Konya
°C
Yeni Meram

KONYA’NIN ESKİ SEYYAR SATICILARI

KONYA’NIN ESKİ SEYYAR SATICILARI- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
11.01.2022 01:04
10.01.2022 17:10
1
2285
ABONE OL

Değerli Yeni Meram Gazetesi okurlarımız, bu hafta sizlere Konya’mızın eski seyyarları hakkında bilgi vermeye çalışacağım.
Seyyar, belli bir yeri olmayan, dolaşan insanlar ve yeri değiştirilebilecek eşyalar, araç ve gereçler için söylenen bir kelimedir. SEYYAR SATICI ise; belli bir satış yerinde çalışmayan, tüketicinin ayağına giderek satışa mal ve hizmet sunan kimselerdir. Ülkemizin her yerinde ve Konya’da da eskiden seyyar olarak gerek bir yere bağlı olarak ve gerekse dolaşarak satış yapan bir çok satıcı bulunurdu. Şu an hala var olmasına rağmen sadece mahalle aralarında çok az kişi kalmıştır. Seyyar satıcılar etkinliklerini genellikle Konya çarşısı, okul önleri, parklar ve mahalle araları ile istasyonda yaparlardı. Seyyarlar satacakları mallarını bir sepet içinde veya tekerlekli araba, tekerleksiz tezgah şeklindeki tezkere, bir hayvana yükledikleri heybe veya çuval içinde sunardı. Yüklenen hayvan genellikle eşek idi. Bu tür eşeğe Konya’da “ÇERÇİ EŞEĞİ” derlerdi. Ayrıca çarşıda bunlar arasında kahveciler ile hoşafçıların varlığını eski belgelerde görebiliyoruz. Kahveciler mesleklerini, bugünkü kapalı mekanları olan kahve ocaklarının aksine, açıkta çarşıdaki dükkanların köşe başlarında yaparlardı. Müşterilerine sadece kahve sunardı. O yıllarda çay içme alışkanlığı olmadığından seyyar kahveciler çay satmazdı. Çarşı esnafı kuşluk vakti yemeğini KAHVE ALTI (kahvaltı) olarak yaptıktan sonra hemen GALLAVİ fincanı (Kulpsuz fincan) ile kahvesini yudumlardı. Hoşafçılarda Konya çarşısının belirli yerlerinde durarak müşterilerine kalaylı bakır kaplarda hoşaflarını satardı. Hoşaflar genellikle çekirdeksiz sarı üzümden yapılırdı ve sıcak yaz mevsiminde mutlaka içerisine Loras ve dolaylarındaki dağlardan getirttikleri karları katarlardı.
SEYYAR DONDURMACILAR; Dondurma satıcıları iki kişinin taşıdığı dört kollu tezgahlarıyla cami köşeleri ile parkların dolaylarına yerleştikten sonra dondurmalarını satmaya başlarlardı. Hatta para yerine yün, yumurta gibi evde bulunanlarda dondurma alınırdı. O yıllarda müşterilere ayaklı camı kadeh ile sunulurdu. Dondurma çeşidi olarak kaymak ve limonlu dondurma o günlerin en geçerli dondurmaları idi. Dondurmalar bugünkü gibi makinalarla değil EL ile yapılırdı. Bir fıçı içine yerleştirilmiş bir bakır kap, içerisine konulmuş kaynamış süt, şeker ve salebi fıçı içindeki kar etrafında döndürülerek dondurulurdu.. Ayrıca dondurma tezkeresinin bir gözünde de hali limondan yapılmış limonta ile vişne şerbeti dondurmacının elle kullandığı sifon ile haznesinden emilerek bardaklara doldurularak soğutulmuş olarak şimdiki tabirle organik içecek olarak satılırdı.


LİMON ve PORTAKAL SATICILAR; Bundan 70-80 yıl önce portakal ve limon üretim yelerinden Konya’ya tren aracılığı ile gelirdi. Çok kıymetliydi. Bugünün aksine zengin çeşitleri de yoktu. Daha ziyade YAFA ve FİNİKE portakalı ile limon kilo yerine tane ile satılırdı. Satıcılar genellikle limon ve portakalı kamış sepetlere koyup dolaşarak satardı. Satıcıların çoğu göçmen olarak Konya’ya yerleşmiş kişilerdi.


SİMİTÇİLER; Konya’nın değişik semtlerinde simitçi fırınlarında üretilen simitler seyyar satıcılar tarafından çarşı, park ve meydanlarda satılırdı. Müşteriler genellikle çocuklar idi. Çocuklar anne ve babalarına “Bana HALKA al” diye yalvarırlardı. Konya’da simite Halka denirdi. Okul önlerinde de öğrencilere satış yapan bazı seyyar satıcılar bulunurdu. Bu satıcılar leblebi ve çekirdeği ölçü ile satarlarken ( ölçü çay bardağı idi) şam tatlısı, pamuk şekeri, macun verilen paraya göre göz kararı verilirdi. Şam tatlısı ise sadece okul önlerinde değil, şehrin çarşı meydanında da satılırdı. Yine Konya çarşısında seyyar piyango bileti satanlar ile ciletçiler ( Konya’da Jilete cilet denirdi) yakıcılar, leke ilacı satanlar ilaçcılar Konya çarşısının değişmez demirbaşlarıydı.


Konya istasyonunda da seyyar satıcılar tren gelişlerinde trenin içinde dolaşarak Konya peynir şekeri yiyecek ve içecek satarlardı. Bunlardan biline bir kişi iş adamı olmuş Kelleci Celal idi. Diğer bir tren satıcısı olan kişi milletvekili olmuştu. Bu kişi trenlerde sadece gazoz satardı. Ayrıca istasyonun bir köşesine oturan Arabistan’dan gelmiş olan kişide zeytin, peynir, domates biber vs. satıp ekmeğini çıkartırdı. Şimdiki nesil şanslı mı desek.. Her şey istediğiniz yerde bulunur. Ancak o eski samimiyet ve satılan malların doğallığı kalmadı..! SAYGILARIMLA…

HABER YORUMLARI
  1. Metin Turhan
    2022-01-13 14:20:27
    Çok güzel teşekkür ederiz. Ben de üç tekerli bisiklet üstünde fuar önünde bağ ile satılan taze nohutları, termiye-çıra satanları, kilo-çuval ile Meram'da acı kayısı çekirdeği alan seyyarları hatırlıyorum...