Neden Aşı Olmuyoruz?

Değerli okurlar, vaka sayılarının artışa geçtiği son günlerde iyiden iyiye alevlenen aşı tartışmaları yeniden gündem oluşturmaya başladı. Ülkemize ilk başta giriş yapan Sinovac aşılarının Çin’den gelmesi ( malum sonuçta Çin’e bakış açımız belli ) en başta toplumu fazlasıyla tedirgin etse de, Biontech marka aşıların gelmesiyle acaba hangi aşı daha koruyucu veya hangi aşının yan etkisi daha az soruları kafaları karıştırmaya başladı. Tabi bir de hiçbir aşıya sıcak bakmayan önemli bir kitle de mevcut. Bugünkü yazımızda bu karmaşanın ve bilinmezliğin neden ortaya çıktığı hakkında düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

TOPLUMU İKNA ETMEDE YETERSİZ KALINDI

Salgının başından bu yana verilen mücadele de çoğumuzun takdirini kazanan Sağlık Bakanlığı maalesef insanları aşıya ikna etme konusunda sınıfta kaldı. Aşı koruyucudur , aşı olmazsak eski günlerimize kavuşamayız gibi ibareler yerine , halkın tedirgin olduğu konularda bilimsel veriler ışığında halkı ikna etmek daha doğru bir yol olacaktı. Ama çıktığı günden bu güne kadar komplo teorilerinin odağında olan virüsün aşısının bu kadar kısa bir sürede bulunup ardından da aşıyı neredeyse zorunlu hale getirmeye çalışmak yanlış izlenen politikanın tuzu biberi oldu. Hiçbir kurum ya da kuruluş uzun dönemde bu aşıların yan etkisi olmayacağını söylemedi veyahut söyleyemedi. Zaten aşı olmaya gittiğimizde önümüze sunulan Aşı Onam Formunun 6.satırındaki “Bu aşının uzun süreli etkilerinin ve verimliliğinin şu an bilinmediği yine aşının henüz bilinmeyen olumsuz etkilerinin de olabileceği, ürünün salgın koşulları altında tamamen kişinin kendi istmesi halinde kişiye uygulanacağı bilinmelidir. Bu sebeple üretime ait hataların haricinde oluşabilecek maddi ve manevi zararlar konusunda üretici firma sorumlu olmayacağını beyan etmektedir. “ ibaresi de belirsizliği tasdikler nitelikteydi. Bir de bunların üstüne aşı olup aşıdan vefat eden ya da aşı olmasına rağmen virüse yakalanıp hastanede yatan insanlar da eklenince durum iyice belirsizliğe sürüklendi. Tüm bu bileşenleri düşününce maalesef insanları aşıya ikna etmenin daha zor olduğu bir dönemin içine girildi ve bu saatten sonra aşıyı insanlara ancak iki şekilde uygulama yolu kaldı. Birincisi zorunlu kılarak ki insan haklarına aykırı bir durum olduğu için hemen hemen imkansız görünüyor , ikinci ise yetkili bir ağızdan “ aşının uzun dönemde de hiçbir yan etkisinin olmayacağının “ garantisini vererek. Başka türlü toplumun hepsini aşılamak hayal olmaktan öteye geçmeyecektir.

PEKİ HANGİ AŞI OLUNMALI HANGİSİNİN YAN ETKİSİ DAHA AZ?

Çok fazla bilimsel konulara girmeden daha aydınlatıcı bir şekilde yaklaşmak gerekirse “ Sinovac “ aşısının koruyuculuğu Biontech’e oranla düşük ama yan etkisinin daha az olduğu da biliniyor. Geleneksel bir aşı olan Sinovac aşısı, daha önce dünya üzerinde yaşanan salgınlara karşı geliştirilen teknikle geliştirildi. Yani yeni bir yöntem kullanılmadı, yan etkisinin daha az olduğunu da düşünürsek belirli kronik rahatsızlıkları olan ve biraz daha yaş sınırı yüksek kişilerin bu aşıyı tercih etmeleri daha mantıklı yaklaşım olabilir. Biontech aşısı ise baştan sona yeni bir teknoloji kullanarak geliştirildi. Koruyuculuğu daha yüksek ama genelde etrafta duyduğumuz “ aşıdan sonra hastalandım “ cümlesinin başrolünde de hep Biontech aşısı var. Hali hazırda yeni bir yöntem kullanıldığı için de özellikle uzun vadede nasıl bir yan etki yaratabileceğini hiç kimse bilmiyor. Dünya üzerinde tercih edilen aşı tercihi olması , koruyuculuğunun daha yüksek olması ise bu aşıyı tercih sebebi olabilir. Ama ben yine de özellikle kronik rahatsızlıkları olan bireylerin bu aşıyı tercih etmemesini öneririm. Tüm bunlara ek olarak uzmanların da defalarca tekrarladığı bir cümleyi hatırlatarak yazıma son vermek istiyorum. “ Aşı sadece bulaş riskini azaltıyor ve bulaştıktan sonra hastalığın ağır seyretmesini engelliyor “ Lütfen maske , mesafe ve hijyen kurallarına her daim uymaya devam edelim. Saygılarımla…