Müsaadeniz olursa kuraklık öncesi depremle ilgili birkaç cümle kuralım. Ülkemizin coğrafyası belli. Büyük bir oranla deprem bölgesinde yer almaktayız. Çok yıllar önce üniversitemizde ders veren bir deprem profesörünün ifadesi dikkatimi çekti. ” Kahramanmaraş’ta meydana gelecek bir büyük deprem, tüm fay hatlarını oynatır” ifadesinde bulunmuş.
Şimdilerde tekil ya da artçı olmaları muhtemel Sivas, Kayseri, Konya Ereğli, Hatay ve civarında irili ufaklı depremler ve on binlerce artçı sarsıntı… Önceleri deprem beklenilen ve konuşulan sadece İstanbul idi. Şimdilerde Adana, Bingöl, İzmir, Manisa, Kıbrıs vb. şehirler ve ülkelerde 7 büyüklüğü civarında depremler olası görülüyor.
Konya Büyükşehir ve Merkez İlçe Belediyelerinin deprem bölgesine yaptıkları yadsınamaz. Hepsinden Allah razı olsun. Bu tür afetlerde siyasi görüşler ikinci plana atıldı, atılmalı da. Konya Belediyesi deprem bölgesinde çöp topluyor, seyyar WC, seyyar banyo, su kanalizasyon yapım ve tamiri ve bütün belediyecilik faaliyetleri. STK’larımız birbirleriyle yarıştılar. Sormak isteriz Hatay ile aynı görüşe mensup Adana, Mersin, Antalya, İstanbul, Ankara vb. belediyelerimiz neredesiniz? Siz deprem bölgesine yardıma gittiniz de devlet güçleri mi engelledi? Duyduğumuz kadarıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi 2 gün yemek vermiş. Sağ olsunlar.
Kökleri maziye dayanan bu cennet ülkenin problemleri de büyük oluyor. Bir taraftan depremin yaralarını sarmaya çalışırken bir taraftan da başka sorunlar gündemde. Rabbim büyük ülkelerin imtihanlarını da ona göre veriyor. Nimetine de külfetine de boynumuz kıldan incedir. Şimdiki en önemli problemimiz kuraklık. Sadece Konya’mızda değil ülke genelindeki tatlı su kaynaklarının tamamında bir azalma söz konusu. Şunu bilmekte fayda var. Dünyadaki toplam su miktarının sadece %3’ü tatlı su kaynaklarından oluşuyor.
Büyük göllerimizi ele aldığımızda Van Gölü çekiliyor ve çekilme devam da ediyor. Ülkemizde göller bölgesi olarak tabir edilen ve Beyşehir, Eğirdir, Akşehir, Burdur, Eber, Acıgöl, Suğla, Ilgın, Işıklı, Salda ve Kodava gibi göller çoğu kurudu, bir kısmı can çekişmekte, bazılarında ömrünün sona ermesini beklemekte. Suğla Gölü kurudu yerinde nohut ve karpuz yetiştiriliyor. Burdur ve Akşehir Gölleri tarih oldu.
Beyşehir Gölü’nün eskiden su kapasitesi 4,5 milyar metreküp yıllık buharlaşmadan dolayı su kaybı da 450 milyon metreküp idi. Son verilere göre Beyşehir Gölü’müzün su tutma miktarı 2 milyar 751 milyon metreküpe düşmüş durumda. Eskiye göre yarıdan da aşağıya düşmüş. Türkiye’nin 3. büyük gölü olan Beyşehir Gölü’müz de ciddi ciddi tehlike çanları çalıyor.
Geçimini gölden sağlayan eskilerde 466 adet kayıtlı ve ruhsatlı balıkçı teknesi var iken şu anda tekne sayısı sadece 66’ya düşmüş durumda. Gölün derinliği ve su seviyesi her sene 1,5-2 metre düşmektedir. Geçmiş dönemlerdeki belediye başkanlarımız göldeki tehlikeye dikkat çekmek için göle kışın kamyonlarla kar taşımışlardı. Gördüğümüz tüm tarım arazilerine gölden su veriyoruz. Gayemiz de gölün ömrünü azaltıp defin işlemini gerçekleştirme sevdasındayız. Hatta su dağıtımında hızımızı alamamışız. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel döneminde yapılan anlaşma gereği Isparta iline de gölden su basıyoruz.
Bir diğer gölümüz, tuzlu gölümüz, Tuz Gölü’müz. 30-40 yıl önce 92 bin 652 hektar alana sahip Tuz Gölü’müz 2-3 ay öncesine kadar 32 bin 500 hektara gerilemişti. Şu anda ise 9 bin hektar bir alana geriledi. Yani 92 bin hektardan 9 bin hektara düşmüş durumda. %90’lık bir azalma söz konusu. Bir diğer medyatik gölümüz var. Karapınar’daki Meke Gölü. 4 milyon metreküp kapasiteli göle Sayın Kurum ve yöneticilerin gayreti ile havza dışından su getirilmeye çalışılıyor. Küçük barajlarımızdan Altınapa barajımızın doluluk oranı %36, Bağbaşı barajı doluluk oranı ise %23’ler seviyesinde.
Kısacası meteorolojik veriler ve yağışlar Konya için geçen seneye göre %47,6’lık bir düşüş göstermiş. Konya Ovası yıllık bazda ortalama 300-320 milimetre yağış almış. Bu da kuraklık sınırı olarak görülüyor. Çok acil olarak bir su politikası oluşturmamız lazım. Kuraklık kapımızda değil kapıdan içeriye girmiş vaziyettedir. Su tasarruf tedbirleri ve bölgesel tarım bitkileri politikalarının acil uygulanması zaruridir. Zira bu hoyratlıkla gidersek içecek su dahi bulamayız.
İMTİHANIMIZ ÇOK BÜYÜK