Konya
°C
Yeni Meram

SAYIN CUMHURBAŞKANININ AFRİKA ZİYARETİ VE MUHALEFETİN TUTUMU

SAYIN CUMHURBAŞKANININ AFRİKA ZİYARETİ VE MUHALEFETİN TUTUMU- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
05.11.2021 01:30
04.11.2021 13:31
0
2039
ABONE OL

Geçtiğimiz hafta sayın Cumhurbaşkanı bazı Afrika ülkelerini ziyaret etti. Bu kapsamda Angola, Çad ve Nijerya’da birçok siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri anlaşmalar yapıldı. Bu ülkelerinden Çad ile 500 yıllık ilişkiler var, Nijerya aynı zamanda D-8 ülkesi. Bu ziyaretlerle ilgili olarak özellikle Fransa ile Türkiye’nin Afrika’daki rekabeti gibi sözler söylenmeye başladı. Kıtaya yapılacak insani ve teknik yardımlarla ilgili ana muhalefet partisinin tavrı dikkat çekiyor.
Afrika 30,3 milyon km2 alanı ve 1.3 milyar nüfusu olan kıtadır. Kuzey Afrika, Orta Afrika (Doğu, Batı ve Orta kısımlarıyla), Sahraaltı Afrika, Güney Afrika farklı toplulukların bulunduğu bir coğrafyadır. Afrika’nın büyük bir kısmında Avrupa sömürge dönemine kadar çeşitli İslam medeniyetleri kurulmuştur.
Kıta uzun yüzyıllardan beri Avrupa’nın sömürgesi altındadır. Amerika’ya yoğun köle göçü vermiş ve halen de ciddi olarak kültürel ve siyasal sömürü devam ediyor.
Sömürgeleşme ile birlikte kıta Avrupa ülkeleri arasında paylaşılmış, bir kısmı Fransız etkisinde (Frankofon) denilen 20 kadar ülke yakın zamanlarda bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Ama bunlar parasal birlikleri dahil, Batı Afrika Para Birliği ülkeleri gibi askeri, iktisadi ve kültürel bağları yoğun olarak bu ülkelerle devam etmektedir. Neredeyse tüm Avrupa ülkeleri Afrika’yla ilgilenmeye hala devam ediyor.
Yıllar önce İHH, Müslüman bir Afrika ülkesinden yirmiye yakın gence temel tarım bilgisi vermek üzere İstanbul’a getirmişti. Bunlar İstanbul’da boş bir arazisi olan bir üniversitede bahar aylarında sebze dikmeyi, sulamayı ve bakımını öğrendiler. Çok basit usulle sebze yetiştirdiler. Bunlar ülkelerine döndüklerinde önemli bir boşluğu doldurdular. Demek ki, kıtada yapılacak çok iş var daha…
Türkiye, barış gücüne destek olarak bazı Afrika ülkelerinde asker bulunduruyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Türk Kızılay, Türkiye Diyanet Vakfı, Yunus Emre Enstitüleri, Türkiye Maarif Vakfı ve sivil toplum kuruluşları ile Türkiye’nin dostluk elini Afrika’ya uzatıyor.
Türkiye burslarıyla 50’yi aşkın Afrika ülkesinden 5 bin öğrenci lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitim alıyor. Millî bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları kıtada 41 ülkede 61 noktaya sefer düzenliyor.
Yirmi yıl önce kıtada 12 olan büyükelçilik sayısı şimdi 43. Türkiye dünyadaki en büyük diplomatik temsilciliğini bir Afrika ülkesinde açtı. Önümüzdeki dönemde büyükelçilik sayısının 49’a çıkması hedefleniyor. Afrikalılar Türkiye’nin bu çabalarına gönülden destek veriyor. Ankara’daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısı 2008 yılında 10 iken 2021’de 37’ye yükseldi.
YÖK Dokümantasyon Merkezi kayıtlarına göre Afrika hakkında üniversitelerimizde farklı alanlarda iki binden fazla yüksek lisans ve doktora tezi yapılmıştır. Bunların bir kısmı genel bir kısmı ise özel konulardır. Sadece Türkiye ile ilişkiler değil, Çin, Avrupa (Almanya, Fransa, İtalya vs), ABD, Rusya’nın Afrika ve/veya bölge ülkeleriyle ilişkileri, hukuk, insan hakları, savaşlar, tarih, kültür, sanat gibi farklı alanlarda çalışmalar yapılmaya devam etmektedir. Sivil tolum kuruluşları ve odaların çalışmaları vardır. Önemli olan bu çalışmalardan kamu ve özel kesimin faydalanarak daha verimli projeler üretilmesidir. Mesela, su ve çevre hem bilgi birikimi hem de teknoloji transferi çok kolay olabilecek bir sektördür ve kıta için acil bir ihtiyaçtır.
