Türkiye Ekonomisinin dinamikleri: Döviz Kuru ve enflasyon ilişkisi
Türkiye Ekonomisinin dinamikleri: Döviz Kuru ve enflasyon ilişkisi- Evren ATCI- Yeni Meram Gazetesi
Türkiye ekonomisi son yıllarda küresel ve yerel dinamiklerin etkisiyle büyük değişimler yaşadı. Döviz kuru dalgalanmaları, enflasyon oranları ve faiz politikaları, hem vatandaşların alım gücünü hem de yatırım ortamını doğrudan etkiledi . Özellikle Türk Lirası’nın ABD Doları karşısındaki değer kaybı, ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu tetikleyen temel unsurlardan biri haline geldi.2023 yılında yüksek enflasyon, hem üreticileri hem de tüketicileri zorlayan en önemli ekonomik sorunlardan biri olarak öne çıktı. Ancak 2024 itibarıyla alınan sıkı para politikası önlemleriyle enflasyonun kademeli olarak düştüğü görüldü. Bu süreçte faiz oranlarının yükseltilmesi, talebi daraltarak fiyat artışlarını kontrol altına almayı hedefledi. 2025 yılı başlarında enflasyonun %40’ın altına gerilemesi, faiz indirimlerinin önünü açtı. Ancak faiz oranlarının düşmesiyle birlikte piyasalarda oluşan hareketlilik, döviz kurunda yeni dalgalanmalara neden oldu.
Merkez Bankası’nın faiz politikaları, yatırımcılar ve piyasalar açısından kritik bir öneme sahip. 2024 sonlarında %45 seviyelerine kadar çıkan faiz oranı, enflasyondaki gerilemeyle birlikte 2025’in başlarında %42,5’e düşürüldü. Faiz indirimiyle birlikte kredi maliyetleri azalsa da bu durum, döviz kurundaki yükselişi hızlandırarak ithalat maliyetlerini arttırdı. Tabi durumun sadece mali açıdan ele alarak değişkenleri mali etmenlerle sınırlandırmak yanlış olur. Türkiye’de döviz kuru yalnızca ekonomik göstergelerle değil, aynı zamanda siyasi gelişmeler ve küresel piyasalardaki dalgalanmalarla da şekilleniyor. Özellikle belirsizliklerin arttığı dönemlerde döviz talebi yükselirken, TL’nin değer kaybetmesi enflasyon üzerinde baskı oluşturmakla beraber son günlerde yaşanan siyasi gelişmeler, döviz piyasalarında ani hareketlenmelere yol açtı. Türk Lirası’nın dolar karşısında sert bir düşüş yaşaması üzerine Merkez Bankası, piyasalara müdahale etmek zorunda kaldı. Yapılan olağanüstü toplantı sonrası, döviz kurundaki spekülatif hareketleri kontrol altına almak amacıyla gecelik borç verme faiz oranı %46’ya yükseltildi.
Ancak, bu adımın kısa vadede piyasaları sakinleştirse de uzun vadede istikrar sağlamak için daha kapsamlı ekonomik önlemler alınması gerektiği belirtiliyor. Döviz kurundaki dalgalanmalar, özellikle ithalat bağımlılığı yüksek sektörlerde maliyetleri artırarak enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturuyor. Türkiye’nin enerji, hammadde ve bazı sanayi ürünlerinde büyük ölçüde dışa bağımlı olması, kur artışlarının fiyatlara doğrudan yansımasına neden oluyor. Bu nedenle, döviz kurlarında yaşanan her yükseliş, vatandaşların günlük yaşamında da etkiliyor. Türkiye’nin ekonomik istikrarını sağlamak için yalnızca para politikaları yeterli değil; aynı zamanda yapısal reformlara da ihtiyaç duyuluyor. Özellikle üretim kapasitesinin artırılması, ihracata dayalı bir büyüme modelinin benimsenmesi ve yatırımcı güveninin yeniden inşa edilmesi, uzun vadeli ekonomik istikrar için kritik öneme sahip. Önümüzdeki dönemde, ekonomik politikaların daha öngörülebilir ve istikrarlı bir şekilde yönetilmesi, piyasalardaki güveni artırarak döviz kurundaki oynaklığı azaltabilir. Bununla birlikte, küresel ekonomik gelişmeler ve jeopolitik riskler de Türkiye ekonomisinin seyrini belirleyen faktörler olmaya devam edeceğe benziyor Genel manada toparlar isek Türkiye’de döviz kuru ve enflasyon ilişkisi, ekonomik kararların piyasalara etkisi ve siyasi gelişmelerin ekonomik göstergeler üzerindeki yansımaları önümüzdeki süreçte de dikkatle takip edilmesi gereken konular arasında yer alıyor. Ekonomik istikrarın sağlanması için bütüncül bir politika setine ihtiyaç duyulurken, hem iç hem de dış piyasalarda güven ortamının oluşturulması, Türkiye’nin ekonomik geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olacak gibi görünüyor.

-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.