Susulması Gereken Zamanlar, Hoş-Geldin Ya Şehr-i Ramazan

Evet değerli okurlar, Ramazan-ı şerifinizi tebrik ederek sizlerle bu hafta da birlikte oluyoruz. Susulması gereken zamanlar diyerek başladık ya yazımıza; iftar, sahur programlarını, sürekli söylenen sözleri, ezberlenen kavramları, ezberletenleri, anlatılamayanları, anlatamayanları eskiden nasıldı, şimdi nasıl?.. Gelin hep beraber değerlendirelim. “Başı rahmet, ortası marifet, sonu cehennem azabından kurtuluş” bu cümleyi ezberlemeyen kalmayana dek bütün vaiz makamları bütün hocalar söylemeye devam edecekler, lakin söylenmesi gereken husus şu ki bu cümle artık ezberlendi! Dünyevi hayat ile uhrevi hayatın arasında bir fark olmasının gerekliliği sizce de yok mu? Nasıl ki şuan marketlerde kampanyalar yapıldığında insanlar akın ediyor ise Ramazan ayını da; dünyevi hayatımızda, uhrevi hayatı kazanmak için bir kampanyaymış gibi aksettirilmesi ne derecede doğru..? Amacım gerçek dine, gerçek İslam’a, gerçek Müslümanlığa olan özlemi anlatabilmek. İlber Ortaylı hoca bir televizyon programında Fatih Sultan Mehmet Han’ı anlatırken, “Batıda böyle adam yok, 6 dil bilen, matematik, fizik de dünyaca ünlü isimleri okuyan, her dilde ustaca kalem oynatabilen, işte asıl Müslüman bu şekilde olur” diyerek. Şuan ki eleştirilerimde beni de haklı çıkartmış oluyor. asıl Müslümanlığın, yeniliğe açık olduğu, bilimde teknolojide ileri olduğu, Kuran-ı Kerim başta olmak üzere sürekli anlayarak bilinçli bir şekilde okuma yapan, bir ay değil 12 ay boyunca yetime, yoksula, fakire yardım etmesi gerektiğini biliyoruz. Peki uyguluyor muyuz? Bir milleti, bir ümmeti, bir devleti; güçlü, ayakta, o çok değer verdiğiniz hisse senetleriniz değil, hissi senetlerimizdir. Hissi senetlerimiz bize aynı zamanda, bizi biz yapan insanlara, manevi unsurlara sahip çıkabilme değerini benimsememiz gerektiğini anlatıyor. Her sene din tüccarlarının pazarı haline gelen bu Ramazan aylarında, tuttuğumuz orucu neyin bozup bozmadığını konuşmak, ezberlenen durumları tekrarlamak, bunu “gençlik bilmiyor” sözüne dayandırmak, sürekli aynı sözleri ezberlemek ve ezberletmek… Yerine şu an ahiret yurduna göçüp gitmiş veyahut yaşayan milli değerlerimiz, yazarlarımız, mühendislerimiz, siyasetçilerimiz, hocalarımız, yani o hissi değerleri bize kazandıran insanları konuşsak, anlatsak çok daha iyi olmaz mı değerli okurlar? Öyle bir konjonktür içerisindeyiz ki, bize manevi uhreviyi anlatan insanların, maneviyattan, ilimden, irfandan uzak durması, bizleri üzüyor ve zülfü yâre dokunacak lakin güldürüyor. Yalnız bir ay yoksula, fakire, yetime ihtiyaç sahibine yardım ulaştırmadığınız, yakınınızdaki insan dururken binlerce kilometre öteye gitmediğiniz, bir Ramazan değil bir ömür diliyorum… Ey Muhammed getirdiğin dini öylesine bozdular ki artık sen bile tanımakta zorlanırsın. (ALİ ŞERİATİ)