Konya
°C
Yeni Meram

KURAN’I ANLAMAK

KURAN’I ANLAMAK- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
18.05.2022 01:10
17.05.2022 14:12
0
1673
ABONE OL

Kuran'ın ortaya koyduğu ilke üç kavramda özetlenmiştir. 1-akıl, 2-ilim/bilim, 3-ahlak. Başlangıcı olan her şeyin sonu vardır. Bunun bilimsel terminolojideki karşılığı; "yarılanma ömrü" olmayan hiç bir madde yoktur. Buna maddenin tükenme hızı da denir. Maddenin en küçük yapı taşı atomdur. Günümüz fizik alimleri yepyeni atom altı olgulardan bahsediyor. Atomların kümeleşmesi elementi, elementlerin kümeleşmesi maddeyi, maddelerin kaynaşması bileşikleri oluşturur.
Kâinat/evren ve kapsamında yer alan bütün gezegenler, mahiyeti hakkında henüz çok az bilgiye sahip olduğumuz maddelerden/bileşiklerden ibarettir. Evren dinamik bir sürecin içindedir. Milyarlarca kimyasal ve fiziksel olaylar cereyan etmektedir. Dolayısıyla evrenin de bir başlangıcı vardır. Bir başka ifadeyle sonsuz değildir, sonu mutlaka gelecektir. Kâinatı bir küre kabul edersek dünya/gezeğenimiz bir zerreden ibarettir. Evrenin düzenini sağlayan yasalardan sadece birini değiştirmek, saniyelerin bile çok uzun geldiği bir süre içinde kâinatın sonu gelecektir. Kuran'i ifadeyle kıyametin vukuudur. Devamı mahşer, kıyam/diriliş, hesap günü/ilahi adalet, ceza ve mükâfat. Başlangıcı ve sonu olmayan tek hakikat Allah’tır. Sonunda dönüş onadır. Dolayısıyla hesap haktır ve kaçınılmazdır. Sadece dünyamızda değil, kainatta dahi hiç bir yaratık yok ki; insandan daha mükemmel olsun. Dünyamız da, evren de insanlığın hizmetine ve mutluluğuna bahşedilmiştir. Aslında insan evrenin özetidir. İnsanın en küçük yapı taşı hücredir. Bir hücrenin terkibinde belki milyonlarca atom vardır, bilemiyoruz. Yüz trilyon hücremiz olduğu tahmin ediliyor, vücudumuzda taşıdığımız atom ve atom altı olguları siz hayal edebilirseniz edin! hayal ötesidir, evrende ki gezegenler gibi. Günde bir trilyon hücremiz doğuyor, bir o kadar da ölüyor. Tıpkı evrenin dinamik döngüsü gibi. Hücrelerin birleşmesi dokuları oluşturur, atomların kümeleşmesinin elementleri, maddeleri oluşturduğu gibi. Evren, insan ve dünya sırlarla/mucizelerle dolu üç kitaptır. Kuran sürekli bu üç kitaba dikkat çeker. Akledin, fikir edin, düşünün, emir kipleriyle uyarmaktadır. Adeta bu üç kitabı okumamızı emrediyor. Kıyamet suresinde 36,37,38,39,40 ayetlerde insanın başıboş bırakılmadığı, döllenme süreciyle başlayan rahim içi süreçler anlatılmaktadır. Bir santimetre küp menide 50-120 milyon sperm vardır. Bir boşalmada 250-600 milyon sperm dökülür. Bunlardan biri veya ikisi döllenmeye iştirak edecektir. Diğerleri ona yol verir ve saygı duyar. Bundan dolayı insanın fıtratı saygıya ve iyiliğe yatkındır. Ancak insan imtihan âleminde olduğu için iradesi/nefsi/tercihi ve şeytanla sınanmaktadır. İnsan; erkek sperminin kadının ovumu/yurtasıyla buluşması/döllenmesiyle neşet eder. Rahim içinde 9 aylık sürecini tamamladıktan sonra dünyaya/imtihan alemine teşrif eder. Bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık yolculuğunun aşamalarını yaşar. Her insan bu yolculuğu tamamlayamayabilir. Hayat; her gün şahit olduğumuz gibi sonludur.
Başıboş yaratılmış, ne halin varsa gör denmemiştir. İnsanı bütün yaratıklardan farklı kılan karakteridir. Akıl, serbest irade/cüzi irade/tercih hakkı, muhakeme, vicdan değerlerine sahiptir. Bu farklılıklara sahip olmalarının karşılığı imtihana tabi olmasını gerektirmiştir. Aksi halde adalet tecelli etmemiş olacaktır. Bu da Allah'ın yasasına uygun değildir. Kuran insana imtihan konularını bildirmiştir. Her topluma konuları elçileri aracılığıyla bildirilmiştir. Vahiy melekleri, peygamberler ve Allah'ın yarattığı ayetler/yaratıklar elçileridir. Vahyin külliyatı ve kaynağı ilahi kitaplar, peygamberler/elçilerdir. Ayrıca yaratıklarında ki sırra vakıf olabilmektir. Kapkara bir inekten bembeyaz sütün insana nimet olarak sunulmasını idrak, insanı imtihan sorumluluğuna eriştiren bir kopyadır. Kupkuru ölü bir tohum, içindeki DNA molekülünde milyonlarca cilt ansiklopedik bilgileri saklamaktadır. Dev ormanlar, bitkiler, çiçekler, böcekler vs. Hepsi de insanı Allah'a ulaştıran elçilerdir.

