Kur’an’ı anlamak

Allahu Teala ilk peygamberden son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’ya (sav) kadar insanların doğru yolu bulabilmeleri, hidayet üzere yaşayabilmeleri için peygamberler ve onlar vasıtasıyla da sahifeler ve kitaplar göndermiştir.

Gönderilen kitaplar Rabbimizden insanlara ilahi mesajlardır. Bu mesajların anlaşılması ve yaşanması kulluk bilinci ile Rabbin rızasını kazanmaya ve insanların iki cihan saadetini elde etmelerine vesile olacaktır.

Allah Teâlâ: “Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiş ve "Sakınasınız diye, size verdiğimiz Kitab'ı sıkı tutun, onun içindekileri düşünün (gafil olmayın)" demiştik.” (Bakara 2/63)

"Size verdiklerimize sımsıkı sarılın, söylenenlere kulak verin" demiştik.” (Bakara 2/93) ayeti kerimelerinde İsrailoğullarını kitaplarla ilgili sorumluluklarına dikkat çekerek kendilerine gönderilen kitabı anlama ve emirlerini yerine getirme hususunda uyarmaktadır.

Kur’an-ı Kerim de anlaşılmak ve yaşanmak için indirilmiştir. Rabbimizin emir ve yasaklarını öğrenmek için yüce kitabımızı kıraat ve tilavet şeklinde okuduğumuz gibi günlük beş vakit namazlarımızda da ibadetlerimizde okuyoruz. Namazlarımızda Rabbimizin bizlerden isteklerini günde en az beş defa hatırlamış oluyoruz. Okuma ve hatırlamanın hayatımıza etkisi onu anladığımız ölçüde olacaktır. Kur’an’ın anlaşılmasını sağlamaya yönelik pek çok ayet-i kerime bulunmaktadır.
Allah (cc) buyuruyor:
“Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!” (En’am 6/65)

“İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.” (Yunus 10/24)

“Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.” (Neml 27/1-3)

“Gerçekten bu Kur’an, kendisine sıkıca tutunanları doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü’minlere kendileri için muhakkak büyük bir mükâfat olduğunu da müjdeler.” (İsrâ 17/9)

Kur’an bizim rehberimizdir. Karanlıklardan çıkmak, aydınlık yarınlara ulaşmak ve ebedi saadeti elde etmek için tek kılavuzumuzdur. Kur’an yalnız sevap kazanmak için değil onunla amel etmek için okunmalıdır. Rabbimizin Kur’an ile bize bildirdiği ve yapmamızı istediği amelleri yapmak, sakınmamızı istediği hususlardan da tereddütsüz kaçınmak gerekmektedir. Bunun için Kur’an’ı anlamaya çalışmalıyız. Unutmayalım ki, anlamadan yapılan okumalar yalnızca okumuş olmak için yapılan okumadan öteye gitmeyecektir.

Anlamadan Kur’an okumak trafik levhalarını öğrenmeden yola çıkan sürücünün durumuna benzer. Trafiğe çıkan kişinin yolda kalmaması, yanlış yönlere giderek yolunu kaybetmemesi için trafik levha ve işaretlerini öğrenmesi gerekmektedir. Levhaya bakıp çok güzel bir levha diyerek levhanın gösterdiği uçurum tehlikesini bilmeyen, levhayı doğru değerlendiremeyen, yalnızca şekline bakıp anlamadan yoluna devam eden kişi uçuruma yuvarlanarak sonunu getirebilir. Antalya’ya gidecek olan kişi Ankara levhasını takip ederek yoluna devam ederse yanlış istikamette gittiğinden menziline varamayabilir. Ebedi saadeti kazanmak için biz de yolumuza doğru bir şekilde devam etmek istiyorsak yüce kitabımızı anlamalı, anlamak için gayret göstermeliyiz.