Bir yıl boyunca merakla ve sevinçle beklenen 11 ayın sultanı Ramazan ayını korona önlemleri altında karşıladık bu yıl.
Korona nedeniyle her Ramazandan farklı olarak bu kez oldukça hüzünlü ve mahzun bir Ramazan ayı yaşayacağız.
Teravihlerin topluca kılınamadığı, iftarlarda bir araya gelinemediği, cıvıl cıvıl iftar heyecanının çarşıda pazarda mahallerde yaşanmadığı bir Ramazan olacak. Bunu elbette olumsuzluk olarak düşünmemek gerekiyor, çünkü böyle bir durumda yapılması gerekenler hiç şüphesiz eksiksiz yapılmalı ki başarı sağlam ve erken gelsin...
Bakın Ramazanın ilk 3 günü evlerde bir arada geçirilmiş oldu. Bugün haftanın ilk, Ramazanın 4. günü ve bünyeler kısmen de olsa alışmaya başladı. Elbette evlerinde teravihi eda edenlerin varlığı, etmeyenlerden çoktur ama hepsinden önemlisi bu mübarek ayın böylesine bir zamanda ruhumuza, yaşantımıza, hayatımıza şifa olarak gelmesidir.
Çünkü her sene Ramazan, ötelerden kutlu bir misafir olarak gelir ve bizlere Rabbimizin katından sayısız nimetler getirir; rahmet, mağfiret getirir. Kardeşlik bağlarımızı yeniden inşa etmeye gelir Ramazan. İyi ki geldi Ramazan, çünkü özellikle korona salgını nedeniyle yorgun ve bitap düşen yüreklerimizin Ramazanın bize getireceği rahmete çok ihtiyacı vardı. Hani suya hasret kalmış çorak araziler olur ya, onların yağmura ihtiyacı gibi çorak kalmış yüreklerimizin Ramazanın şifa dağıtan rahmet eline ihtiyacı vardı. Her zamankinden çok daha muhtaç olduğumuz bir zamanda geldi Ramazan, iyi ki geldi, hoş geldi...
Bakın bir korona olayı tüm dünyayı düzene sokmaya yetti. Nitekim özellikle son yıllarda insanoğlunun barışı inşa etmek için geldiği dünyayı nasıl yaşanmaz hale getirdiğini, hep birlikte acı acı izliyorduk zaten. Ancak korona nedeniyle tüm ülkeler yeniden baştan başlıyor birçok şeye. Kimi yaşantı şekillerindeki değişiklikle, kimi kurallar, kimi ekonomiyle geleceğine ayar vermeye başladı.
O düzensizlikler bakalım zaman içinde yerini düzene bırakacak mı, ancak bir şey var ki birçok toplum temizliğin ne demek olduğunu öğrendi. Ülkelerinin insana olan saygısının ne denli önemli olduğunu öğrendi. Ne yalan söyleyeyim, yıllar önce Avrupa’nın vatandaşının sağlığına ne kadar önem verdiğini değişik örneklerle hep duyuyordum. Yok işte, falan ülke vatandaşını hastalandığı için falan ülkeye uçak göndererek aldırmış gibi. Ama şu korona gerçeği karşısında bazı ülkelerin yaşlılarını ölmeye terk ettiğini duymak, sosyal imkanı olmayanları hastane önlerinde bırakmak gibi gerçekleri duymak tüm o Avrupa üzerine yapılan şaşalı algıları yıktı geçti. Dün akşam geçen haberde Türkiye’nin İsveç’te bir vatandaşımız için ambulans uçak gönderdiğini okumak ise beni ziyadesiyle mutlu etmiş oldu.
Bu süreçte ülke olarak yardım amaçlı düzenlenen kampanyaya baktığımızda da bugün idrak ettiğimiz Ramazan ayının ruhuyla birleşen amel olmuş oldu. Çünkü her sene gelen Ramazan bize hatırlatmaya gelir. Bize kendimizi, Rabbimizi, yanı başımızda varlığının farkında olmadığımız kardeşimizi, annemizi, babamızı, komşumuzu, ailemizi, unuttuğumuz her şeyi bize hatırlatmaya gelir. Ramazan bir hatırlatma ayıdır aynı zamanda. Ramazan bize fani olanları hatırlatır. Baki olanları hatırlatır. Dünyanın faniliğini, gücün, servetin faniliğini hatırlatır. İyiliğin, güzelliğin, erdemin, faziletin, adaletin, ahlakın baki olduğunu hatırlatmaya gelir. Unuttuğumuz bütün değerleri hatırlatmaya gelir. Ramazan bize yanı başımızda sürekli kalbini kırdığımız kardeşimizi hatırlatır. Kaybettiğimiz kardeşlik rüzgarını getirir bize her sene. Örselenen kardeşliğimizi tamir etmeye gelir. Kırdığımız gönülleri yeniden yapmaya gelir.
Bunun için aman dikkat edelim ve en önemlisi de biz Ramazanı değil, Ramazanın bizi değiştirmesine izin verelim. Değişmek için Ramazanın manevi atmosferine ruhumuzu teslim etmemiz gerekiyor. Onun için özellikle bu Ramazan ayında dikkatli olalım. Ramazanın bir ruhu vardır. Ramazanın ruhunu incitmeyelim.
Kalın sağlıcakla….
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