HEPİMİZ BİLGİ OBURU OLDUK! PEKİ NASIL DERİNLEŞECEĞİZ?

Günümüzden herkes mutsuz, huzursuz, halinden memnun değil. Bugünkü yazımda bunun temel sebepleri ve çözümlerinden bahsedeceğim.
Öncelikle, öyle bir sistem kurulmuş ki, insanın düşünmeye vakti olmuyor. Nasıl yani diyeceksiniz? Şimdi sabah 08.00’de kalkıyorsunuz, akşam 18.00’e kadar çalışıyorsunuz. Asgari ücret alıyorsunuz, evinize zar zor ekmek getiriyorsunuz, ev kirası elektrik suyu derken, zihin sürekli bunlarla meşgul oluyor. Ayrıca bu insanların derdi sıkıntısı hiçbir zaman bitmiyor. Şimdi bu insan ne zaman dengeye gelip, kalbi sükûna erip, hayatın anlamını sorgu duyacak ki?
Bu insan kıtlık bilincinde kıt kanaat geçinip, varlık bilincine geçmesi ne kadar mümkün? Bu insan Celal isminden Cemal ismine nasıl geçecek? Bu insan Newton bilincinden kuantum bilincine nasıl geçecek? Bu insan Kabil bilincinden Habil bilincine nasıl geçecek? Kısacası, bu insan negatiften pozitife nasıl geçecek?..
Arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde hal hatırdan sonra konuşacak bir şeyiniz kalmıyor. Çünkü sosyal medyada zaten kimin ne yaptığını nereye gittiğini biliyorsunuz. Dolayısıyla insan derinleşemediği için sohbeti orada bitiyor. Sonrasında ise eller hemen telefona gidiyor. Neden peki? İnsan bilgi birikimi donanımıyla sohbette derinleşemediği için o boşluğu sosyal medya ile doldurmaya çalışıyor. Son zamanlarda en çok duyduğum şikayetlerden birisi olduğu için rahatlıkla yazıyorum.
Ayrıca günümüzde bilgiye ulaşmak artık bir tıkla mümkün olduğu için insanların bu konuda farkındalığı çok arttı. Bu harika bir nimet harika bir gelişim. Tehlikeli olan kısmı ise derinleşememe konusu.
Sabahleyin kalkar kalkmaz daha perdeleri bile açmadan elimize telefonları alıp sosyal medyayı kolaçan edip haberlere bakıp kim ne yapmış ne etmiş bir merakımızı giderdikten sonra güne başlıyoruz öyle değil mi?
Şöyle düşünün, sabahtan akşama kadar sosyal medyadan bilgiyi alan beynimiz, o bilgiyi eyleme geçirmediğimiz zaman %50’sini çöp olarak sayıyor. Düşünebiliyor musunuz, gün boyunca bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. O bilgiyi kullanmadığımız için sindiremediğimiz için beynimiz bilgi çöplüğüne dönüşüyor.
Hepimiz “bilgi oburuyuz” dediğimde kızıyorlardı bana. İşte tam da burada “derinleşmenin” ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz..
Peki derinleşmek için neler yapabiliriz? Güne sabah namazı ile başlayıp günün doğuşunu izleyip oradaki muazzam enerjiden istifade eden insanların hayatları hem çok berrak oluyor hem bolluk bereket içerisinde oluyor hem de gönülleri sükûna eriyor.
Bana da çok iyi gelen mini bir tavsiyem olacak. Özellikle geceleri gökyüzünü izlerken çok sevdiğim hocalarımın kitaplarından okuduğum sözler üzerine düşünüp tefekkür edip, onu içselleştirdiğimde muazzam açılımlar oluyor iç dünyamda. Bir nevi bilgiyi sindiriyorum diyebiliriz. Bu derinleşme ile birlikte insanlarla sohbetime yansıyor ve hayatı bambaşka pencereden seyrediyorum..
Hızlı yaşam temposu ve bilgi bombardımanına maruz kaldığımız bu çağda derinleşmek hayatın amacını sorgulamak pek de kolay görünmüyor. Dolayısıyla farkında olmadan yüzeyselleşmek, hem yememize hem düşüncelerimize hem hayatımıza yansıyor.
Nasıl ki önümüze gelen her şeyi yemiyoruz, neden önümüze gelen her bilgiyi zihnimize yediriyoruz? Bu konuda da maksimum hassasiyet oluştuğunda da derinleşme olacaktır.
Büyükler eskiden inzivaya çekilirlermiş. Biz de sosyal medyada detoksu yapabiliyorsak günümüzün izdivası bence. Büyüklerin hayatlarını okumak derinleşmemiz için bambaşka bir pencere açacaktır gönlümüze. Dijitalden uzaklaşıp doğayla kucaklaşıp temas etmemiz de derinleşmemiz ve tefekkür yeteneğimizi artıracaktır.
Bir kitap da okumuştum; “insan doğa ile arasına açtığından beridir tanrıyla da arası açıldı” diye. Sizce de öyle değil mi?
Ez cümle; arınmak zorundayız derinleşmek için. Bebek bilincinde saf bir bilinçle derinleştiğimizde hayat bize bambaşka yüzünü gösterecektir.
Derinleşenler kalbi mutmainne makamında cennet bilincinde cenneti yaşayan insanlardır. Hayatın yükünü taşımaktan yorulmadınız mı? E hadi o zaman bugün hep beraber niyet edelim mi derinleşmeye?