KÜRESEL VATANDAŞLIK?

Vaktiyle radyo programcılığı yaparken bir program jeneriğim var idi. “Olaylara hangi pencereden baktığınla ilgilidir hayatın sana sundukları” diye hoş bir cümle ile başlıyordu… Programı ifa ettiğim süre boyunca bu hususta konuşmalar yaptım. Hayata, olaylara olan bakış açınız, sizin oluşturduğunuz varsayımların ve karar mekanizmalarınıza ulaşmanın büyük bir ön değerlendirmesi. Yani şöyle bir adım geriye gidip, olaylara farklı açıdan bakabiliyor musunuz? Hasıl olan olayı farklı açılardan değerlendirme kapasitenizi en son ne zaman test ettiniz? Şimdi gelin kıymetli okurlar, bu küresel vatandaşlık denen konuya biraz geri çekilip bakalım ve olayın arka yüzündeki LGBTİ oluşumunun neler yapmak istediğine göz gezdirelim.
LGBTİ örgütünün arka planı her ne kadar özgürlük, eşitlik gibi kavramlar gözükse de asıl olan dünya çapında başlatılan küresel vatandaşlık algısını barındırıyor. Peki nedir bu küresel vatandaşlık? I. Dünya Savaşının asıl sebebi bildiğiniz üzere İmparatorluk devrinin kapatılmak istenmesi ile gerçekleşti. II. Dünya savaşında ise temel gaye Nazizm, faşizm gibi düşünceleri yıkıp, Kapitalizmi tüm dünyada yaygın hale getirmekti. Küresel vatandaşlık kavramının arkasında ise Milliyetçilik düşüncelerini ve kavramlarını yok edip, küresel ölçekte bir III. Dünya savaşının kıvılcımının ateşlenmesinin diğer adıdır; Küresel Vatandaşlık. Bizim gibi köklü milletlerin temelinde yatan ve yetişen her gencin “Ben Milliyetçiyim” söylemlerini yerle yeksan edecek bir metodolojidir aslında. Biliyorsunuz ki bizde milletçilik kavramı yalnızca “Türküm”, “Kürdüm”, “Aleviyim” diyerek değil, il hatta ilçe bazında söylemlere düşmüş ve vatandaşların memleketine göre bir ön koşul oluşturduğu yapıya kavuşmuştur. LGBTİ örgütüne baktığımız zaman ise örgüt; bu memleketçiliği istemez ve size Küresel Vatandaşlık olgusunu kazandırmanın uğraşı içerisine girer. Kısaca LGBTİ örgütü; 2030 küresel planlamada ve uygulamada, bugünün en güçlü aracılarından bir tanesidir.
Peki biz bu planlamayı engellemek adına ne yapıyoruz? Ne gibi önlemler alınıyor? Öncelikle ifade etmek isterim ki, yapılanlar her ne kadar yeterli gözükse de önlemlerin kati bir şekilde arttırılması gerekiyor. Rusya merkezi hükümeti öncülüğünde Sayın Putin’in aldığı yasaklayıcı kararlar elbette ki gerekiyor lakin yine yeterli olduğu kanısında değilim. Rusya ve benzeri ülkelere göre Sivil Toplum Kuruluşları ve Vakıflarımız çok daha aktif bir şekilde işleyişin ve yürütmenin içerisindeler. Vebal taşıyan görevlerde bulunduğumda kıymetli büyüklerimiz bana hep şu sözleri ifa ettiler. “Görev aldığın yerin, bölgenin içerisinde nerede bir genç var ise onu kazanmak ile mesulsün.” STK ve Vakıfların temel gayesi de işte bu olmalı; nerede bir genç var ise onu kazanmayı kendilerine dert edinmeleri gerekiyor.
Aynı şekilde dijital mecraya da çok fazla iş düşüyor. Bu küresel vatandaşlığın önüne geçebilmek adına mücadele ederken yalnızca din alimlerimizi değil, kıymetli doktorlarımızı da bu dijital mecralarda görmemiz gerek. Kaybolan gençleri yasak ile değil ikna ile geri döndürmemiz gerekiyor. Affınıza sığınarak, Avrupa da ki sapkınlıkları yasaklar ile değil, yetişkin bezi kullanımının artışı ile anlatmak çok daha uygun olacaktır.
Sahada atılması gereken adımları atıp, ardından Rusya gibi hükümet politikaları gerçekleştirmek gerekiyor. Karar üst makamlarda alınır ve kademeli olarak sahaya yansır. Fakat bu konuda yapılması gereken sahadan üst makamlara çıkan bir politika izlemek, oluşabilecek tepkileri en aza indirmekte çok yararlı olacaktır. Kalın Selametle…