SİTELEŞME, ŞEHİRLEŞME VE SALGIN HASTALIKLARIN KOMŞULUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
SİTELEŞME, ŞEHİRLEŞME VE SALGIN HASTALIKLARIN KOMŞULUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Belediyede en fazla sıkıntı çekilen konular komşular arasındaki ihtilaflardır. Gerek imar gerekse diğer mahalli müşterek konular büyük oranda komşuluğa dayanır. Bazen çok güzel komşulukları, bazen de komşular arasında önemli kavgalara şahitlik ediyoruz, hatta yaşıyoruz.
Belediyecilik hangi mefhumla alakalı derseniz, hem nazariyesini hem de uygulamasıyla ilgili biri olarak hemen “komşuluk” derim. Zira komşular arasındaki münasebetler düzgün olursa hem belediye hizmetleriniz verimli hem de nizasız olur.
Belediye görevimizde mahalli sanatçımız rahmetli Kör Ahmet’i yaz aylarında mahalle şenliklerine çağırdığımızda, kulağına komşuluklar hakkında güzel şeyler söylemesini fısıldardık, o da kadınların, kızların, çocukların, ailelerin herkesin birbiriyle iyi komşuluk içinde olmalarını o tatlı üslubuyla dile getirirdi. Bunların tesirini de sahada görürdük.
Kültürümüzde komşuluk ilişkilerine büyük önem verilmiştir. Bunun altındaki sebep Peygamberimizin hadislerinde komşuluk konusuna büyük yer vermesidir. Komşu komşuya neredeyse mirasçı olacaktı, hadisi bunu pek güzel anlatmaktadır. Komşular arasındaki dayanışma, birbirlerinden basit de olsa hediyeleşmeyi ihmal etme de ifade buyurulmaktadır.
Günümüzde şehirlerin büyümesi, son yıllarda site türü binaların hızla yapılması, eski mahalle kültürünün etkisini kaybetmesi gibi pek çok sebeple komşuluklar zayıflamaktadır. Yüksek katlı binalarda kapı bitişik komşular birbirlerini tanımamaktadır. Salgın hastalık döneminde bazı modern bölgelerde bu ilgisizlik tamamen artmıştır. Böyle evlerde değil de adeta otelde ikamet edilmektedir.
Komşular birbirlerine edeb (eline, diline, beline sahip çık) dahilinde davranmalıdır. Komşular birbirlerine kem gözlerle bakmamalı, mallarını ve canlarını korumalı, zarar vermemelidir. Gösteriş yerine tevazu sahibi olmalıdır. Böylece birbirlerine güven tesis edebilirler. Komşular birbirlerine zarar vermemelidir. Yani gürültü, patırtı gibi zararlar verilmemeli, su, elektrik gibi temel hizmetlerde kolaylık sağlanmalıdır. Komşular hastalık, sağlık gibi sıkıntılı günleriyle düğün ve bayram gibi sevinçli günlerinde birbirlerinin yanında olurlar. Bizim kültürümüzdeki değerler böyledir.
Bir TV kanalında gürültü yapan, çocuğu yukarı katta yaramazlık yapan komşunun cezalandırılması için Belediyeden tutun Cumhuriyet Savcılığına kadar yapılacak müracaatlar ve çıkacak cezalar (Kabahatler Kanuna göre 1594 TL) sayılıyor. Halbuki böyle durumlarda çözüm yeri insanların vicdanları, diğer komşular ile site ve apartman yöneticileri, hatta muhtarlar ve belediye yöneticileri olmalı, kanun yoluna başvurma en sona kalmalıdır. Belki Kamu Denetçiliği Kurumunu (ombudsmanlık) mahalli idarelere göre de kurarak bu konuda hassasiyet meydana getirilebilir.
Son yıllarda sitelerde ve apartmanlarda ihdası mecburi hale getirilen apartman ve site yöneticiliği sadece maddi konularla ilgilenmektedir. Yöneticilerin komşuluk ilişkilerini geliştiren program düzenlemesi, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar arasında sevgi ve saygıya yönelik çalışmalar yapılması bunun başlıca yollarıdır. Belediyeler de komşuluğu pekiştiren her türlü faaliyetleri desteklemeleri önce kendi çalışmalarını kolaylaştırır, sonra toplumsal yapıyı güçlendirir. Eskilerden kalan “mahallenin namusu, kabadayısı” gibi kavramlar kalmasa da apartmanın, sitenin, sokağın vs. önemi devam ediyor. Bunun için çalışmaları daha küçük birimlere indirmekte yarar vardır. Bunun gibi dizi filmlerde nefret uyandıran karakterler yerine “80’ler” dizisindeki gibi mahalle kültürünü gün yüzüne çıkaran karakterler rol model olabilir.
Belirli gün ve gecelerde, bayramlarda komşuyu tebrik etmek, hatta mutfakta pişenlerden veya kandil simitleri göndermek güzel adetlerdendir. Hatta komşusunun ufak tefek ihtiyaçlarını karşılamak için varlıklı bazı aileler, evlerinde fazlaca şeker, tuz gibi gıdalar olduğu halde sırf komşu da ihtiyacını isteyebilsin diye, çocuklarını gönderip, “evde tuz bitmiş, küçük bir kaşık tuz verebilir misiniz?” diyerek irtibat kurmaktadır. Gerçekten bir selamı, küçük iyilikleri hafife almamak gerekiyor.
Özellikle yaşlılar, belirli kisve giyenler, belirli görevlerde olanlar özellikle gençleri nefret ettirmemelidir.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Zamanında hiçbir hayır ve iyilik hareketi içinde olmayıp kendisi ihtiyaçlı haline gelince etrafında böylelerini arayanlar gibi şikayet etmemek için, komşuluk münasebetlerini geliştirmekte fayda var. Komşu komşuya müsamaha ve iyi niyetle davranmalıdır. Yoksa selam verecek kimseyi bulamaz.
Hasılı, komşulukların korunması için mahallelerde camilere, okullara, muhtarlara, belediyelere, kaymakamlara, karakollara, sağlık ocaklarına büyük iş düşmektedir. Komşuluklar sadece şikayetlerle değil sevgi ve saygı ile devam eder.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.