NE OLMUŞ, NE OLACAK, ŞİMDİ NE LAZIM?

Memleketimizde hemen her ağızdan söylenen geri kalmışlığımız boş söz değil. Ne yazık ki geride kalmışlığın ancak sözü ediliyor.

Peki ama geri kalmışlığın sözünü, ümit kırmak için mi konuşuyoruz ilerlemek için mi, kendi kendinizin başına kakmak için mi yoksa tedbir alıp açıklarımızı kapatmak için mi?

Dahası da var. Geri kalmışlığın sebebini daha ziyade hükümetlere yüklüyoruz. Geri kalmışlığın ilerilik haline, kabahati şuraya buraya yüklemek mi getirecek yoksa kendimize gelmek mi?

Bırakalım, şundan dolayı geri kalmışız veya bundan geri kalmışız laflarını. Geri kalmışlığın asıl sebebini bulalım da ileri gitmenin çarelerine başvuralım ve bir an evvel biz de ileriler arasında yeri alalım.

Önce, gerilik ve geri kalmışlık nedir ona bakalım. Bize göre gerilik ve geri kalmışlık, tek, “yetersizliğe” dayanır. Geri kalmışlık demek, yetersizlik demektir. Yetersizlik ise bireylerdeki zayıflıktır. Zayıf fertten zayıf aile olur. Zayıf ailenin çocukları tahsil de yapsa, sanat da öğrense yine zayıf ve yetersizlikten kurtulamaz. Zayıf inançlı aile çocuklarının içleri boş kalıyor. Bu boşluğu, öğrenim dolduramıyor. Dolayısıyla da öğrenenler öğrendiklerini yapabilecek yeteneği kendilerinde bulamıyorlar. Bugün her diplama sahibi, öğrendiklerini yapamamaktadır.