MASA BAŞI HASTALIĞI
MASA BAŞI HASTALIĞI- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Belediye başkanlığımızın ilk ayı idi; seçimden sonra yeni şekillenecek belediye yönetiminde rol almak isteyen personele görev veriyorduk. Gençlere hizmet verecek bir alanda spor alanı yapılması için dosya hazırlanacaktı. Başkan yardımcılığı talep eden ve kulis yapan birisine bu görevi verdik.
Bir göreve yeni seçilen veya yeni atananların hemen kadro değişikliğine gitmesi doğru değildir. Zira önce yeni görevi ve burada olanları tanımak gerekir. Bunun için de zamana ihtiyaç vardır. Nitekim kamu idari sistemleri güçlü olan ülkelerde seçilen veya atananlar hemen görev başlamazlar, bir süre uyum sürecinden geçerler. Böylece mevcut kurumu tanıma fırsatı elde ederler, bu da hatalarını azaltır.
Biz de böyle yaptık, bir süre bekledik kadrolarda değişiklik yapmak için… Ama ülkemiz siyasi kültüründe hoş karşılanmaz, her nedense! Zira fetih yapılmıştır? Hemen ganimet toplanmasına başlamak gerekir!
Biz hemen spor alanına gidip çevreyi tanıdık, kafamızda bir proje oluştu. Birkaç hafta geçti, ilgili arkadaştan cevap gelmiyordu, bunun üzerine kendisini çağırıp dosyayı istedik. Ancak raporun hazır olmadığını birkaç gün içinde sunacağını belirtti, sonra rapor da getiremedi. Sadece burada inşaat yapılamayacağını söyledi. Çünkü söz konusu yerde yüksek gerilim hattı vardı.
Başka bir olayı da hatırlıyoruz: Saha gezileri yaparken, yani yeni açılan sokakları, caddeleri gezerken saha elemanının ayakkabı boyalarının hiç bozulmadığını gördük. Kendisine ayakkabısının güzelliğinden bahsedince keyfe geldi. Oysa benim kastettiğim yolda çalışan bir belediyecinin ayakkabılarının neden tozlu hatta çamurlu olmadığı idi. Sonra bütün yöneticilere ve şeflere masa başında oturma yasağı konuldu.
Şehirde bisiklet kullanımını teşvik etmek amacıyla bisiklet yolları yapıldı. Uygulamayı test etmek amacıyla hem Büyükşehir hem Selçuklu Belediye Meclisleri İmar Komisyon Başkanı şehir plancısı da olan Fatih Yılmaz bey ve Fen İşlerinden sorumlu başkan yardımcısı Hayrettin Yalınız beyin dahil olduğu bir grup arkadaşla, bir yaz günü sabah namazdan hemen sonra bisikletlerimizle Yenikent’ten Alaaddin Bulvarına doğru yola çıktık. Sabahın çok erken saati olduğundan araç ve yaya çok azdı. Planda tespit edilen bisiklet yollarından geçtik. Ama bazı kavşaklarda bisikletlerden inmek zorunda kaldık. Demek ki masa başında hazırlanan planlar yeterli olmamıştı, bunların test edilmesi gerekiyordu.
Günlük hayatta karşılaştığımız çoğu sorunların çözülememesinin temel sebebi kanaatimizce idarenin masa başı aldığı kararlardır. Yöneticilik döneminde toplu ulaşıma binmemiş, kendi aracını kullanmamış, yolda, kaldırımda, çarşıda yürümemiş bir yönetici, belediyecinin trafikle ilgili kararı ne kadar gerçekçi olabilir?
İstanbul’da bir önemli bölgede dere ıslahı epey gecikmişti. Yönetim gecikmeyi merak eder, ilgili akademik titri olan görevliye konuyu sorar. Alınan cevap, tabii ki “şartların zorluğu”dur, bahaneler peş peşe gelir. Ama ilgilinin gidip gitmediği sorulunca, üretilen bahane işlerinin çok yoğun olmasından dolayı daha sahaya gidilemediğidir. Zira planlar, projeler masa başında gece yarılarına kadar hazırlanmıştır, renkli renkli makyajlarla süslenmiştir, alt personele iletilmiştir, onlar da taşerona aktarmışlardır, ama her ne hikmetse sahada takibe zaman kalmamıştır!
Bizim insanımızda masa başında oturma hastalığı ailede alınan terbiyeden başlıyor. Çocuklarının resmi kurumlarda çalışmasını isteyen anaların sıkça söyledikleri söz, “bir köşede otursun yeter”dir.
Yine kamu merkez bürokrasisi masa başını çok sever. Mesela Ankara’da bürokrata bir dosya giderse, bilin ki, ilk yapılan dosyanın reddedir. Zira işleri çözmek o kadar kolay değildir. Mesela sanayicimiz fabrika kurmak isterse, hemen gıda sıkıntısı gündeme gelebilir. Bu sebeple Konya Organize Sanayiinin genişlemesinde bu tür engellemelerle karşılaşmasına şaşmamak gerekir. Zorlama imkanınız olmazsa suçlu bile olabilirsiniz, hiç şaşırmayın… Tabii bunun istisnaları olan kişilerin ve kurumların haklarını da yememek gerekir.
Masa başı hastalığı maalesef kamu bürokrasinin müzmin hastalığıdır. Denetim ve teftişin yeterli olmadığı, kurum dışı denetimlerin azaldığı zamanlarda bunu bariz görmek mümkündür. Halkın genel kültürüne sinmiş bu hastalıktan kurtulmak o kadar değildir. Zira vicdanları eğitilmeyenleri yasal zorlamalarla hizaya getirmek gerekir.
-
Ali Dal2022-11-27 11:34:55Halkın genel kültürüne sinmiş bu hastalıktan kurtulmak o kadar değildir. Zira vicdanları eğitilmeyenleri yasal zorlamalarla hizaya getirmek gerekir. Cümlede galiba Kolay kelimesi unutulmuş
-
djkvhdfh uıgıoryı2022-11-28 12:09:58Adem Bey; peki anaların neden öyle dediğini de yazar mısınız? Pekala; zamanında meslek öğrenecek diye, bırakın sigortayı-parayı, öğle yemeğinin bile verilmediğini biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum. Sizin; bir düğüne gelipte, gençler tarafından nasıl karşılandığınızı da hatırlıyorum. İyi günler.