MEVLANA VE MEVLANACILIK

Bu yıl 17 Aralık’ta yine Şebiaruz, Mevlana’yı anma törenleri yapıldı. Ömrümde bir defa sanırım Eğitim Fakültesi ikinci sınıfta iken bu törenlere seyirci olarak katılmıştım. Dönen semazenlerin hareketleri ve diğer konser faaliyetleri hep rutin olduğu için yani hep aynı şeyler tekrarlandığı için çok sıkılıp çıkmıştım. Çokta abartılı bulmuştum. Sonrasında da hiç gitmedim. Her ne kadar mesnevideki bazı olayların anlatılış biçimi, anlatılara bel altı unsurlar katsa da Mevlana’nın kendini ve felsefesini beğenenlerdenim. Elbette her fani gibi onunda hatalarının olması tabidir. Kaldı ki peygamberlerde bile zelle tabir edilen kusurlar olabilmiştir.
Ne yazık ki bazı mihraklar Mevlana Yunus gibi din ulularını öyle bir mertebede topluma sunuyorlar ki sanki onlar bir din ulusu değil de haşa peygamber…Tabii bunda bazı odakların katkısı büyüktür. Bunların iki gayesini görmekteyiz: Birincisi onların özellikle de Mevlana’nın sırtından para kazanmak, ikincisi ise misyoner faaliyetlerde bulunmak...Birinci gayeyi yurt içi ve yurt dışı çalışan turizmciler ve Konya esnafı, ikinci gayeyi ise başta Vatikan olmak üzere İslam düşmanları yürütüyor. Vatikan’ın misyoner faaliyetler için milyarlarca dolar harcadığı bilinmelidir. Bu gayelere ulaşmak isteyen mihraklar sanki farklı bir Mevlana’yı halka sunuyorlar. Kullandıkları reklam araçları ile propaganda yapıyorlar. Saçma sapan işlerde oluyor. Bakıyorsunuz çalgılı çengili bir düğünde semazenler de sahne alıyor. Ne alaka ise…
Esasen Hz. Mevlana zamanında böylesi bir sema uygulaması yoktur. Sonrasında icat edilip tarikatı bile kurulmuş. Mevlevi tarikatı…Sema figürleri ise bir gün Hz. Mevlana dergahından şehir merkezindeki evine yürüyerek giderken bakırcılar çarşısı önünde bakırcı ustalarının ahenkli çekiç sesinden cezbeye gelerek bir defa şimdiki sema ritüelini yapmıştır. Çok sonraları Mevlevi tarikatını kuranlar bu dönüşü esas alarak sema dönüşü oluşturmuşlardır.
Esasen Mevlana’nın hayatında müzik ve müzik aletleri de yoktur. Mesela ney… Burada Mevlana üzerinden para kazananların faaliyetlerinden daha çok tehlikeli olan Vatikan ve İslam düşmanlarının bu tarikatı ve mensuplarını kullanarak Mevlana’yı olduğundan daha fazla kutsal göstererek hatta Peygamber mertebesine getirerek İslam peygamberinin önüne getirme çabasıdır. Bazı çevrelerde sanki İslam peygamberi Mevlana veya Yunus… Bu inancımızda bazı sapık tarikatlar kadar belki ondan daha fazla tehlikeli olmaktadır. Elbette biz Müslümanlar İslam ulularına çok saygı duyarız. Ama birtakım gayelere malzeme olmalarına da gönlümüz razı olmaz.