkemizi gri listeye alması.

Bu konuya birazdan değineceğim ancak öncesinde bizim Konya Gazeteciler Cemiyeti olarak geçtiğimiz hafta Ankara’ya gerçekleştirdiğimiz ziyaretten bahsetmek istiyorum.
Şehrimizin birlik ve bütünlük resmi olarak her basın kuruluşundan bir üyenin yer aldığı Konya Gazeteciler Cemiyeti yönetimi olarak Ankara’da bakan yardımcıları, siyasi partilerin genel başkan yardımcıları ve Konya milletvekilleri ile görüşerek, Konya özelinde hazırladığımız ve basının güncel sorunlarının bulunduğu raporu ilk elden etkili ve yetkili isimleri sunmuş olduk.
Bizim adımıza, Konya adına oldukça faydalı ve etkili olan ziyaretlerimiz sonunda hem mesleki kazanımlarımız hem de şehrimizin bundan sonrası süreçteki kazanımları adına önemli istişareler gerçekleştirdik. Ankara’da gerek siyasi gerek bürokratik olarak güçlü olduğumuz sürece, geleceğe dönük kazanımlar da o denli büyük olacaktır. Belirttiğim gibi, gerçekleşen istişarelerde yakın zaman içinde Konya adına önemli bir programla şehrimizin elzem sorunlarının masaya yatırılacağı ve çözümünün konuşulacağı bir toplantının planı da yapıldı.
Zaman içinde bu toplantının gerçekleşmesiyle olumlu gelişmelerin yaşanacağını umut ediyorum.
***
Şimdi geleyim şu liste olayına…
Geçtiğimiz haftaya gelmeden önce yine bir listeden bahsetmeden geçmek olmayacak.
Bilindiği üzere 17 Ekim itibarıyla iki doz aşı yaptıranların Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'de ibadet edebileceğini duyuran Suudi Arabistan yönetimi, nüfusu kalabalık Türkiye'nin de arasında olduğu Müslüman ülkelere henüz hac ve umre ziyaretlerini açmadı. Dolayısıyla hac ve umre organizasyonu yapan acenteler, Suudi Arabistan'ın Türkiye'yi Kovid-19 "kırmızı listesi"nden çıkarmasını ve hac-umre ziyaretlerinin açılmasını bekliyor. Çünkü Türkiye’yi kırmızı listeye alan Arabistan’a, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 27 Şubat 2020'den bu yana Türkiye'den umre ve hac uçuşları yapılamıyor.
Kırmızıdan gri listeye geçecek olursak ülkemiz geçen hafta Ürdün ve Mali’yle birlikte kara para aklama ve terörizmin finansmanının engellenmesinde yetersiz kaldığı gerekçesiyle, 1989 yılında G-7 Paris Zirvesi sonrası kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alındı. Merkezi Paris’te bulunan ve 39 ülkenin üye olduğu bu kurumun, biri kara diğeri gri olmak üzere iki listesi var.
Kara listenin sayılmaya gerek olmadığı kurumun gri listesinde Pakistan, Suriye, Arnavutluk, Myanmar, Yemen, Güney Sudan, Uganda, Senegal, Burkina Faso, Zimbabve, Nikaragua, Filipinler, Kamboçya, Haiti, Cayman Adaları ve Barbados bulunuyor. Dikkat edin bir tane Avrupa ülkesinin olmadığı listede, biz de ülke olarak yer alıyoruz.
Bu durumu muhalefetin itibar kaybı olarak değerlendirmesi elbette kendi görüşleridir ancak öncelikle şunu sormak gerekmiyor mu? Bu kurum neye ve kime göre bu kararı alıp uyguluyor. Dolayısıyla bana göre de FATF'nin bu kararı "Körler, sağırlar birbirini ağırlar” dan öte bir şey değildir.
Oysa bakıldığında terörü finanse ettiği açık açık ortada olan onca devlet varken teröre karşı yıllarca hem sahada hem masada mücadele veren ülkemizin gri listeye alınması anlamsızlık ötesi bir durumdan başka bir şey değildir.
Çünkü sahada Türkiye’ye istediklerini yaptıramayanlar masada böyle kararlar ile istediklerini yaptırmaya zorluyorlar. Son yıllardaki gözle görülür kulakla duyulur yükseliş ve gelişimi ile birçok Avrupa ülkesinin önüne geçen ülkemizin bu ilerleyişini engellemenin kendilerince en doğru şeklinin bu tür kararlar ile köşeye sıkıştırmak olduğunu düşünüyorlar. Öyle ki bu kararın yalnız hükümet için değil, belediyeler ve özel sektör için de kredi bulmanın daha maliyetli ve daha zorlu olacağı yönünde sıkıntılar oluşabileceği öngörülüyor.
Elbette Türkiye olarak bunun karşılığında neler yapılacağını yetkililer planlıyordur ama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Türkiye’nin Demirtaş ve Kavala’yı serbest bırakmadığı için gri listeye alındığını açıklaması durumun en net şeklini de ortaya çıkarmış oluyor zaten. Çünkü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, FATF’in 2019 raporu bağlamında Türkiye’nin birçok adım attığını söylemesi “Siz ne yaparsanız yapın onların kafasında bir oyun varsa onu bir şekilde oynayacakları yönünde olacaktır"ın Türkçesi olmuş oluyor.
O nedenle demem o ki, biz ülke olarak daha çok listelere girer çıkarız. Bugün FATF alır diğer gün başka biri çıkarır. Biz ülke olarak onların çizgisinden çıkmadığımız sürece sorun yok ama çıktığımız an listeler peş peşe ortaya çıkar.
Kalın sağlıcakla…