KUR KORUMALI SİSTEM

Değerli dostlarım, sosyal medya üzerinden farklı konularda görüşlerimizi, düşüncelerimizi, önerilerimizi paylaştığımız gurubumuz var. Özellikle pandemi sürecinin etkisiyle canlı birliktelikler de kısmen hayatımızdan çıktı. Bu durum da iletişim için sosyal medya kullanımını zorunlu kıldı.
Son zamanların en çok konuşulan, gündemde olan, kur korumalı TL sistemi, dövizin köpüğünün söndürülmesi, uygulamanın faize teşvik mahiyeti taşıdığı konularıdır. Gurupta ki arkadaşlarım bahse konularla ilgili görüşlerimi soruyorlar. Arkadaşlarımla paylaştığım düşüncemi konunun da güncel olması nedeniyle köşemde siz dostlarımla da paylaşmak istedim.
"Kur korumalı TL Sisteminin" faiz kavramı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda görüşümü soruyorsunuz.
Öncelikle şu iki hususu belirtmek isterim.
1-İslam fıkıhı alanında hüküm verecek yeterli İslami bilgi sahibi ve otorite değilim.
2-Mevcut sistem, kapitalist karma serbest ekonomik bir sistemdir.
Bu durumda bu uygulamayı İslami ekonomik sistem içinde sorgulamanın hükümet tarafında ve muhalefet kanadında hiç bir şekilde tartışma gereği olmadığını düşünüyorum.
Bu uygulama kendi içinde önü alınamayan döviz değer artış fırtınasının önünü kesmek adına devreye sokulmuştur. Başarılı da olmuştur. Bir ölçüde köpük söndürülmüştür. Hepimizin temennisi de sürdürebilir olmasıdır.
Bu girişi yaptıktan sonra edindiğim İslami bilgi ve muhakeme yöntemini kullanarak, mukayese yaparak, sembolleştirerek yorumumu yapmak istiyorum.
Faiz nedir?
Her hangi bir değerin ticari bir alanda ortaklık birlikteliği olmaksızın, aynı cinsten olmak kaydıyla ön koşullu olarak/kaybetme riski olmayan/emek sarf etmeksizin zaman içinde/ya da zaman çarpanıyla hesaplayarak fazlasının elde edilmesidir.
"100 birim altını her yıl için 120 birim olmak üzere 5 yıl sonra 200 birim olarak ödeyeceksin" şeklindeki bir anlaşma bireysel veya kurumsal olması fark etmeksizin taş gibi faizdir. Üzerine anlaştığınız ürün para, maden, makina, tahıl vs olması hiç fark etmez. Şimdi söz konusu kur koruma sistemini ele alacağım.
Konunun daha iyi ve kolay anlaşılması için semboller üzerinden anlatacağım. S ve A marka buzdolaplarımız var. Her ikisi de piyasada satışta. Biz yerli kendi ürünümüzün A /TL’nin kullanılmasını istiyoruz. Ancak piyasanın eğilimi/tercih hızı S den/dolar-Euro’dan yana. Tercih nedenini sorguluyorum. S /dolar-Euro’nun değerini kaybetmediği gibi, artırdığını, A /TL’nin ise değerini koruyamadığı, kaybettiği tercih sebebi olarak belirtiliyor. Bu durumda satın alıcı mudilere şu güvenceyi veriyorum.
Siz A /TL’yi tercih edin, şayet A /TL değer kaybeder, S /dolar-Euro kazanırsa/artarsa S /dolar-Euro üzerinden kaybınızı karşılayacağım.
Bu uygulamayı duyuruyorum, saatler içinde A /TL ye büyük rağbet olduğuna şahit oluyorum. Hızla S /dolar-Euro’nun %30-40 değer kaybettiğini görüyorum. A’nın satışında hedefime ulaşıyorum.
Burada 100 A /TL alıp 110 A /TL vermiyorum. Burada faiz kavramının tanımına uyan bir uygulama olamadığını düşünüyorum.
Ancak mevcut uygulamanın üç boyutu vardır.
1-Döviz TL değişim boyutu. Bahsettiğimiz buzdolabı uygulaması.
2-Bu uygulamanın üzerine döviz karşılığı TL cinsinden faiz tanımının şartlarına uygun, ön koşullu zaman çarpanıyla hesaplanarak artı ödemenin yapılması.
3-Bazı ilâhiyatçı hocalarımız buna devletin katılımcısına hibesidir, diyorlar. Buna da saygı duyuyorum. Çünkü ben kendimi, düşüncemi beyan etmenin ötesinde muktedir görmüyorum.
Şaşırtıcı olan tarafı şu; muhalefetin dövizin fahiş artışının oluşturduğu köpüğü hükümetin faizi düşürme uygulamasına bağladığı halde, köpüğün düşmesiyle beraber birdenbire faiz karşıtı konumuna geçmesi anlaşılır gibi değil. Cumhurbaşkanı sürekli faiz karşıtlığını ifade ediyor. Ancak mevcut sistem içinde bunu başarmak kolay görünmüyor. Bu bir hedeftir. Hedefi olmayanın ulaşacağı menzili yoktur. Herkes mutmain olduğu yoruma göre hareket etme hakkına sahiptir. Şu şekilde yaklaşımda bulunanlar da var; İslam da şartların zorunlu olduğu hallerde sürekli olmamak üzere bazı yasaklara sınırlı olmak kaydıyla ruhsat verilmiştir. Ancak bu yaklaşım ehliyetli bir otoritenin vereceği karardır.
Sonuç olarak; Her uygulama kendi sistematiği içinde müteala edilmelidir. Kapitalist karma serbest piyasa ekonomik sistemin kendi kuralları içinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla.