11.08.2024 12:26
Köylülerin sandalye niyetine kullandığı yazıttan "kehanet merkezi" detayı çıktı
Çanakkale'nin Biga ilçesinde 2011'de köy meydanında bulunan 2 bin 600 yıllık mermer yazıtın bölgede kolonizasyon sürecinde yerleşimlerin kurulmasına dair ipuçları verdiği belirlendi.
İlçeye bağlı Kemer köyünde Marmara Denizi'nin kıyısındaki Parion Antik Kenti'nde 1997 yılındaki yüzey araştırmalarının ardından 2005'te başlayan kazı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş başkanlığında sürüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca 12 aylık kazı statüsüne alınmasının ardından çalışmaların hızlandığı antik kentte gün ışığına çıkarılan eserler, Anadolu arkeolojisi için önemli bilgiler sunuyor. Uzmanlar yeni bulgulara ulaşmaya çalışırken diğer yandan buldukları eserlerle ilgili araştırma yapıyor.
Arkeologların, Parion'un yakınındaki Kocagür köyü meydanına vatandaşların dinlenme amaçlı sandalye niyetine kullandığı yazıtı 13 yıl önce bulup kazı envanterine dahil etmesinin ardından bu eserle ilgili çalışma yürütüldü. Yazıtta, bölgedeki yerleşimlerin kuruluşuna dair anlatımların yanı sıra tarihçi, coğrafyacı ve filozof Strabon'un eserinde de olduğu gibi Parion'un yakınında bir dönem kehanet merkezi olabileceğine dair bilgilerin yer aldığı anlaşıldı.
Anadolu'da birçok antik kentte rastlanan kehanet merkezleri, seçkinlerin "gelecekten haber almak" amacıyla ziyaret ettiği yerler olarak biliniyor.
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının izin ve desteği, resmi sponsor İÇDAŞ AŞ'nin sağladığı imkanlarla kazıya devam ettiklerini söyledi.
Parion'da 20 yıllık kazı sürecinde ülkenin kültürel envanterine binlerce eser kazandırıldığını, her yıl en az iki yayını bilim dünyasına sunduklarını belirten Keleş, "Parion kazılarında yetişen restoratörler ve arkeologlar bugün ülkemizin çeşitli kazılarında kazı başkanı, kazı başkan yardımcısı ya da restoratör ve konservatör olarak çalışmaya devam ediyor. Bugün geldiğimiz noktada bölge ve ülkemiz arkeolojisine önemli katkılar sağlayan Parion Antik Kenti çalışması adeta bir akademi gibi." dedi.
Bu sene saha çalışmasının mayısta başladığını, tiyatro, agora ve Roma hamamının ardından kentin güney nekropolünde kazıyı sürdürdüklerini dile getiren Keleş, sponsor firmanın desteğiyle 23 Ağustos'ta Parion'da etkinlik düzenlemeyi planladıklarını ifade etti.
"Kuzey Ege'ye ait ünik bir dille yazılmış"
Kazı ekibi tarafından Parion'un yakın çevresinin araştırılması sırasında, 2011'de Kocagür köyü meydanında kırık bir mermer blok bulunduğunu hatırlatan Keleş, üzerinde 3 satırlık yazıt tespit edilen 2 bin 600 yıllık eserin gizeminin çözüldüğünü bildirdi.
Prof. Dr. Vedat Keleş, antik kaynaklardan Strabon'un eserinde, Parion'a çok yakın bir bölge olan Adresteia'da Apollon ve Artemis'e ait kehanet merkezi olduğunun, bir süre sonra burası önemini yitirince toplanan mimari parçalarla Parion'da mimar Hermakreon tarafından Antik Çağ'ın Anadolu'daki en büyük sunağının inşa edildiğinin aktarıldığını dile getirdi.
Bu eserde ayrıca Parion'un kuruluşunda Paros, Milet ya da Erythrai kentlerinin aktif rol oynadığının yazıldığı bilgisini veren Keleş, şunları kaydetti:
"Bu yazıtta Parion'un adının 'Pariake' olarak geçtiğini görüyoruz. Ayrıca yazıtta ismi okunamayan bir şahsın, Parion (Pariake) Artemisi'ne yaptığı bir sunudan bahsettiğini öğreniyoruz. Dolayısıyla bu yazıt bize Strabon'un eserinde ifade edildiği gibi Adresteia'da gerçekten bir Apollon ve Artemis kehanet merkezinin olabileceğini gösteriyor. Daha da önemlisi bu yazıtın dili bizim bildiğimiz Grek alfabesine ait değil, farklı bir dille yazılmış; büyük ihtimalle Kuzey Ege'ye ait ünik bir dil. Bu bölge dışında şimdiye kadar rastlanmayan bir dil. Yazıtın tarihi dikkate alındığında Parion Antik Kenti'nin kuruluş sürecinde Anadolu halklarının da yer almış olabileceğinin yadsınamaz bir göstergesi olarak karşımıza çıktığını ve sonrasında bölgede sentez bir kültürün ortaya çıkmış olabileceğini güçlü bir şekilde bizlere sunuyor. Bu yazıt başta Parion olmak üzere bu bölgede kurulan kentlerin, kolonizasyon sürecinde Anadolulu yerel halkların aktif rol oynadığı ve sonrasında sentez bir kültürün bölgede hakim olabileceğini güçlü şekilde bizlere sunuyor. Yani çevredeki kentlerin kuruluşunda, bu bölgedeki yerel halkların belki daha baskın bir rol oynadığını açıkça gösteriyor."
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.