Merhametli Olmayı Öğrenmeliyiz

Değerli Okurlar, Bildiğiniz üzere birkaç gün önce tüm dünya üzerinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlandı. Ülkemiz ise maalesef bu özel günü buruk bir şekilde geçirdi. 7 Mart akşamında sosyal medyada izlediğimiz görüntüler hepimizin kalbine tabiri caizse ok gibi saplandı. Korkudan çığlıklar atan bir çocuk, yerde hareketsiz yatan bir kadın, hareketsiz yatan kadına defalarca tekme atan bir erkek müsveddesi ve tüm olan biteni sadece videoya çekmekle yetinen veya sadece izleyen bir garip insan topluluğu. Yani bazen bazı şeyler insanın kafasında istemese de yer eder hepiniz yaşamışsınızdır bu olayı, işte o video benim kafamda ister istemez yer etti. Çünkü o görüntüden çıkarılacak o kadar çok sonuç var ki, gerçekten insanlığımızı sorgulatan cinstendi. Hadi şiddete maruz kalan kadını ve o görüntülere küçücük yaşında şahit olan çocuğu bir kenara bırakın zaten onların o an yaşadığı travmayı hayal bile etmemiz imkansız. Fakat olaya müdahale etmeyen ve sadece seyretmekle yetinen insanlara ne demeli? Yahu kardeşim tamam anlıyoruz hiç kimse durduk yere başını belaya sokmak istemez, ama gözünüzün önünde bir insan ölmek üzereyken de bu kadar duyarsız olunmaz, olunmamalı. Hiç kimse kusura bakmasın, her ne olursa olsun o an o olayı gören ve müdahale etmeyen insanın vicdanından ve insanlığından şüphe ederim ben. Lafa geldiğinde özellikle sosyal medyada “kadına şiddete hayır“ naraları atan toplumumuz, gözünün önündeki şiddete müdahale etmeye korkuyorsa önce insanlığını, sonra vicdanını ve en son erkekse adamlığını bir kez daha sorgulasın. Kadir Şeker’in başına gelenleri yaşamaktan korkuyor olabilir insanlar, ama tek bir örneği göz önüne alıp tüm vakalara sırt dönmekte insanlık onuruna yakışmıyor kıymetli okurlar. Her neyse daha bu olayın şokunu atlatamamışken Aydın’ın Sultanhisar ilçesinde tek başına yaşayan 92 yaşındaki Hanım Pınarlı’nın boğularak öldürülmesi haberini aldık bu sefer de. Hanım ninemizin ziynet eşyaları mahlukatın biri tarafından çalınmış, yetmemiş cinsel saldırıda bulunmuş, o da yetmemiş boğarak öldürmüş. Ve bu mahlukat henüz 23 yaşında! Yani olsa olsa Hanım ninemizin en fazla torunu yaşında olabilir, bu nasıl bir psikolojik ruh halidir bu nasıl bir sapık zihniyettir aklım mantığım inan ki almıyor. Şimdi bu insanı hapse atıp besleyecek mi devletimiz? Aldığı hava bile fazladır bu mahlukata ama işte gel gelelim kanunlarımızda en ağır cezanın karşılığında bile idam yok. Keşke olsaydı dediğinizi duyar gibiyim, emin olun sizlerle aynı düşünceye ve duygulara sahibim. Umarım bir gün o günleri görmek de hepimize nasip olur. Ve şimdi bu yazdıklarımdan sonra gelelim “zurnanın zırt” dediği yere. Bu iki vahşet haberinden sonra ertesi sabaha uyanıyoruz ve o gün “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” . Herkeste böyle bir modern ve çağdaş birey havaları, süslü püslü havalı cümleler, zannedersin kadınlar bu ülkenin gerçekten baş tacı. Çiçekler, pastalar, hediyeler falan filan gırla gidiyor. Nasıl olsa sadece bir gün değer verilecek ya, ondan dolayı herkes kendince prim yapmanın derdinde. Çünkü toplum olarak samimiyetsizliğin dibini gördüğümüz şu son yıllarda, özellikle de böyle özel günlerde (buna dini günler de dahil) neredeyse kanatsız melek oluveriyor herkes. Ama dönüp baktığımızda da gün günden kadına şiddet ve cinayet haberleri de artmaya devam ediyor. Demek ki bir yerde yanlış giden bir şeyler var. Peki, nedir bu yanlış giden şey? Aslında çok basit; erkek çocuğu sahibi anne ve babalar çocuklarına üstün ırkmış gibi davranmayı kesmeliler en başta. Ona şiddeti ve kavgayı değil merhametli olmayı öğretmeliler. Hiç şüphesiz merhamet bir insana yakışan en güzel özelliktir. Ve buna ek olarak okullarda “eşitlik ve adalet“ dersi verilmeli, böylece küçük yaştan itibaren merhametli, eşit ve adil bireylerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır. Bu değişim temelden başladığı için belki zaman alacaktır ama kalıcı değişim isteniyorsa sabretmek gerekir. Saygılarımla