Devletin çalışmaları yanı sıra pek çok vakıf ve hayır kuruluşu Afrika’nın fakir ülkelerine kurban, su kuyusu gibi desteklerde bulunmaktadır. Bu yardımların genel dokümanı herhalde ilgili kurumlarda mevcuttur. Ama bunların değerlendirmesi ve yeterlilik analizlerinin yapılarak bu yardımlardan her açıdan azami faydanın sağlanması gerekir. Yoksa iyiniyetli pek çok hayır sahibinin hayır ve hasenatı zayi olur.
Bu ülkelerin çoğunda siyasi istikrar olmadığından önemli değişmeler yaşanmaktadır. Bu sebeple yardımların bir kereliğine değil, sürekli ve “balık tutmayı” öğretme cinsinden olması gerekir. Bu ülkelere muhakkak Türkiye’de üretilen ürünler pazarlanmalı, piyasalar oluşturulmalıdır. Türkler sömürge anlayışına sahip olmadıklarından kara kıta sakinleri tarafından Avrupalılardan daha üstün tutulacakları muhakkaktır.
Ülkemizde sayıları epeyce artan üniversite ve buralarda araştırma merkezleri olduğu halde detaylı araştırma yapan ve bunu sürekli takip eden araştırma merkezleri maalesef çok sınırlıdır. Bölgede çalışan sivil toplum kuruluşlarının kendi aralarındaki iletişimin de çok güçlü olmadığı bilinmektedir. Devlet bürokrasisi veya karar alıcı mekanizmaların da bu tür merkezlerden bilgi alıp almadıkları konusunda bazı eleştiriler gelmektedir. Bunun için kısa sürede bu tür aksaklıkların ele alınarak telafi edilmesi kaynakların verimli kullanılması ve emeklerin boşa gitmemesi açısından önem taşımaktadır.
Ana muhalefet partisinin Afrika açılımı ile görüşlerini internetten araştırdım, ama bir bilgi bulamadım. Ancak geçen 2020 yılı Mart ayında TBMM, Afrika Katılım Bankası’na ortaklık payı 5 milyar TL’ye çıkarılmasıyla ilgili meclis görüşmelerinde, ana muhalefet partisi adına konuşan milletvekilinin “Afrika’ya aktarılacak bu paranın küresel salgına karşı yurttaşların korunması için bütçenin esnafın, işçinin, öğrencinin ve sağlık çalışanlarına aktarılmasını istedi” görüşüne ulaştım. Oysa özgeçmişinden uluslararası kuruluşlarda uzun süre çalıştığı anlaşılan milletvekilinin çok iyi bildiği gibi, ülkeyi dışa kapalı tutarak kalkınma olamaz. Nitekim uluslararası bankalara konulan sermaye ile kredi verdiğinizde, bundan önce kendi girişimcileriniz faydalanıyor. Anlaşılan iç siyasetteki toz duman ortam ve popülizm uluslararası ilişkiler alanına çekiliyor. Oysa muhalefet partilerinden beklenilen, ülkenin dinamik ekonomik ve üretim gücünü dış pazarlarda göstermesini sağlayacak politikalar üretmektir.
Afrika’ya sermaye desteği girişimcilerimizin işbirliği ile üretime destek olmak mümkündür. Özellikle Batı ve Orta Afrika’daki terörle mücadeleye verilecek destekle bölge halkının rahata kavuşmasında etkili olunabilir. Afrika’daki sömürgeci düşünce yapısından halkı kurtarmak Türkiye gibi bağımsızlığından taviz vermeyen ülkeye yakışır. İnşaat sektöründeki tecrübe kıtaya aktarılabilir. Bunun desteklenmesiyle Türkiye ekonomisi ciddi kazançlar sağlayacaktır. En az gelişmiş ülkeler için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamında kurulan “Uluslararası Teknoloji Bankası” Gebze’de kurulmuştur. Bu kapsamda Türkiye’ye ve girişimcilere Afrika için güzel projeler üretmek yakışır, üstelik bunun büyük maddi nimetleri de gelecektir.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.