Kuran, imtihanın sorularını dört ana başlıkta toplamıştır.
1-Yaratanla aran nasıl idi? Kulluk sorumluluğunun gereklerini ne ölçüde yaptın. İslâmî terminolojide karşılığı itikat ve ibadettir. İnsanın duygu durumunu namaz, nefsini (hayvani içgüdülerini) oruç, malını zekât disiplinize eder. Ekonomik dengeyi sağlamayı amaçlar.
2-insanlarla münasebetin nasıl idi? Kul hakkına sadakatin var mıydı? Bu sorunun karşılığı, kul hakkı, adalet ve iletişim kavramlarının hayata/yaşama ne ölçüde nüfuz ettiğini sorgulamayı kapsar. Amacı toplumsal barışı, dayanışmayı sağlamaktır.
3-Doğaya, tabiata/hayvanata-nebatata saygın var mıydı? Doğanın üç temel olgusu torak, su ve ateştir/ısıdır. Yaşamın olması ve sürdürülebilmesinin temelini oluşturur. Canlı cansız bütün varlıkların yaratılış amacı insanlığın yararlanması içindir. Bir başka ifadeyle nimetlerimizdir. Bu nimetlere nankörlük etmenin hesabının amacı doğayı imar etme ve korumaktır. Bireyin kendisine saygısının sorgulanmasıdır.
4-Eşyayla aran nasıl idi? israfa dair tutumun nasıldı? Yığdıkça yığmanın dışında ameli-salihin oldu mu, ürettin mi, yatırımın var mıydı? Bu hesabın amacı israf önleyerek gelecek nesillerin hakkını korumaktır.
Kuran bu ilkeleri, imtihanı ve sorgulanma alanlarını bu kadar açık ve anlaşılır bir üslupta anlatmış, peygamberin hayatını da örneklendirerek ortaya koymuştur. Bu kriterleri esas alarak Müslümanları konumlandırırsak olmalar gereken yerdeler mi? Bu kadar güçlü diyanet teşkilatına rağmen niçin Kuran hayatımıza girmedi? Çünkü gerçek anlamda din anlatılmıyor. Bu gün İslam aleminin; Kuran'i anlayışın yerine taassublar, hurafeler, bidatlar, menkıbeler, mezhep saplantıları israiliyat kültüründen sızmış yamalar vs. anlayışların hakim olması en önemli sorunu haline gelmiştir. Kuran ve sünnet merkezli dinamik, aklı, ilmi/bilimi, ahlakı merkeze alan bir içtihat müessesine kavuşamazsa akıbetimiz hüsrandır. Kuran'i ifadeyle Müslüman, Allah'ı gereği gibi anlamaya muhtaçtır.
Akif dedemiz yaklaşık bir asır önce bu gerçeği şöyle özetlemiş.
İbret olmaz bize, her gün okunur ezbere de
Yoksa bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde?
Anlaşılan lafzı muhkem yalnız Kuran'ın
Çünkü kaydında değil, hiç birimiz mananın
Ya açar bakarız Lafz-ı- Celil'in yaprağına
Yahut üfler geçersiz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.